Kriz futbola teğet geçti (mi?)

Tuğrul AKŞAR
Tuğrul AKŞAR EKO-SPOR [email protected]

Hep kriz mi konuşacağız? Biraz da güzel haber okuyalım!

Krizin futbola olası bazı olumsuz etkileri olacağını bu sütunlarda hep yazıyoruz, tartışıyoruz. Çok fazla kriz çığırtkanlığı yapmamak adına, çok karamsarlığa prim vermemek adına da çoğu zaman futbolun mutlaka bu krizden kurtulacağını dile getiriyoruz. Bunun için farklı düşünsel açılımlar yaratmaya, ufuklar geliştirmeye çalışıyoruz. Ama şunu biliyoruz ki, her sektör gibi futbol da, genel küresel durgunluktan ciddi nasibini almış durumda. Özellikle futbol kulüplerinin daralan bütçeleri, düşen gelirleri, artan borçluluk yükleri ve kaybettikleri sponsorluk anlaşmaları hep önümüzde duruyor. Bu amaçla neler yapılabileceğini sorgulayan bizler, acilen bazı önlemlerin alınması halinde, futbolun bu sorunun üstesinden gelebileceğine inanıyoruz. Çünkü yeryüzünün en sevilen ve en çok gelir üreten bu eğlencesinden kimse mahrum kalmak istemiyor. Artık tamamıyla bir show business'e dönüşmüş olan futbolun bu değişen ve gelişen yeni yüzü her geçen gün daha fazla sayıda insanı çekim alanına çekiyor. Bu çok doğal. Olması da gereken bu aslında…

İçinde bulunduğumuz tatsız ve keyifsiz günlerde, futbola ilişkin iç açıcı bir haber bu hafta internete, gazete manşetlerine düştü. Neydi bu karamsarlığı yırtan ve geleceğe ümit ışıkları saçan bu haber? Forbes, "Deloitte and Touche'un "2007/08 Annual Review of Football Finance" adlı raporunu temel alarak, kendi database'lerindeki bilgilerle birleştirip bir araştırma yapmış ve bunu da yayınlamıştı. İçinde yaşadığımız toz duman bulutu içinde Forbes, futbol kulüplerinin krizden etkilenmediğini ve  en üst düzeydeki kulüplerin piyasa değerlerinde bir önceki yıla göre yüzde sekiz civarında bir artış da kaydettiklerini duyuruyordu. Bu hafta biz, bu haberi ele alıp değerlendirmeye ve yorumlamaya çalışacağız…Bunu yaparken de yine krizin giderek hassaslaştırdığı sağduyumuzun, mantık süzgecinden uzaklaşmadan…

Üst düzey kulüplerin piyasa değerleri artıyor!

Yaşanılan genel küresel durgunluğa karşın, futbol kulüplerinin değerlerindeki önemli artış; adeta krizin futbola teğet geçtiğini ortaya koyar gibi… Her ne kadar çoğu futbol kulübü faaliyetlerinden kar yaratamıyorsa da; Forbes, yapmış olduğu bir araştırmaya göre dünyanın en zengin 25 kulübünün  piyasa değerlerinde önemli artışlar kaydedildiğini ve bunun sonucunda futbol kulüplerinin önemli sayılabilecek faaliyet karlarına ulaştıklarını iddia ediyor.

Yine bu araştırmaya göre; yaşanılan küresel ekonomik durgunluğa karşın, bir önceki yıla göre dünyanın en değerli 25 futbol takımının değerlerinde %8'lik bir artış kaydedildiği ve bu artışın mutlak değer olarak ortalama 597 milyon dolara karşılık geldiği ifade ediliyor.

En zengin 25 kulübün gelirlerinin, bir önceki yılın gelirleriyle  karşılaştırıldığındaysa; söz konusu kulüplerin gelirlerinde  %20'lik genel bir büyümeyle; kulüp bazında ortalama artışın 42 milyon dolar civarında gerçekleştiği; Avrupa ve dünya futbolunun en zengin beş kulübünden Manchester United, Real Madrid, Arsenal, Bayern Münih ve Liverpool'un ise piyasa değerlerinin 1 milyar doların üzerine çıktığı belirtiliyor.

Sözü fazla uzatmadan Forbes'ın yayınlamış olduğu tabloyu sizlerle paylaşıyorum.

Dünyanın en zengin 25 kulübünün finansal değerleri (2007/08)

Sıra Kulüp Ülke Şu anki  Borçlarının Yıllık Piyasa Gelirleri Faaliyet

      Piyasa Değeri Piyasa değ. Değeri Milyon $ Kârı

      (Milyon $) Oranı (%) Değişimi(%),   Milyon $

1 Manchester United İngiltere 1.870 54 4 512 160

2 Real Madrid İspanya 1.353 23 5 576 81

3 Arsenal İngiltere 1.200 107 0 349 80

4 Bayern Munich Almanya 1.110 0 21 465 59

5 Liverpool İngiltere 1.010 59 -4 332 50

6 AC Milan İtalya 990 0 24 330 58

7 Barcelona İspanya 960 7 22 487 108

8 Chelsea İngiltere 800 92 5 424 -13

9 Juventus İtalya 600 5 18 264 46

10 Schalke 04 Almanya 510 38 9 234 41

11 Toottenham  İngiltere 445 29 8 228 70

12 O.Lyon Fransa 423 18 4 245 94

13 AS Roma İtalya 381 9 -12 276 69

14 İnter İtalya 370 77 -8 272 27

15 Hamburg Almanya 330 0 13 202 44

16 Borussia Dortmund Almanya 325 33 1 183 9

17 Manchester City İngiltere 310 0 62 164 -16

18 Werder bremen Almanya 292 0 12 177 27

19 Newcastle United İngiltere 285 96 -5 198 -13

20 Stuttgart Almanya 264 0 NA 176 18

21 Aston Villa İngiltere 240 10 26 150 1

22 O.Marsilya Fransa 240 0 28 200 20

23 Celtic İskoçya 218 14 -4 145 11

24 Everton İngiltere 207 49 5 151 14

25 Glasgow İskoçya 194 86 NA 128 15

  Toplam   14.927     6.868 1.060

Yukarıdaki tabloda yer alan 25 üst düzey kulübün piyasa değerleri toplamı 14 milyar 927 milyon dolara civarındayken; söz konusu kulüplerin gelirleri toplamıysa 6 milyar 868 milyon dolara ulaşmış durumda.

Gelirlerdeki artış naklen yayın gelirleri ve sponsorluktan

Kulüplerin gelirlerindeki artışın temelde "naklen yayın gelirleri ve sponsorluk gelirlerindeki artıştan kaynaklandığını; yayıncı kuruluşlardan hala bu konuda yüksek talep geldiğini" ifade eden bankacı spor ekonomisti ve Inner Circle Sports'un kurucusu Robert J. Tilliss, bu durumun söz konusu kulüplerin piyasa değerlerini de olumlu etkilediğini belirtiyor.

Yukarıdaki tabloyu incelediğimizde; üst düzey 25 kulübün faaliyetleri sonucunda toplam yarattıkları faaliyet kârının 1 milyar 60 milyon dolara ulaştığını; sadece 3 kulübün (Chelsea, Manchester City ve Newcastle United) faaliyet kârı üretemediklerini görüyoruz.

Bir milyarın üzerinde  19 lig var!

Yine Forbes'un yaptığı araştırmaya göre aynı zamanda piyasa değeri 1 milyarın üzerinde olan lokal lig sayısı ise 19'a ulaşmış bulunuyor. Bu 19 lig içinde futbol pastasının %53'ünü kendi aralarında paylaşan beş büyük ligin piyasa değerleri ise aşağıda gösteriliyor.

Aşağıdaki tabloya göre 3,1 milyar Euro piyasa değerine sahip Premier Lig, Deloitte'un 2008 tarihli Futbol Finans Raporu'na göre yıllık 2,9 milyar Euro gelir yaratıyor.  Sahip olduğu 2,5 milyar Euro'luk piyasa değeriyle Premier Ligi ikinci sıradan takip eden en değerli ikinci lig La Liga ise yıllık 1,5 milyar Euro civarında bir gelir yaratıyor.

Yukarıda belirtilen kulüplerin gelirlerinde önemli sayılabilecek artışlara yol açan en önemli faktör olarak karşımıza çıkan naklen yayın sözleşmeleri dikkate alındığında, bu işten en kârlı çıkan kulüplerin İngiliz Premier Lig ekipleri olduğu görülüyor. Nitekim  İngiliz Premier Lig'in naklen yayın hakları 2010-13 yılları arasında yıllık yaklaşık 1.8 milyar dolara News Corp.'ın sahibi BSkyB ve Setanta'ya satılmış durumda.

Yine Arsenal, Liverpool ve Schalke 04 gibi kulüplerin  Emirates, Carlsberg and Gazprom ile imzalamış oldukları yüksek montanlı sponsorluk sözleşmeleri, anılan kulüplere yıllık sadece 15 milyon doların üzerinde bir gelir sağlıyor.

En yüksek gelire sahip yukarıdaki 25 kulüpten yarısından fazlası, yine son iki yıl içinde mevcut forma sponsorları ile çok önemli sözleşmeler imzaladı. Bu kulüplerden çoğu yine bu süreçte stat isimlerini satarak önemli paralar kazandılar. Gerek stat isim hakkının satış sözleşmeleri, gerekse mevcut forma sponsorlukları sözleşmelerinin büyük bir kısmının 2013-2014 yılına kadar devam edecek olması, kulüplerin gelirlerini de koruyucu bir özelliğe sahip aynı zamanda.

Yabancı yatırımlar gelirleri artırdı!

Küresel kriz başlamadan önce bazı yabancı yatırımcıların Premier Lige kulüp satın almak suretiyle para transfer etmeleri de, kulüplerin gelirlerinde önemli artışlara yol açtı. Bugün yıllık 2,5 milyar dolara ulaşan yabancı yatırım tutarı Ada futbolunun finansmanında önemli bir yer tutuyor.

Nitekim, Roman Abramoviç'in 2003 ile 2008 arasında Chelsea'ye, aktardığı para 750 milyon dolara ulaşırken; en son Abudabili Şeyh Mansur'un Manchester City'i satın almak için Premier Lig'e aktardığı tutar 385 milyon dolar dolayında… 

Sahip olduğu 1,87 milyar dolar piyasa değeri büyüklüğü ile diğer üst düzey Avrupalı kulüplere önemli bir fark atan Manchester United, aynı zamanda yarattığı 160 milyon dolarlık faaliyet karıyla da en kârlı kulüp konumunda. Man. Utd. yıllık 168 milyon dolara ulaşan naklen yayın gelirleri ve 56,1 milyon dolarlık yıllık Şampiyonlar Ligi geliriyle de Real Madrid'den sonra Avrupa'nın en çok kazanan ikinci kulübü. Bu parasal kazanç üstünlüğü Manchester United'a diğer yandan finansal rasyolarda da büyük bir rekabet üstünlüğü sağlıyor. Toplam borçları, yıllık gelirlerinin sadece %54'ü kadar olan, Man. Utd. finansal anlamda son derece rahat durumda. Bu mali başarı Manchester United'a doğal olarak sportif başarıyı da getiriyor.

76.000 kapasiteli Old Trafford Stadyumu ile Man.Utd. kulüp bazında İngiltere'nin en büyük stadyumuna sahip. Golcüleri Wayne Rooney ve Cristiano Ronaldo ile  kombine kartlarını pazarlayan Man. Utd. Geçen yıl 200 milyon dolar civarında maç günü gelirine ulaşarak, diğer Premier Lig ekipleriyle arasındaki gelir makasını biraz daha açmış oldu.  

İkinci en büyük piyasa değerine sahip kulüp olarak da 1.35 milyar dolarlık piyasa değeriyle Real Madrid'i görüyoruz. Son üç yıl içinde David Beckham, Zidane ve Ronaldo gibi mega starlarını yitirmesine karşın, Real Madrid sahip olduğu gelir ve piyasa değeriyle finansal anlamda hâlâ yeşil sahaların üzerine bir güneş gibi parlıyor.

Beyaz şimşekler 2007/08 sezonunu 84 gol ve 85 puanla tamamlayıp bir rekor kırarken, aynı zamanda 31. Şampiyonluklarını da ilan ettiler. Bu performans onlara yeni ek finansal olanaklar da sağladı. 1,4 milyar dolara Media Pro ile anlaştığı naklen yayın sözleşmesinin ikinci yılında, söz konusu yayıncı kuruluşun sağladığı fonların dışında diğer gelirlerle birlikte bu sezonda toplam 576 milyon dolar civarında bir gelire de bu performans ile ulaşmış oldu. İkinci sıradaki Man.Utd.'dan 64 milyon dolar daha fazla gelir yaratan Real Madrid'in gelirlerinin yüzde 28'ini maç günü gelirleri oluşturuyor.

Üçüncü sırada yine bir İngiliz kulübü Arsenal yer alıyor. Yıllık 349 milyon dolar gelir ve 1.2 milyar dolara ulaşan piyasa değeriyle, yıllık 80 milyon dolar faaliyet kârı yaratan Arsenal'in tüm borçlarının, cirosuna oranı ise %107.

Alman devi Bayern Munich 1.1 milyar dolara ulaşan piyasa değeri ve 465 milyon dolar civarındaki parasal geliriyle dördüncü sırada yer alıyor. 59 milyon dolar faaliyet kârı yaratan Bayern Munich, borcu olmayan nadir Avrupa kulüplerinden.

Liverpool zengin ama başı borçlarıyla dertte!

Bir milyarlık diğer devlerden birisi de yine bir Premiership ekibi Liverpool. 332 milyon dolarlık geliri ve 50 milyon dolarlık faaliyet kârıyla görüntüde bir sorunu yokmuş gibi görünen Liverpool aslında ciddi borç batağında…Premier Lig'in Chelsea'den sonra en borçlu ikinci kulübü konumundaki Liverpool'un  finansal tablolarında 600 milyon dolar ödenmemiş borcu görünüyor. Liverpool, küresel finans krizinden en çok etkilenen kulüplerden birisi, belki de en önemlisi. 2008 Haziran'ında Amerikalı işadamları Thomas O. Hicks ve George Gillett tarafından 314 milyon dolara satın alınan Liverpool, grubun içine girdiği finansal sıkışıklık nedeniyle bugünlerde hayli zor günler geçiriyor. Küresel durgunluk nedeniyle stat yatırımını ertelemek durumunda kalan Liverpool, Premier Lig'de diğer rakipleri Chelsea, Man. Utd., ve Arsenal karşısında stat geliri olarak geride kalmıştır.

Bu sezon en zengin piyasa değerine sahip kulüp sıralamasına giren kulüplerden birisi de,194 milyon dolar piyasa değeriyle  İskoçya'nın Glasgow Rangers ekibi oldu.

Dünyanın en zengin ve en değerli kulüpleri sıralamasına genel olarak baktığımızda; İngiltere'den 9, Almanya'dan 6, İtalya'dan 4, İspanya, Fransa ve İskoçya'dan 2'şer ekibin olduğunu gözlemliyoruz. Geçen yıla baktığımızda da yine aynı ülkelerin liglerinden hemen hemen aynı takımların bu sıralamaya girdiklerini görüyoruz.

En değerli kulüp sıralamasında ülkeler

Ülke 2008 2007 2006

İngiltere 9 9 9

İtalya 2 4 4

İspanya 4 2 3

Almanya 5 6 4

Fransa 2 2 2

Portekiz 1 0 1

İskoçya 2 2 2

FORBES en değerli kulüp sıralamasında takım sayılarına göre ülkeler (2006-08)

Dokuz İngiliz ekibinin piyasa değerleri toplamı 6.36 milyar dolar ile toplam 25 kulübün piyasa değerinin %42.6'sını oluştururken; 9 İngiliz ekibinin toplam geliri ise 3,31 milyar dolar düzeyinde olup, en zengin 25 kulübün toplam gelirlerinin %48.2'sine karşılık geliyor.

 Kriz kulüplere teğet mi geçti? Bu ne yaman çelişki!

Forbes'un son yapmış olduğu araştırmaya göre kulüplerin piyasa değerlerinde önemli artışlar kaydedildiği  ifade edilmekle birlikte; gün geçmiyor ki, futbol kulüplerinin borçlarını ödeyemedikleri; yükümlülüklerini yerine getiremediklerine ilişkin bir haber okumayalım, duymayalım.

En son çıkan haberlerden birisine göre; dünyanın en zengin kulübü Manchester United, geçen seneye göre %22'lik bir artış kaydetmesine ve 512 milyon dolarlık bir gelir sağlamasına karşın, kulübün bağlı olduğu Red Football Joint Venture konsorsiyumu toplam 68 milyon dolar zarar açıkladı. Kulübün sahibi Malcolm Glazer'in Man. Utd.'ı satın almak için kurduğu ve sonrasında da kulübün bünyesine kattığı konsorsiyumun kriz döneminde  547 milyon dolarlık gidere engel olamadığı ve fiili bir zararın oluştuğu ifade ediliyor…

Başta İngiliz kulüpleri olmak üzere çoğu liglerin önemli kulüplerinin başta seyirci sayısındaki azalışlar olmakla birlikte, önemli sponsorlarını kriz yüzünden yitirdiklerini ve ticari gelirlerinde önemli düşüşler yaşadıklarını bu sütunlarda defalarca kez sizlerle paylaştık. Özellikle küresel krizin girdabından kurtulamayan bazı şirketler, sponsoru oldukları bazı kulüpleri terk etmek durumunda kaldılar. Bunun başında da 2010 yılında Man. Utd. İle sponsorluk sözleşmesi bulunan dünya devi sigortacı kuruluş AIG'nin, 2010 yılından itibaren Man. Utd. ile olan sponsorluk sözleşmesini yenilemeyeceğini dile getirmiş olması geliyor.

Her geçen gün zararda olan ve kendisine fon arayan spor kulüplerine ilişkin haberleri medyadan okuyoruz. Yine bu kulüplerin başında da yine, çok ilginçtir ki dünyanın en zengin kulüplerinden birisi olan Liverpool geliyor. Liverpool bir yandan Deloitte'un yapmış olduğu en zengin yirmi kulüp sıralamasında 275 milyon dolarlık geliriyle yedinci sırada; Forbes'ın yapmış olduğu araştırmada da 1.010 milyon dolarlık piyasa değeriyle de beşinci sırada yer alırken;  diğer taraftan sahip olduğu 600 milyon dolarlık borcu çevirebilmek ve yeniden yapılandırabilmek için bankaların kapısını aşındırıyor.

Yine dünyanın en değerli kulüp sıralamasına dokuz kulüp sokan Premier Lig sahip olduğu 5,2 milyar dolarlık borç ile başı fena halde dertte. Premier Lig CEO'su Richard Scudamore bu borç yapılanmasıyla Premier Lig'in ilelebet yaşamayacağını; acilen bir çözüm bulunmasını ve kulüplerin "ayaklarını yorganlarına göre uzatmaları gerektiğini" her platformda dile getiriyor.

Forbes'ın araştırması nasıl yapıldı?

Forbes temel olarak Deloitte'un 2007/08 yılına ilişkin yayınlamış olduğu  Yıllık futbol finans raporundaki bilgilerden hareketle, kedi veri ambarındaki bilgileri de kullanarak, bu araştırmayı yayınladı. Bunu geleneksel olarak ta yıllık yapıyor.

Forbes: 1) kulüplerin geçmiş yıl performansından hareketle, stadyum isim hakları satışları dahil tüm gelirlerini;  2) Stat inşa borçları dahil olmak üzere tüm borçlarını ve 3)Vergi, faiz ve amortisman öncesi oluşan kârlarını dikkate alarak bu araştırmayı yaptı.

Forbes krizin futbolu pek etkilemediğini gündeme taşırken, doğal olarak top seviyedeki 25 kulübü baz alan bir araştırma yapmış. Bunun doğal sonucu olarak bu kulüplerin zaten var olan finansal rekabet üstünlükleri, onları bu tabloda da yine üst seviyelere taşımış. Kulüplerin piyasa değerlerindeki artışı sadece naklen yayın gelirleri ve sponsorluk sözleşmelerindeki artışa bağlayarak bir genellemeye gitmek çok doğru olmayacaktır. Hep üzerinde durduğumuz bir konu var. Kanımca Deloitte'da bu hatayı hep yapıyor. Kulüplerin zenginlikleri konuşulurken, bu gelirleri ne pahasına elde ettikleri; bu gelirlerin maliyetleri üzerinde hiç durulmuyor. Sadece gelir bazlı bir araştırma ile kulüpleri zengin ilan etmek, finansal değerlendirme yapılmadan böyle bir sonuca ulaşmak bizi son derece yanıltır. Sadece bizi mi? Kulüpler de aynı yanılgı tuzağına düşebilirler. Finansal verileri analiz etmeden finansal sonuçlar çıkartmaya çalışmak, önemli yanılgıları da beraberinde getirir. Hemen bu konuda bir tipik örnek verelim, siz bu kulübün zengin mi yoksa, meteliğe ihtiyacı mı olduğuna karar verin.  

Chelsea vakası!

Chelsea Kulübü yıllık yarattığı 351 milyon dolar gelir ile Deloitte'un en zengin yirmi sıralamasında beşinci sırada yer alıyor. Söz konusu kulübün toplam borcu 1,2 milyar dolar ve faaliyetlerinden kâr elde edemiyor. Kulübün yıllık elde ettiği gelirin %92'si oyuncu ve teknik adama ödenen ücret ve maaşlara gidiyor ve yıllık 350 milyon dolar civarında zarar ediyor.

Ama bu kulüp dünyanın en değerli ve en zengin kulübü olarak karşımızda duruyor. Şimdi ben size soruyorum. Bu kadar değerli bir kulübe ne kadar para yatırırsınız? Bu kulübün kısa vadede de ayağa kalkma şansı yok ve ayakta kalabilmesi, sadece serveti şüpheli bir oligarkın inisiyatifine kalmışsa, bu kulüp nasıl oluyor da dünyanın en zengin kulübü olabiliyor. Böylesi bir işletme eğer reel ticari hayatta olsaydı, şimdiye kadar çoktan batmış olması gerekirdi. Bu durumu futbol gerçeği içinde değerlendirmek gerekiyor dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız. Zaten ben de bu tür örneklerin reel iktisadi yaşama uygun örnekler olmadığı konusunda sizlerle hemfikirim. Futbolun kendine özgü iktisadi ve mali dinamikleri tabii ki bulunuyor. Ama sonuçta ortaya yine ekonominin reel çalışan kuralları ile koordineli gitmesi gereken bir futbol ekonomisi çıkıyor. Bu durum aslında bir anamolidir. Yani futbolun ekonomik olumsuzlukları belli bir ölçüye, belli bir kurala uymuyor. Normalden, belirgin ölçüde sapma gösteriyor.

Bu konuya yurtiçinden de örnek verebilmek olası…

Bu nedenle kulüplerin zenginlikleri konuşulurken, mutlaka finansal verilerini de birlikte yayınlamak gerekiyor. Aslında Forbes çok yeterli olmamakla birlikte bunu bir şekilde yapmış. Oysa yukarıdaki tabloya kulüplerin gelirlerinin yanı sıra; toplam borç tutarları, faaliyet kârının dışında yıllık kâr ve zararları; yıllık bütçe açıkları ve bunların nasıl finanse edildiği de konulmalıydı.

 Sonuç;

Forbes bu çalışmayı  geleneksel olarak 204'ten bu yana her yıl yapıyor. Bu sütunları takip edenler, bu verileri sizlerle zaman zaman paylaştığımız da bilirler. Nitekim geçen yılın en değerli kulüp sıralamasına baktığımızda da hemen hemen aynı ülkelerin neredeyse aynı kulüplerinin bu sıralamaya girdiklerini gözlemliyoruz.

Bu çalışmanın baz aldığı temel rapor, Deloitte'un "Annual Review of Football Finance" Mayıs 2008 tarihli raporu. Bununla beraber, Forbes aynı zamanda kendi veri havuzundaki verileri de kullanarak bu araştırmayı tamamlamış. Ancak bu veriler 2007/08 sezonundaki verileri kapsamaktadır. Küresel durgunluğun Ekim 2008'ten itibaren başladığını biz aldığımızda, Krizin futbolu gerçekten etkileyip etkilemediğini ancak 2008/09 sezonu verilerinde görebileceğiz. Bu anlamda, futbolun krizden etkilenmediğini geçmiş yıl verileriyle ortaya koymak çok anlamlı olmayacaktır. Bu yanlışlığı ya da yanlış algılamayı düzeltelim.

İkincisi kulüplerin gelirleri kadar katlandıkları maliyet ve giderlerini de bu çalışmaya dahil etmek çok anlamlı olacaktır. Sadece faaliyet kârı değil, aynı zamanda giderek artan finansal borçların serveti küçülttüğü düşünülürse faiz ve vergi sonrası kâra özellikle bakmak gerekecektir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar