Kriz sonrası büyümenin motoru, yenilenebilir enerjiler olacak

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN [email protected]

ABD'deki subprime krizinin patlak verdiği 2007 yazından bu yana yaklaşık 20 finans kurumu iflas

bayrağını çekti. FED eski Başkanı Alan Greenspan bu krizi son yüzyılın en ciddi krizi

olarak değerlendirirken, IMF'ye göre krizin faturası 1 trilyon dolara ulaştı. Banka kredilerinin daralması yatırımları ve tüketimi son derece olumsuz etkiledi. Bir sene içinde Detroit'in üç devi Ford, General Motors ve Chrysler'in satışları yüzde 20 oranında düşüş kaydetti.

1973 yılında yaşanan petrol krizi ve 1929'da yaşanan finans krizinin boyutlarında bir kriz yaşanıyor

olmasına rağmen, ABD "Büyük Buhran" yaşamıyor. Bunun birçok nedeni var aslında.

Öncelikle 2008 yılının başında Beyaz Saray, küçük işletmeleri ve tüketimi desteklemek için 150

milyar dolar, yani GSMH'nin yüzde 1'ini köşeye attı. Hükümet aynı zamanda zor durumda olan

şirketlerin imdadına yetişti. Morgan Chase'e, iflasın eşiğinde olan Bear Stearns'i satın alması için 29

milyar dolar verildi. Fannie Mae ve Freddie Mac 200 milyar dolar boyutunda kredi aldılar. Ülkenin

en büyük sigorta şirketi AIG, eylül ortasında 'devletleştirildi'.

New School Üniversitesi ekonomi politikaları analiz merkezi sorumlusu Jeffrey Madrick, "ABD'nin,

Avrupa'ya kıyasla daha az kompleksi var. Onlar için önemli olan işlerin yürümeye devam etmesi,

hedefe ulaşmak için kullanılan yol çok önem taşımıyor" yorumunda bulunuyor, ABD'nin "yola devam etmek için, her yol denenir" yaklaşımını tarif etmek için. Sonuçta ABD, işlerin devam etmesi için gerekli olan imkanlara sahip. Var olmaya devam etmek için hiçbir masraftan kaçınmayan ABD'nin güvendiği unsurların başında teknoloji gücü geliyor. Columbia Üniversitesi ekonomistlerinden Pierre-Andre Chiappori, "Kriz olsun olmasın, ABD, yenilikçiliğin kralı olmaya devam edecek" diyor.

ABD 2006 yılında GSMH'sinin yüzde 2.6'sını AR-GE yatırımlarına ayırırken, bu oran Avrupa'da sadece yüzde 1,7 civarındaydı.

ABD'nin bu yündeki çabaları krizle sona erecek gibi görünmüyor. Hükümet 2008 yılında AR-GE yatırımlarına 140 milyar dolar ayırdı.

Sonuçta otomotiv sektörü zor günler yaşarken, özellikle çevreye yönelik ileri teknolojiler hızla gelişiyor. Her ne kadar dünyayı en fazla kirleten ülkelerin başında gelse de, ABD, ekonomik büyümenin motorunun temiz enerjiler olduğuna inanıyor.

Temiz enerjiler büyümenin lokomotifi olacak

George W. Bush bugüne kadar Kyoto Protokolü'nü imzalamayı kabul etmedi. Oysa ABD'nin yeni başkan adayları Obama ve McCain yeşil ışık yakıyorlar protokolün imzalanmasına. Her ne kadar Washington yenilenebilir enerjiler konusunda bu güne kadar son derece hareketsiz kalmış olsa da, yerel ve özel girişimler bu alanda oldukça aktifler. Örneğin Kaliforniya'da kullanılan elektriğin yüzde 10'u yenilenebilir enerjilerden elde ediliyor. Vali Arnold Schwarzenegger 2017 yılına kadar bu oranın iki katına çıkarılması gerektiğini düşünüyor.

ABD'de birçok bölgede aynı görüş hakim. Toplamda her sene güneş ve rüzgar enerjisi kullanımını desteklemek amacıyla 15 milyar dolar devlet yardımı veya vergi kredisi sağlanıyor. ABD iş dünyası da bu alanda yer edinmek için birbiriyle yarış eder konumda adeta.

Pittsburg'da 350 milyar dolara inşa edilecek Convention Center dünyanın en büyük "yeşil bina"sı olacak. Ülke genelinde 800'den fazla bina Leed sertifikasına sahip. Bu sertifika "Enerji ve Çevre Tasarımında Liderlik" anlamına geliyor. Hazırlık aşamasında olan 5 bin projenin de 2 yıl içinde bu sertifikayı alacakları belirtiliyor. Bu büyük projelerin yanı sıra, daha küçük çaplı girişimler de söz konusu. Örneğin yine Kaliforniya'da valilik binaların tepelerine bahçeler kuruyor. Böylece yaz aylarında sıcaklık 24 derecede kalacak ve klima kullanımı ciddi bir ölçüde azaltılmış olacak.

New York Valisi Michael Bloomberg şehirdeki yaklaşık 13 bin taksinin yerine hibrid motorla çalışan arabalar koymayı ve gökdelenlerin tepesine rüzgar türbinleri yerleştirmeyi planlıyor.

İş dünyası yakından ilgileniyor

Yeşil dalga, iş dünyasının büyük markalarını da yakından ilgilendiriyor. ABD'nin en büyük perakende zinciri Wal-Mart da bunlardan biri. Wal-Mart 3 bin 500 mağazasına güneş panoları yerleştirmek istiyor.

Yenilenebilir enerjiler konusunda etkin olan bir diğer büyük marka da Google. İnternet devinin Silikon Vadisi'ndeki Mountain View kampüsünde elektrik tüketiminin üçte biri güneş enerjisinden elde ediliyor. Google 2012 yılına kadar bir çok merkezinde aynı uygulamaya geçmeyi planlıyor.

Bu alanda aktif olan bir diğer şirket örneği de General Motors. ABD'li otomobil üreticisi 2010 yılında devrim yaratacak bir hibrid motor piyasaya sunacağını açıkladı.

Bu arada Teksaslı petrol devi T. Boone Pickens da rüzgar enerjisine ciddi boyutta yatırımlar yapan şirketlerin başında geliyor.

Yeşil teknolojiye 3 milyar dolarlık risk sermayesi

Yenilenebilir enerjilerin önümüzdeki yılların yükselen sektörü olacağı ortada. Bunu kanıtlayan bir diğer gelişme de yeşil teknolojilere yapılan yatırımların, risk sermayesi portföyünde de kendine önemli bir yer edinmiş olması. Risk sermayedarlarının 2007 yılında yeşil teknolojilere yaptıkları yatırımlar, üç yıl öncesine kıyasla üç kat artış göstererek 3 milyar dolara ulaştı. Bazı uzmanlara göre "temiz teknoloji" "ileri teknoloji"nin yerini alacak ve ABD'de başlayarak tüm dünyada büyümenin motoru olacak. Şu anda 4 milyon kişiye istihdam sağlayan temiz teknoloji sektörünün 2020 yılında 20 milyon kişiye istihdam sağlayacağı tahmin ediliyor. Yani gelecek temiz teknolojilerde.

Türkiye'nin de dünyada hızla yükselen bu alanı yakından izlemesi ve bir önce gelişmelere dahil olması gerekiyor. İşte bu yüzden, DÜNYA Gazetesi ve Alman Kalkınma Bankası kfw tarafından 27 Kasım tarihinde düzenlenecek olan "Yenilenebilir Enerji: Politikalar, İş Fırsatları, Finansman Olanakları" konferansı büyük bir önem taşıyor. Yenilenebilir enerji kaynakları konusunda zengin bir ülke olan Türkiye bu kaynaklardan nasıl yararlanabilir, iş fırsatları nelerdir, dünyada neler oluyor, kimlerle işbirliği yapılabilir, bankalar bu alanda nasıl finansman sağlıyor? Tüm bu sorulara cevap verilecek olan konferansa katılmak, "krizdeyiz" endişelerini bir kenara bırakıp, yarına yönelik yeni bir adım atmanızı sağlayabilir.

Çünkü rüzgar artık farklı yönden esecek ve güneş daha farklı ısıtacakÖ Doğru zamanda doğru yerde olan ve rüzgarı arkasına almayı bilenler galip çıkacak bu zor süreçtenÖ

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar