Kritik hammaddelerin dünya ekopolitiğinde önemi artıyor
Yenilenebilir enerji tedarik zincirinde kullanılan molibden, vanadyum, grafit, rutenyum, iridyum, mineral tuzları gibi sınırlı coğrafyada seyrek şekilde yer alan “kritik hammaddeler” dünya ekonomi politiğinde giderek önem kazanıyor.
Arz tarafında, madenlerde (özellikle Avustralya’da) pandemi kaynaklı üretim sorunlarının ortadan kalkması, madencilikte işgücüne erişimin kolaylaşması, Rusya’nın nikel ve petrol başta olmak üzere ihraç ettiği ürünlerin Çin ve Hindistan üzerinden küresel pazarlara artan erişimi ve kuru yük navlunlarındaki keskin düşüş etkili oldu.
Talep tarafında ise Çin inşaat sektörünün yavaşlaması, küresel endüstriyel talebin beklenen ölçüde artmaması bu eğilimi destekledi. Diğer taraftan, bu yıl yaşanan keskin düşüşlere rağmen emtia fiyatlarının 2015-2020 ortalamalarının hala %50 üzerinde olması, pandemi döneminde üretim yatırımlarının durması ve güncelde talebin küresel ekonomide durgunluk uyarılarına rağmen halen güçlü kaldığını da gösteriyor.
Başta ABD olmak üzere tüm dünyada hizmetler, ulaşım ve yenilenebilir enerji sektörlerinin görece güçlü kalması, petrol ve “temiz” enerji üretiminde kullanılan metallerin diğer emtia gruplarına göre daha dirençli fiyatlanmasını sağladı. Küresel petrol talebinin pandemi öncesi seviyeye ulaşması, OPEC’in üretim kısıtları ile birleşince, eylülde Brent petrolü 90$’ın üzerinde gördük.
Doğalgazda fiyat görece ılıman geçen kışın da etkisiyle, Ukrayna savaşının başladığı dönemdeki çok yüksek seviyelerden oldukça uzak olsa da oynaklığını sürdürüyor. Gıda fiyatlarının seyrinde iklim ve jeopolitik gelişmeler oldukça etkili. Yaz boyu etkili olan rekor derecede yüksek sıcak hava dalgası, ardından Eylül ile gelen sel baskınları ve El Nino gibi kasırgalar üretimi etkiledi.
Bütün bunlara rağmen buğday ve diğer temel gıda ürünlerinin çoğunda fiyatlar geçen senenin oldukça altında. Yenilenebilir enerji tedarik zincirinde kullanılan molibden, vanadyum, grafit, rutenyum, iridyum, mineral tuzları gibi sınırlı coğrafyada seyrek şekilde yer alan “kritik hammaddeler” dünya ekonomi politiğinde giderek önem kazanıyor. Bunlar ağırlıklı olarak Çin, Şili, Güney Afrika ve Avustralya’daki madenlerde üretiliyor ve özellikle Batı ile Çin arasında olası bir gerginlikte, dünya ekonomisini önemli ölçüde sıkıntıya sokabilme potansiyeline sahipler.
Altın, üretim/tüketim dinamiğinden çok, ABD reel faizlerine korele şekilde hareket ediyor. 2000’lerin başında emtia fiyatlarında yaşanan hızlı sıçrama, iletişim teknolojileri üzerinden hızla büyüyen dünya ekonomisinin yarattığı talebe arzın yetişememesinden kaynaklanmıştı.
2022 yılındaki sıçrama ise pandemi döneminde tedarik zincirlerinin ve özellikle emtia üretimine yönelik yatırımların durmasından kaynaklandı. Arzın normale dönmesi, Çin’in yavaşlaması ile birlikte fiyatlardaki katılık kırıldı.
Lityum gibi yenilenebilir enerji tedarik zinciri için önemli madenlerin fiyatlarındaki keskin düşüşler, mamul fiyatlamaları üzerinde sektörel karlılıkları etkileyebiliyor. Batarya maliyelerindeki düşüşten güç alan Tesla’nın, elektrikli araç fiyatlarında indirim yapması, elektrikli araçlarda üretim maliyeti Tesla’ya göre yukarıda olan üreticileri de fiyat disiplinini zayıflatıp, indirimlere gitmeye zorluyor.
ABD’de elektrikli araç fiyatlarında teşviklerin ve Tesla’nın hamlelerinin etkisiyle oluşan fiyat düşüşleri, ikinci elde fiyatların %40’a yakın değer kaybetmesine neden oldu. Kıta Avrupa’sında ikinci el araç değer kayıpları görece sınırlı da olsa, bu eğilim otomobil üreticilerinin karlılığında kısmi gerilemeye ve İngiltere’de elektrikli araç kiralama şirketi ONTO’nun iflas etmesine neden oldu.
Emtia fiyatlarının 2024’deki seyri, -büyük bir jeopolitik kriz yaşanmadıkça- ABD’de faiz hadleri, Çin’de iç tüketimin gücü ve özellikle kışın şiddetine bağlı olarak şekillenecek. Beklentim, yılın ilk yarısında sakin, ikinci yarısında sınırlı yukarı yönlü bir emtia piyasası. Uzun vadede (2028 ve sonrası) doğalgaz, alüminyum ve platin fiyatlarının güncel seviyelerin üzerinde, petrol dahil olmak üzere diğer emtianın ise güncel seviyelerin bir miktar altında seyretmesi benim için şaşırtıcı olmaz.
Tahvil getirilerindeki yükseliş değerli metaller üzerinde baskı oluşturdu
Geçen hafta 4.88 ile son 16 yılın en yüksek seviyesini test eden ABD 10 yıllık hazine tahvil faizi haftayı 21 baz puan artışla 4 7900 seviyesinden tamamladı. Analistler, küresel faiz oranlarının uzun süre daha yüksek kalacağı beklentisiyle tahvil getirilerindeki yükselişin değerli metaller üzerinde baskı oluşturduğunu belirtti. Bu gelişmelerle haftayı altın fiyatları yüzde 0.9, gümüş yüzde 2.7, paladyum yüzde 7.2, platin yüzde 3 değer kaybı ile tamamladı.
Baz metallerde de özellikle Asya'da devam eden ekonomik aktiviteye ilişkin endişelerle sert düşüşler söz konusu oldu. Japonya'da eylül imalat sanayi Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) 48.5, Çin'de de eylül Caixin imalat sanayi PMI 50,6 ve hizmet sektörü PMI 50.2 ile tahminlerin altında kalırken, bölgede ekonomik aktiviteye dair endişeler arttı. Tezgah üstü piyasada geçen hafta fiyatlar bakırda yüzde 3, kurşunda yüzde 0.7, alüminyumda yüzde 4.8, nikelde yüzde 1.4, çinkoda yüzde 4.2 azalış kaydetti.