Krizde gazete yönetimi

Garbis KEŞİŞOĞLU
Garbis KEŞİŞOĞLU DÜNYA'DA MEDYA [email protected]

Küresel kriz dalgalarının basın dünyamızı da sarstığı şu günlerde, uluslararası basının durumuna göz atmamızda yarar olmalı: Teknolojik gelişmelerden ve kriz ortamından nasıl etkilenmişler, neler yapmışlar, hangi önlemlere yönelmişler?

Öncelikle internetin ve sayısal teknolojinin medyadaki öneminin gittikçe artması, bu "yakın tehdit" karşısında, stratejik tedbirler almadan gelişmeleri seyretmekle yetinen büyük gazeteleri ve dolayısıyla yazılı basını güç durumda bıraktı. Son yıllarda, internetin reklam pastasından aldığı payın büyümesi, bunun yanında kağıt üreticilerinin enerji fiyatlarındaki artışı bahane ederek sürekli zam yapması ve cep telefonlarının medyada giderek önem kazanması, borç içinde yüzen Amerikan gazetelerini iflasın eşiğine getirdi.
Amerikan basının amiral gemisi "The New York Times" bile, ancak Hıristiyan- Arap kökenli Meksikalı milyarder Carlos Selim'in hisse alması sayesinde, iflasın eşiğinden döndü. Avrupa ve Amerika'da ileri görüşlü bazı gazeteler ise özellikle kağıt fiyatlarının tırmanışına karşı radikal bazı tasarruf tedbirlerine başvurdular.

İngiltere, Norveç ve İsveç'te gazeteler ilk tedbir olarak ebat küçülterek "Tabloid"e geçtiler. İngiltere'de daha önce de "Daily Mail", "Sun", "News of the World", "Daily Express" gibi gazeteler zaten "tabloid" olarak yayınlanıyordu. Bu kervana, Rupert Murdoch'un talimatıyla, ülkenin amiral gemisi "The Times" ile O'Reilly grubunun "The Independent"i katılmakta gecikmediler.

Ebat küçülüyor ama avantajlar büyüyor

Tabloid gazetelerin, kağıt tasarrufu yanında sağladığı başka avantajlar da var: 

- Okuyucu, en başta derli toplu boyutları sayesinde tabloid gazeteleri banliyö trenlerinde, metroda, uçaklarda ve otobüslerde daha rahat okuyabiliyor, öteki yolcuları rahatsız etmiyor. Hatta yola çıkmadan önce kahvaltı masasında da...

-  Tabloid gazetede, aynı sayfa sayısında, daha fazla haber ve fotoğrafa yer vermek mümkün. 

- Önemli bir kazanım da şu: The Independent gibi tabloide göre yeniden dizayn edilen ciddi gazeteler, bu yeni felsefeleri çerçevesinde kısaltılarak battallıktan kurtarılmış haberleri ve çarpıcı birinci sayfalarıyla okuyucu için daha cazip hale getirildi. 

- Reklamlar bugün artık elektronik ortamda hazırlandığından, tam veya yarım sayfa ilanları tabloide göre ayarlamak, kayda değer bir sorun teşkil etmiyor.

Yine de "The Times" ve "The Independent", ilk başlarda reklam fiyatları konusunda bazı zorluklarla karşılaşmadı değil. Bunu da indirime giderek aştılar; ama tabloidde sayfa sayıları arttığı için daha çok ilan alma olanağı buldular ve o nedenle de ilan tarifelerinde zam yapmadıkları halde, daha fazla gelir sağladılar.

Bugün Norveç'te "Aftenposten" ile "VG" gibi yüksek tirajlı gazeteler tabloid olarak yayınlanıyor; aynı şekilde İsveç'in ciddi gazeteleri "Svenska Dagbladet" ve "Goteborgs Posten" yine tabloid.

Günlük gazete konusunda, Avrupa'nın "en geri kalmış" ülkesi olan Federal Almanya'da ise büyük boy gazetelerden sadece "die Welt"in bir kısmı tabloid boyutta piyasaya sürülüyor. Büyük Alman gazeteleri - başta "Bild", "Frankfurter Allgemeine", "Suddeutsche Zeitung" - şu yoğun kriz ortamında bile ısrarla herhangi bir ebat değişikliğine gitmeden boyu 57 cm, eni ise 40 cm olan gazeteler yayınlayarak hem kağıt israfına neden oluyor, hem de ekonomilerine ağır yük bindiriyorlar.

Buna karşılık Amerika'nın saygın gazetesi "The Wall Street Journal" da tabloid akımından yararlanmayı bildi. Bugün Rupert Murdoch'un sahibi olduğu bu basın devi, Avrupa ve Asya'da basılan adisyonlarını, dünyanın sayılı gazete dizayn profesörlerinden Mario Garcia'nın hünerli ellerine emanet ederek, tabloide çevirtti.

Gazeteler için özel ebatlar da var

Ebat küçülterek tasarrufa yönelen gazeteler arasında, klasik tabloid boyutlarını değil de, büyük boyla tabloid arasında, eski ebatlarına biraz daha yakın ölçüleri tercih edenler de var. Böylece, "Acaba okurum yadırgar mı?" tereddüdünü bertaraf etmiş oluyorlar. Başta İngiliz "The Guardian" olmak üzere bazı Avrupa gazeteleri, yıllardan beri sadece Federal Almanya'da kullanılan "Berliner" ebadını tercih ettiler. Berliner ebadında, gazetenin boyu 47 cm, eni ise 31.5 cm. Bu ebat, tabloid'e kıyasla daha çok tasarruf sağlıyor. Bugün Avrupa'da berliner ebadını kullanan gazetelerin arasında, Fransa'da "Le Monde", İtalya'da "La Repubblica", "Corriere della Sera" (boyu 50 cm olan özel berliner) ile "La Stampa", Belçika'da "de Morgen" ve "Le Soir", Hollanda'da "het Parool", Hırvatistan'da "Vecerni List", Hindistan'da ekonomi gazetesi "Mint" bulunuyor.

Fransa'da "le Figaro" ise ısmarladığı baskı makineleriyle gazetenin boyunu 56 cm'den 52 cm'ye indirdi. Böylece tasarrufa gitmeyi, yeni makine ısmarlamaya değer buldu.

Geçmişe bir parantez açacak olursak…

Gazetelerin kağıt tasarrufu, yıllar önce yine gündemdeydi; özellikle de Türkiye'de... Bunu anlatacağım ama önce takvimin yapraklarını biraz gerilere çevirmek durumundayız. 1970'li yıllar... Hürriyet'in başında, nurlar içinde yatsın, rahmetli genel müdürümüz Nezih Demirkent vardı. Gazete onun öncülüğünde, Almanya'dan başlayarak yurtdışına açılma, Avrupa ülkelerinde tesisleşme sürecini başlatmıştı.

Bu süreçte Hürriyet, Nezih Bey'in direktifleriyle Avrupalı bir müessese olarak - işlek havaalanı nedeniyle - önce Frankfurt'ta kuruldu, sonra adım adım bürolaşarak tüm Almanya'ya, Avrupa'ya ve Amerika'ya yayıldı, üzerinde güneş batmayan bir "Dünya Gazetesi" oldu. Laf aramızda, Türkiye'deki bir genel seçim sırasında Avrupa tirajımızın 202 bini aştığını hatırlıyorum da, "Hey gidi günler" demekten kendimi alamıyorum!

Rahmetli Demirkent ile yakın çalışmamız, işte o atılım ve heyecan dolu yıllara girerken başlamıştı. Başlangıçta Hürriyet'in Münih muhabiriydim; sonra onun görevlendirmeleriyle Almanya temsilcisi, Frankfurt matbaasının kurucusu ve yöneticisi olmuştum. Nezih Bey'le mesai arkadaşlığımız ve dostluğumuz, onun aramızdan ayrılışına kadar kesintisiz sürdü, dolu dolu 30 yılı devirdi. Rahmetli, yaşadığı sürece basınımızın lokomotifi oldu; yeni fikirlere çok açıktı ve sektörümüzün dünyadaki gelişmelerini gazeteciliğin olağan merak duygusunu da asan özel bir ilgiyle izlerdi. Nitekim , Hürriyet'in Frankfurt matbaasını kurduğumuz 1972 yılında, yine onun isteğiyle, Türkiye dışındaki basın dünyasını yakından izleyebilmek amacıyla uluslararası basın kuruluşlarıyla sıkı ilişkiler kurmuştum. Bunların başında, merkezi Almanya'nın Darmstadt kentinde bulunan ve üç bini aşkın gazetenin üyesi olduğu, dünyanın en büyük medya organizasyonu "IFRA" ile o yıllarda merkezi Paris'te bulunan ve adı henüz "FIEJ" olan "Dünya Gazeteler Birliği" (bugünkü WAN ) vardı. Şimdi parantezimizi kapatalım ve dönelim asıl konumuza... "Tasarruf" meselesine.

Türkiye'de gazeteler nasıl daraldı?

70'li yılların ilk yarısına denk düşen o günlerde, Nezih Bey ve Türkiye Gazete Sahipleri Birliği'nin genel sekreteri rahmetli Naşit Hakkı Uluğ ile birlikte, FIEJ'in Hamburg'da yapılan kongresine katılmıştık. Kongrede gündem, bugünkünden farklı değildi: Kağıt tasarrufu ve ebat değişiklikleri. Bu hararetli tartışmalara tanıklık eden rahmetli Demirkent, Türkiye'ye döner dönmez, cesaretli bir karar aldı ve gazetelerin enini 40 cm'den 38 cm'ye indirmek için temaslara başladı.

O yıllarda, Tercüman'ın patronu rahmetli Kemal Ilıcak medyada söz sahibi idi. Onun da olurunu aldıktan sonra, kağıdı Türkiye'ye ithal eden basın kooperatifi "BASKOP" un 80 cm'lik yerine 76 cm'lik bobin ithal etmesini sağladı. O zamanlar gazete sayfalarının kenarlarındaki beyaz boşluklar kocamandı, bunlar daraltıldı ve önemli tasarruf elde edildi. Türkiye, o günden bugüne 76 ve 152 cm'lik bobinleri kullanıyor; gazetelerin eni de 38 santimde kaldı.

Bugün piyasadaki krize bakınca, rahmetli Nezih Demirkent'in ne kadar ileri görüşlü ve öncü bir gazete yöneticisi olduğunu bir kez daha anlıyorum.

Amerikan basını nereye koşuyor?

Avrupa'daki "Berliner" ve "Tabloid" akımına karşılık, İkinci Dünya Savaşı‘ndan beri en derin ekonomik krizle karşı karşıya bulunan Amerikan gazeteleri de "bir şeyler yapmak" zorunluluğunu duydular: Birkaç yıl önce, mevcut makinelerin kazan ebatları nedeniyle boylarını değiştiremediler ama enlerini daralttılar. Bunlar arasındaki "Los Angeles Times", "Chicago Tribune", "USA Today", "Miami Herald", "Tampa Tribune", "Sun Sentinel" gibi büyük gazeteler enlerini önce 31.75 santime, daha sonra da 29.2 santime indirdiler.

"The Wall Street Journal" enini 30.5 santime düşürürken, "The New York Times" ile "St. Petersburg Times" 30 santimi tercih ettiler. Amerikan gazetelerinin boyları ise Türkiye'deki gazeteler gibi, kullandıkları makinelerin kazan ebadına göre, 56 ile 57.8 santim arasında değişiyor. Yeni makine yatırımlarında ise boylarda 53 cm tercih ediliyor. Amerika'da durum buyken, ilk kez "USA Today"in yayıncısı "Gannett" grubu , öncü bir adım atarak Avrupa'dan bir Berliner makinesi satın alıp getirdi ve grubun Iowa eyaletindeki bölge gazetelerinden birinin ebadını "Berliner" e çevirme kararı aldı.

3 santim daral, 12 milyon dolar kazan

Türkiye'deki gazetelerin teknik müdürleri ise, kağıt tasarrufu konusundaki bu gelişmeleri, anlaşılan o ki, halen tribünden seyretmekteler. Böyle olunca da; kağıt, mürekkep ve baskı kalıpları gibi büyük girdilerden tasarruf yerine, gazetenin üretiminde çok büyük bir paya sahip olmayan "insani kaynaklarından tasarruf" ne yazık ki ağırlık kazanarak öne çıkıyor.
Şu anda Türkiye'deki gazetelerin 38 santim olan eninin hiç olmazsa "35 santime" indirilmesi, yaprak başına 3 santimlik bir tasarruf sağlar.

Bugün Türkiye'de kullanılan ithal kağıdın tonu, menşeine göre 800 ile 850 dolar arasında değişiyor.

Dolar/TL kurunun artması, kağıt maliyetlerini de arttırdı.

Gazete eninin "35 cm"ye indirilmesi, yüzde 9 oranında kağıt tasarrufu sağlar... Buna mürekkep ve baskı kalıbı tüketiminin azalması ile ağırlık nedeniyle ulaştırma maliyetlerinin düşmesini de eklememiz gerekiyor. Rakamlara dökelim: 

- Yılda 150 bin ton ithal kağıt tüketen bir yayın grubu, 3 santimlik daralmayla sadece kağıttan yılda 11 milyon dolar'lık tasarruf elde eder. İthal baskı kalıpları ve mürekkep girdilerini de hesaba dahil edersek bu rakam yılda 12 milyon dolara yaklaşır. 

- Yılda yüz bin ton ithal kağıt tüketen bir grup ise bu şekilde bir yıl içinde 9 milyon dolar'lık tasarruf sağlar ve birkaç yıl içinde bu paralarla yeni bir makine alır.

Değişim sanıldığı kadar zor değil

Çift genişlikli makinelerde, gazetenin enini değiştirmek için, katlamada ve baskı ünitelerinde bazı ilaveler yapılması gerekiyor. Goss, Manroland gibi makine üreticileri, bu değişiklikleri bir paket halinde sunmakta ve birkaç hafta içinde gerçekleştirmekteler. Büyük makineler için, ünite ve katlama sayısına orantılı olarak 1 ile 2 milyon dolara mal olan bu değişiklikler, tüm Amerikan gazetelerinde peyderpey başarıyla uygulandı. Bu yatırımlar da çok kısa bir süre içinde, kendini amorti etti. Son model çift genişlikli makinelerde, gazetenin enini değiştirmek, yarım saat içinde otomatik olarak sağlanıyor. Anadolu'daki tek genişlikli makineler açısından ise hiçbir sorun yok... Gerekli ayarlar, hiçbir yatırım gerektirmeden, bir saat içinde yapılabilir.

Seri ilanlar için de sorun söz konusu olmamalı. Ücretler kelime bazında alındığı ve sütun sayısı da aynı kalacağı için, ilan müşterileri yönünden önemli bir sakınca çıkmıyor. Tam, yarım ve çeyrek sayfa ilanların sadece eni biraz değişiyor. Kriz döneminde reklam ajanslarının gerekli hassasiyeti göstererek buna yardımcı olmaları beklenir. Önemli ve herkesin yararına olan, kriz döneminde de gazetelerin zarar etmeden okurlarına hizmet vermeleri değil mi?

Yakında piyasaya çıkması beklenen "Habertürk" gazetesi, makine siparişi verirken, bize göre de çok yerinde bir kararla İtalyan "Corriere della Sera"nın 50 santim boylu özel Berliner ebadını seçti.

Böylelikle bu gazete, diğerlerine kıyasla daha az kağıt tüketecek, daha düşük maliyetli olacak. Demek ki, reklam ajansları ile de bu ebatta uzlaşabilmişler. Hal böyle olunca, dünyada küresel krizle büsbütün ağırlık kazanan "ebattan tasarruf " önlemi karşısında Türkiye'deki diğer gazetelerimizin hâlâ neyi beklediklerini anlayabilmek pek kolay olmuyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar