Kriz döneminde şirketler için 6 önemli tavsiye

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Fatih Kuran - Kamu Özel Ortaklığı (PPP) ve Proje Finansmanı Uzmanı

Gözümüzün kulağımızın dolar ve euro kurlarında olduğu bu kriz döneminde bir şirket yöneticisinin ‘Kriz döneminde ne yapmalıyız’ sorusuna verilecek ilk cevabım: ‘Soğukkanlılığınızı koruyun ve asla panik yapmayın’ olacaktır. 1994 ve 2001 krizlerini yaşamış bir kişi olarak şu ya da bu şekilde taşların yerine oturacağını ve ekonomik koşullar değişmiş olsa bile daha öngörülebilir bir dönemin er ya da geç geleceğini düşünüyorum. Krizin ne kadar devam edeceğini ön görmek ise daha zor. Bir kaç ay da olabilir daha uzun da. Bununla beraber deneyimim Türk insanının değişimlere çabuk adapte olabildiği ve müteşebbis bir ruha sahip olduğu şeklinde. Dolayısı ile örneğin Romanya gibi krizin yıllarca hakim olduğu ülkelere göre Türkiye’nin kriz sonrası çok daha çabuk reaksiyon göstermesini bekliyorum.

Bu dönemde doğru şirket yönetimi adına neleri yapmamız gerektiği ile yapmamız gerekenleri özetlemeye çalıştım.

1. Nakit akış yönetimi

Konunun önemini daha iyi vurgulamak için rahmetli Üzeyir Garih’den bir hikaye anlatarak başlamak istiyorum. Garih, girişimciliği top cambazlığına benzetir. Girişimcinin elinde de üç top var, bunlar: satışlar, kârlılık ve nakit akışı. Topların 2 tanesi lastikten diğeri ise kristal. Lastik topun birisi işletmenin satışlarını diğeri de işletme kârını temsil ediyor. Kristal top ise nakit akışını temsil ediyor. Üzeyir Bey şirketlerin satış ve kârlılıklarının dönemsel olarak düşüş gösterebileceğini ya da zarar edebileceklerini buna rağmen ayakta kalmaya devam edip toparlayabileceklerinin altını çizer. Oysa nakit akışı temsil eden top kristaldir ve düştüğünde kırılır. Oyun bitmiş olur. Tıpkı nakit sıkışıklığına giren bir şirketin borçlarını ödeyemeyip iflas etmesi gibi. Öneminden dolayı ilk sıraya koyduğum nakit akışını nasıl yöneteceğiz konusuna gelelim:

a) Alacak ve borç yönetimi

Prensip olarak bir şirketin likiditesinin orta ve uzun vadede yüksek olması için alacaklarının vadesinin borçlarından daha kısa olması gerekir. Başka bir deyişle aldığınız malın ödeme vadesinin satış vadesinden daha kısa olması gerekir ki ödeme vadesi gelmeden tahsilatınızı yapmış olabilin. Eğer bir sanayi kuruluşu iseniz o zaman bu süreye stoklama ve üretim sürelerini de ilave etmelisiniz. Bu dönemde satış vadelerinizi kısaltmayı hatta peşin satış yapmayı değerlendirmelisiniz. Mümkünse alış vadelerinizi uzatmaya da çalışmalısınız.

b) Stok yönetimi

Stokları hammadde, yarı mamül ve mamül stoğu olarak sınıflandırabiliriz. Hammadde tarafında alacağınız siparişlere endeksli bir stok politikası uygulamanız doğru olacaktır. Daha da iyisi eğer yapabiliyorsanız ham madde stok yükünü tedarikçilere taşıtacak modeller kurmaktır. Örneğin malı konsinye olarak alabilirsiniz. Tedarikçi malı size teslim eder ancak kullandığınız kadarını fatura eder. Diğer bir yöntem ise JIT (Just in time-Tam Zamanında Üretim) uygulamasıdır. Tedarikçi malı hemen üretim öncesinde size teslim eder ve stoklama süresi ortadan kalkar veya minimize edilmiş olur. Yarı mamül stoğunu azaltmanın bir yöntemi total üretim sürecini kısaltmaya yönelik verimlilik tedbirleri almaktır. Hem yarı mamül hem de mamül stoklarını azaltmak için yine sipariş üzerine çalışmak, nasıl olsa satarım mantalitesi ile üretim yapıp mal stoklamamak, geçerli bir yöntemdir. Son olarak bu dönem uzun süre stokta kalmış mallarınızı iskonto yapıp nakte çevirmek için de uygun bir dönem olabilir.

c) Kredi yönetimi

Aldığınız işletme kredileri işletme sermayesi döngünüz ile uyumlu olmalıdır. Sağlayacağınız finansmanın vadesinin ve geri ödeme koşullarının, ham maddeyi alıp üretime geçip stoklayıp satışa geçtiğiniz ve nihayetinde de tahsilat yaptığınız dönemin tamamını kapsar nitelikte olması gerekir ki doğru zamanda geri ödemelerinizi yapabilesiniz Finansman maliyeti daha yüksek olsa dahi olması gereken vadede borçlanmaya dikkat ediniz. Daha düşük maliyetli olduğu için kısa vadeli borçlanayım nasıl olsa vadesi geldiğinde yeni bir kredi alıp çevirebilirim düşüncesi özellikle kriz dönemlerinde işlemeyebilir. Sizi nakit akışı olarak zorlayan mevcut kredilerinizi de nakit akışınıza uygun olarak yeniden yapılandırabilirsiniz.

d) Varlık satışı

Her ne kadar şirket varlıklarını nakte çevirmek için kriz dönemleri çok uygun olmasa da başka alternatif yaratmakta zorlanıyorsanız değerlendirmeyi düşünebilirsiniz. Özellikle ‘Sat ve Geri Kirala’ yöntemi ile finansal kiralama yaparak nakit akışınızı düzeltebilir; kiralama dönemi içinde varlığı kullanmaya devam eder ve geri ödeme süresi sonunda yeniden sahip olabilirsiniz.

2. Karar almak

Kriz dönemleri fırsatlar barındırsa da uzun vadeli karar almak için uygun zamanlar değildir. Kriz dönemlerinde riskler çok daha fazladır ve ileriye yönelik projeksiyon yapmak çok daha zordur. Uzun vadeli kararlarınızı erteleyin. Mutlaka bir karar almanız gerekiyor ise sizi uzun vadede bağlayacak nitelikte olmamasına özen gösterin. Bununla beraber bu dönemde özellikle ihracat yapan şirketler için ekstra fırsatlar söz konusu olabilir. Bu tip şirketler özellikle uzun vadeli alım sözleşmeleri ile iş yapıyorlar veya hitap ettikleri dış pazarda güçlü bir pozisyona sahiplerse kararlarını daha uzun vadeli alabilirler.

3. Kur riski yönetimi

Malum şu anda yaşadığımız kriz döviz kurlarındaki yükselmenin bir sonucudur. Kur riski yönetiminin en temel prensibi doğal korunmadır. Gelirleriniz ile giderlerinizin aynı para birimi üzerinden olmasıdır. İhracat yapan bir şirketseniz ve döviz bazında borçlandıysanız kurların artmasından çok fazla etkilenmeyeceksiniz hatta TL olan maliyetleriniz varsa döviz bazında değer kaybettiği için ekstra kar ediyorsunuz demektir. Eğer gelir ve giderlerinizin para birimleri aynı değil ise ‘forward’ gibi finansal enstrumanlar kullanıp kur riskini yönetmeniz gerekir.

4. Paranın zaman değeri

Yeni dönemde faizlerin artmasına paralel olarak fırsat maliyeti de artmış durumda. Faizlerin arttığı dönemlerde paranın zaman değeri hesabı yapmak daha büyük önem taşır. Bir malı standart olarak 3 ay vadeli satıyorsanız ve peşin satışta ne kadar iskonto verebileceğinizi hesaplamak istiyorsanız elinize peşin para geçtiği zaman getirisinin ne olacağı üzerinden hesap yapabilirsiniz. Örneğin:

Vadeli satış fiyatı : 1000 TL

Vade (n): 3 ay

Fırsat maliyeti (i): % 2 (aylık)

Peşin Satış Fiyatı = Vadeli Satış Fiyatı / ( 1 + i) ^n = 1.000 / ( 1 + %2)^3 = 942.32 TL

Yukarıdaki örnekte fırsat maliyetiniz arttıkça daha fazla iskonto yapabilirsiniz. Fırsat maliyeti peşin parayı alıp işinize yatırmak ve para kazanmak şeklinde olabileceği gibi kredi geri ödemeleri için de değerlendirilebilir. Peşin parayı alıp kredi kapatacaksanız bu takdirde fırsat maliyetini aylık kredi faizi olarak düşünebilirsiniz.

5. Maliyetleri azaltmak

Kriz dönemlerinde ilk akla gelen hususlardan biri maliyetleri azaltmaktır ki tasarruf etmek anlamında maliyet düşürmek doğru bir yaklaşımdır. Bununla beraber satış, pazarlama, reklam, tanıtım faaliyetleri gibi işinizin artmasına direkt etki edebilecek kalemlerden kesmeye çalışırsanız dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan da olabilirsiniz. Maliyet optimizasyonu yaparken en başta değindiğimiz gibi soğukkanlı davranmamız ve neden sonuç ilişkisi çerçevesinde doğru kalemlerden tasarruf etmeye odaklanmamız gerekir. Özellikle eleman çıkarma konusunu aceleye getirmeyin. Çıkartacağınız kişi kadar geride kalacak olan şirket personeli üzerindeki olumsuz etkisini de hesaba katın. Kriz döneminden şirket olarak tek parça çıkmanız durumunda yaratacağınız aidiyet duygusunu da dikkate alın. Eleman çıkartmak kaçınılmaz bir karar ise öncelikle kişilerin yetkinliklerini dikkate alarak karar verin.

6. Proje finansmanı

Kriz dönemleri uzun vadeli yatırım ve proje finansmanı yapmak için uygun değildir. Özellikle yurt içindeki talebe endeksli olan yatırım kararlarınızı krizin yaratmış olduğu belirsizlikler sona erene kadar ertelemenizde fayda olacaktır. İhracat ağırlıklı olan şirketler ise hitap ettikleri piyasalarda ve çalıştıkları şirketlerde kalıcı bir yer edindikleri kanaatindeyseler yatırım yapma kararlarını daha rahat alabilirler. Bu tip şirketler döviz bazında ucuzlayan TL maliyetlerinin getirdiği avantaj ile yurt dışında daha rekabetçi olabilirler.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar