Kriz mi, ne krizi?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Son günlerde televizyonlarda yayınlanan çok hoş bir reklam var. Sevimli bir çocuk, annesinin "bir sorun mu var" sorusu üstüne, "soyun mu, ne soyunu" yanıtını veriyor. Biz de seçim sonuçlarını ve kriz ilişkisini değerlendirirken "kyiz mi, ne kyizi" diye sormadan edemedik doğrusu. Çünkü seçmen, krizi bir anda "kyiz" diyerek yumuşatıverdi.

AKP'nin oy oranının yüzde 40'ın altına düşmesi, CHP'nin ve MHP'nin oylarının ise artış göstermesi ağırlıklı olarak ekonomik krize bağlanıyor.

Varsayımlara dayalı olarak konuşmak ne kadar doğru, tartışılır; ama, İstanbul'da Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara'da Murat Karayalçın ve Mansur Yavaş faktörleri olmasaydı, yani bu üç adayın aldığı yüksek oylar düşülerek oy oranı hesaplansaydı, acaba AKP bir önceki yerel seçimdeki oyunun altında kalır mıydı, dolayısıyla CHP ve MHP, oylarını bu düzeye çıkarabilir miydi?

Yani partilerin oy oranlarının bu şekilde oluşmasını sağlayan asıl etken ekonomik kriz mi, yoksa tüm Türkiye dengesini büyük ölçüde değiştiren bu üç aday mı?

İster küresel krizin uzantısı olsun, ister yurtiçinde gereken adımların zamanında atılmamasından kaynaklanmış olsun, bir kriz yaşadığımız tartışılmayacak bir gerçek olarak karşımızda. Kriz, ağırlıklı olarak sanayi kentlerinde ortaya çıkıyor ve oralardan dalga dalga tüm yurda yayılıyor. Nereler bu sanayi kentleri…

Otomotiv sanayinin yoğunlaştığı Bursa, Türkiye'nin sınai üretimdeki kalbi durumundaki Körfez bölgesi, İstanbul, Ankara,  tekstilde yoğunlaşma yaşanan İç Ege, Güneydoğu Anadolu'da Gaziantep.

Bursa, otomotiv sektöründe üretime sık sık ara verilmesinden dolayı işsizliğin en çok arttığı şehirlerin başında geliyor. Aynı şekilde bu şehirde tekstil devlerinden üretimine tümüyle son verenler var. Ege'de tekstil can çekişiyor; Körfez bölgesinde çok sayıda fabrika üretimini sık sık durdurmak zorunda kalıyor. Benzer tablolar, sanayisi gelişmiş diğer şehirler de yaşanıyor. Kapanan ya da üretime ara veren fabrikalar, yan sanayiyi zor durumda bırakıyor; işsiz kalan işçi, bu kez esnafın sıkıntıya düşmesine yol açıyor.

Ama bu şehirlerde ve bölgelerde seçimi kazanan parti AKP. Üstelik, bazı şehirlerde 2004 seçimine göre oyunu da artırarak. Yani tam, "kriz mi, ne krizi" durumu yaşanıyor.

Dolayısıyla, seçimin bu şekilde sonuçlanmasında ekonomik krizin en büyük etken olduğunu söylemek pek kolay görünmüyor. Seçmen, "hem ağlarım, hem giderim" diyen gelin hesabı, "hem yakınırım, hem oyumu AKP'ye veririm" dediğine göre, birkaç olasılık var:

Bir; kriz yüzünden perişan olduğunu dile getiren geniş kitleler, aslında durumlarını abartıyorlar.

İki; bu kitleler, sorun ne kadar büyük olursa olsun, çözümü yine AKP'de görüyorlar. Zaten bu görüş seçimden önce yapılan anketlerde de dile getirildi; seçmen, ekonomik krizden çıkışı sağlayacak parti olarak AKP'yi gösterdi.

Üç; yapılan yardımların kesileceğinden kaygı duyuldu ve diğer partilerin bu konudaki vaatleri yeterince inandırıcı bulunmadı.

Her seçimden sonra mutlaka yanıt bulmak gerekirmiş ya da bulunabilirmiş gibi bir soru sorulur: "Seçmen ne mesaj verdi?" Bardağın dolu tarafına mı, yoksa boş tarafına mı baktığınıza göre değişir vereceğiniz yanıt. Seçmen, bir mesaj vermiştir belki, pek farkında olmasa da. Acaba bu mesajı partiler nasıl okuyacaklardır, önemli olan o aslında.

"AKP eskisi kadar rahat olmayacaktır; CHP sonuçlardan memnun sayılır, ancak genel seçime yaklaştıkça liderlik için Kılıçdaroğlu diyenlerin sayısının artması ve Baykal'a karşı bir baskı oluşması olasılığı vardır, MHP ve DTP ise en rahat ve sonuçlardan en hoşnut partiler olarak görünmektedir."

22 Temmuz 2007 genel seçimlerinde sonuçlar gün bitmeden alınmıştı. Üstelik o seçim milletvekili genel seçimiydi ve sonuçların oluşması için kent merkezinin oylarını toplamak yetmiyor, en ücra köylerdeki oyların da gelmesi gerekiyordu.

Bu kez merkezlerdeki oyları daha uzun sürede ancak toparlayabildik, sayabildik, bilgisayarlara girebildik, elektrik kesintilerini giderebildik, oylar çalındı-çalınmadı tartışmaları yaşadık ve kesine yakın sonuçları gün 30 Mart'a döndüğünde ancak öğrenebildik. Yani, biraz geri gittik.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar