Kriz içindeki balayı dönemi bitiyor

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Geçtiğimiz hafta içinde yaşanan gelişmeler, önümüzdeki altı aylık dönemde olumsuzlukların daha fazla belirleyici olma ihtimalini artırıyor; hal böyle olunca da küresel krizde yeni bir dalganın kendisini hissetirmesi olasılığı büyüyor. Zira başta merkez bankası ve hazinelerin yarattığı kısa vadeli spekülatif yönlendirme etkisini kaybetmeye başladı; nakitten çıkışın güven bunalımının kalıcı olarak aşıldığı anlamına gelmedi, belirsizlik ve kırılganlığın yüksek düzeyini koruduğu daha net bir şekilde algılanır hale geldi. Nisan ayından bu yana sermaye ve emtia piyasaları hatırı sayılır ölçüde yükseldi, işsizlik ise olumlu mevsimlik koşullara rağlmen yükselmeye devam etti.

Önümüzdeki altı aylık süreçte ise olumsuz mevsimlik koşullar nedeniyle işsizliğin hızlanarak artması, ekonomik daralmanın geri gelmesi ve istikrarsız fiyat hareketleri olasılığı artarken bu durumu öngörmeyen finansal piyasaların olumsuz baskıları altında yeniden bunalması ciddi sıkıntılar yaratacak. Eğer algılama böyle olmasa idi sermaye piyasalarına paralel olarak emtialarda düzeltme yaparken altın dikkat çekici bir şekilde yükselebilir miydi? Genel algılamanın belirsizlik ve kırılganlığın azaldığı, sistemik riskin gerilediği şeklinde olduğuna inananların sayısı ve piyasalardaki etkinliği artıyor mu yoksa azalıyor mu?..

Merkez Bankası, Hazine ve mali kurumların spekülatif olarak yükseltilen itibarı ne yöne gidecek?..

Öncelikle hiç akıldan çıkarılmaması gereken bir uyumsuzluk var: Tüm ulusal ve uluslararası kurumlarca desteklenen, finansal piyasalar tarafından fiyatlanan finansal piyasalar tarafından fiyatlanan beklentiler ile ekonomide yaşanan gerçekler arasında giderek büyüyen bir farklılaşma var ve bu durum sistemik riski artırıyor. Bu durum olumlu mevsimlik koşullar sayesinde bir süre için gözardı edildi, talep-istihdam ve üretimdeki azalış hızı düşüyor, durgunluktan çıkıyoruz denildi ve yönlendirme amaçlı beklentiler ve temenniler fiyatlandı. Fakat olumsuz mevsimlik koşullar devreye girdiğinde ekonomik daralma yeniden hızlanır ise güven bunalımının yeniden derinleşmesi nasıl önlenecek? Sistemi oluşturan kurumsal yapının başarısızlığı geniş kesimler tarafından nasıl karşılanacak? Merkez bankasının para politikasını daha fazla gevşetecek, hazinelerin ise daha büyük yeni kurtarma paketi açacak yeri kaldı mı? Kalsa bile etkisi çok daha sınırlı kalmayacak mı?

Bir yıl kadar önce krizin etkileri yaygınlaşmaya başladığında büyük çoğunluk riskten kaçınma ve nakitte likit pozisyonda kalmayı tercih etmişti; paranın devir hızı düşüyor, gerileyen varlık değerleri nedeniyle bilançolar yıpranıyor, ekonomi daralıyor ve kredi krizi derinleşiyordu. Sistemik risk bugüne göre daha sınırlıydı, yapılan müdahalelerle nakitte kalanlar risk almaya teşvik edildi; varlık değerleri kayıplarını kısmen geri aldı, paranın devir hızı biraz yükseldi, emtia piyasalarında sermaye piyasalarına paralel bir hareket sergileyerek enflasyonist dinamikleri uyarmaya başladı. Sormak gerekiyor, İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde küresel düzeyde para ve maliye politikalarının bu kadar gevşek, kısa vadeli faizlerin düşük olduğu bir dönemi hatırlıyor musunuz? Tüm bunlara rağmen işsizlik artıyor ise bu durum nasıl açıklanabilir? Etkili ve yetkili kesimlerin müdahaleleri olmasa idi durum çok daha kötü olurdu söylemi doğru ama sorunları çözmüyor ve ağırlaşmasını önlemiyor.

Evet nakitte kalanlar kısmen bekledi, kısmen spekülatif risk aldı, gayrimenkul gibi likit olmayan tercihlerden uzak durdu. Baktı ki evdeki hesap çarşıya uymuyor her şey normale dönmeyecek, o zaman kârlarını realize edecek riskten kaçınacak. Peki ne yapsın? Hazine para biriminde kalsın? Güvenli liman var mı? Gördüler ki tüm merkez bankası, hazineler ve uluslararası kurumlar bu başarısızlığın ortağılar ve itibar kaybediyorlar... Hal böyle olunca hem likit hem de sistem dışı olan bir tercih daha popüler hale geliyor; altın parlıyor. Kanaat böyle olmasa sermaye piyasaları ve emtialar geriler veya eski düzeyini korur iken altın yükselir miydi?

Peki G-20'ler piyasalardan yükselen bu çığlığı anlayıp kalıcı çözüm adına küresel uzlaşı için gerekli fedakarlıklar için kolları sıvayabilir mi? Pek sanmıyoruz, bu konu onların kapasitesini aşıyor!.. Onların yapacağı tek şey, durumu daha farklı imiş gibi gösteren yeni bir masal üretmek ve bu sayede idare-i maslahat etmeye çalışmak...

Yine sorarak bitirelim; işsizlik, talep ve üretim cephelerinde de "C"nin dibini görmediğimizin ve ne zaman görebileceğimizi bilmediğimizin farkında mısınız?.. Sistem dışına yönelimi sınırlamak için faziler mi yükselecek, yoksa yasaklar serbest piyasanın yerini mi alacak? Faaliyet gelirlerinin erimesi, rekabet koşullarının bozulması, gelir dağılımının olumsuzlaşması gibi uzun dönemli eğilimlere kayıtsız kalanlar bugünün sorunlarını çözebilir mi, onlara güvenmeye devam edelim mi?..

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar