Kriz dersleri

Fatih ÖZATAY
Fatih ÖZATAY EKONOMİDE UFUK TURU [email protected]

Avrupa Birliği'nde yaşanan krizden bazı dersler çıkarmaya çalışıyordum. Geçen haftaki yazımda iki önemli noktaya değindim. Birincisi şuydu: Acil çözüm bekleyen sorunları toptancı bir yaklaşımla çözmek gerekiyor; parça başı yaklaşım bir işe yaramıyor. Hele çözüm bekleyen sorun kamu borcunun sürdürülemez düzeyde olduğu hakkında yaygın bir kanı ise.

İkincisi, çok sayıda kırılganlığın olduğu bir ülkede, faiz düzeyini belirleyen temel olgu o kırılganlıklar oluyor. Para otoritesi kendi faizini ne düzeyde tutarsa tutsun, kırılganlıkların arttığı izlenimi ortalığı kaplıyorsa, gösterge faiz de artıyor. Bunu sık sık vurgulamak gerekiyor ki, 'yüksek faiz'i hep para politikasına bağlayanlar biraz düşünsünler.

Üçüncü önemli nokta ise bu köşede çeşitli vesilelerle daha önceleri okumuş olabileceğiniz bir gerçeğe ilişkin. AB'de son yaşananlar bu gerçeği bir kez daha ve çok güzel biçimde ortaya koydular: Maliye politikası bozuk ise para politikasının da eninde sonunda bozulacağı gerçeği. Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) yaptıklarına bakın:    

Trichet'in ilk bakışta aksi yönde açıklamalar yapmasına karşın, 750 milyar avroluk plan, ECB'nin zor durumdaki ülkelerin hazinelerinin çıkardıkları devlet tahvillerinden satın almasını da öngörüyor. Gerçi ECB'ye verilen bu görev süslü cümlelerle açıklandı; mesela "piyasaların işlevlerini yerine getiremedikleri durumlarda" falan dendi, ama süs işin özünü değiştirmiyor.

Dördüncü önemli nokta ise böyle kriz anlarında her önüne gelenin konuşmamasının gerekliliği. Mesela ECB Başkanı, elbette 'her önüne gelen' değil, ama bir süre sonra geri aldığı ya da tam tersini yapmak zorunda kaldığı öyle demeçler verdi ki, ECB'nin kredibilitesini de düşürdü. Çok sayıda AB lideri, kah spekülatörlere çattılar, kah durum artık kontrol altında dediler, sonra uçurumun eşiğinde olduğu söylediler AB'nin. Farklı demeçler kafaları son derece karıştırıyor.

Özellikle spekülatörlere çatılması meselesi çok eğlenceli. Bu tür demeçler krizlerle bol miktarda haşır neşir olmuş gelişmekte olan ülkelere özgü sanırdık. Vaktiyle bu coğrafyada yaşayanlar çok sayıda bu tür demece tanık olmuşlardı. Geçen bir makale okuyordum. Spekülatör kelimesinin Latince kökeninden söz ediyordu. 'Specula' gözetleme kulesi anlamına geliyormuş. Bu durumda spekülatör de 'ileriye bakmaya çalışan' kişiyi anlatıyormuş.

Bu anlamda tüm tasarruf sahipleri birer spekülatör. Öyle ya, sonuçta gelecekte kurun düşeceğini düşünüyorlarsa ellerindeki dövizi satıp lira cinsinden mali varlık alıyorlar. Ya da faizlerin ileride düşeceğini bekliyorlars gidip şimdiden paralarını mevduata yatırıyorlar veya hazine tahvili alıyorlar. Dolayısıyla bu tür krizlerde sürekli spekülatörlere çatmanın bir anlamı yok. Hadi çatacak birilerini arıyorsunuz; anlıyoruz, ama bir yararı yok.

Beşinci ders mali kurala ilişkin. AB'nin mali kuralı vardı: Üye ülkelerin kamu borçlarının ve bütçe açıklarının aşamayacakları birer üst sınır koyuyordu bu kural. O kurallar bir işe yaramadı. Çünkü mali kural kuru bir formülden ibaret değil. O formül ile getirilen sınırlamalara uyulup uyulmadığının bağımsız otoritelerce izlenmesi gerekiyor. Yetmiyor; izlemenin kolaylaşması için maliye politikasına ilişkin rakamlarda şeffaflık şart. Bu da yeterli değil; izleme sonucunda kurala aykırılık saptanıyorsa yaptırım söz konusu olmalı. Özellikle Türkiye'nin bu basit gerçeği anlamasında fayda var.

Son ders ekonomik daralmaya karşı uygulanacak politikalara ilişkin. İç talebi uyarmak için kamu harcamalarını artırıp, vergi gelirlerini azaltmak istiyorsanız, bunu güveni bozmayacak şekilde yapmanız gerekiyor. Yani, bu uygulama sonucu oluşacak bütçedeki bozulmayı ve kamu borcundaki artışı orta vadede tersine çevirecek politikaları şimdiden açıklamanız lazım. Aksi takdirde, bir süre sonra ekonomiye duyulan güven bozuluyor, bu bozulma özellikle yatırım harcamalarını ve dayanıklı tüketim malları satışlarını azaltıyor, risk artıyor ve sonuçta faizler yükseliyor.   

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Havuz problemi 01 Ağustos 2018
Elbette zor ama mümkün 20 Haziran 2018
Bazı basit gerçekler 06 Haziran 2018