Kritik hafta ve Trump gerçeği

Emrah LAFÇI
Emrah LAFÇI Ekonominin Doğası [email protected]

Yılın en kritik haftasının tam ortasın­dan yazıyorum bu yazıyı. Ben yazı­mı yazarken ABD’nin 47. Başkanı Donald Trump da balkon konuşmasını yapıyor. Cumhuriyetçiler sadece başkanlığı almak­la kalmadı Senato’da da çoğunluğu elde et­tiler. Muhtemelen Temsilciler Meclisi için de benzer bir sonuçla karşılaşacağız. Bu haftanın diğer önemli meselesi bizde açık­lanan enflasyondu. Maalesef durumlar iç açıcı değil. Haftanın kalanında hala bir Fed toplantımız ve bir enflasyon raporumu var. Kısa kısa değinelim.

2. Trump dönemi

Trump artık seçildiğine göre bundan sonraki muhtemel politikalara bakabili­riz. Geçen hafta bir miktar bu konuya de­ğinmiştim. Trump’ın en önemli özelliği ABD’yi bir köy gibi görmesi ve atılan her adımın ABD lehine olması gerektiğine iliş­kin düşüncesi. Halbuki dünya böyle işle­miyor. Çok daha karmaşık bir yapı var. Bir­çok ilişki karşılıklı al-ver dengesi içerisin­de yürütülüyor. Siz “İşinize gelirse bizimle çalışırsınız, işinize gelmeze bedelini öder­siniz!” mottosuyla hareket ederseniz bun­dan orta vadede ABD başta olmak üzere bü­tün dünya zarar görür. Trump’ın bu yakla­şımı hem uluslarararı ilişkilerde, hem dış ticarette, hem de iklim kriziyle mücadele­de vücut buluyor maalesef.

Biz nasıl etkileniriz?

Özellikle dış ticarette korumacılığın art­ması, vergilerin yükseltilmesi konusu bizi de yakından etkileyecek. ABD önemli bir ihracat pazarımız. Zaten kur üzerinden bir süredir tartışma konusu olan ihracattaki rekabetçiliğimiz bir darbe de Trump tari­felerinden yiyebilir. Buradaki tek sorun bu değil. Diğer bir problem de Euro/Dolar pa­ritesi. Seçim sonuçlarıyla en ciddi fiyatla­manın bu alanda olduğunu gördük. Dolar, Euro karşısında hemen %2 değer kazandı.

Bu hareletin devam etmesi bekleniyor. İlk hedef 1.05 ve sonraki hedef 1 gibi gözükü­yor. Bu da euroyla ihracat, dolarla Ithalat yapan ülkemiz için iyi haber değil. Trump ihracatın kolaylaşması için güçlü dolar is­temiyor ama uyguladığı politikalar dolaylı olarak doların diğer para birimlerine kar­şı değerlenmesine sebep oluyor. Nedir bu­na sebep olan politikalar; ithalat tarifeleri, yüksek kamu harcamaları, düşük vergiler, yükse bütçe açıkları ve yükselen tahvil fa­izleri ve enflasyon.

ABD için enflasyonist

Geçen hafta Çin’in önemli bir ihracat ül­kesi olduğunu yazmıştım. Trump’ın tica­ret savaşlarında en büyük düşman olarak gördüğü ülke Çin. Çin’den yapacağı ithala­tı azaltması Çin’in bu ürünleri başka yer­lere satmasına sebep olacak. Zaten kapasi­te fazlası nedeniyle dünya fiyatlarını aşağı çeken ve birçok sektörü olumsuz etkileyen Çin’in bu etkisi şimdi katlanarak artacak. Bu da ABD’yle dünyanın geri kalanındaki enflasyon arasında bir ayrışmaya sebep ola­bilir. Burada kritik olan ilerleyen dönemde artması muhtemel enflasyona karşı Fed’in ne şekilde karşılık vereceği olacak. Çün­kü Fed’in faizleri uzunca bir süre yüksek tutmak istemesi de Trump’ın şimşeklerini kendisine çekebilir ve burada radikal geliş­meler göebiliriz. Faizlerin zorla indirilmesi de enflasyonist baskıyı artıracaktır.

Bu yıl Fed’den iki faiz indirimi bekleni­yor. Bu hafta ilk indirimi görmüş olacağız. Önemli olan 2025’te ne şekilde hareket edileceği. Beklentilerin altında gelen istih­dam verileri faiz indirim ihtimallerini de haliyle artırdı.

Bizde de enflasyon düşmüyor

Bizdeyse enflasyon beklentilerin üze­rinde, aylık %2.88 geldi. Merkez Banka­sı’nın işaret ettiği patikanın uzağındayız. Bu şartlar altında Cuma yayınlanacak dör­düncü enflasyon raporunun içeriği ve Baş­kan’ın sorulara vereceği cevaplar önemli olacak. %38 olan yıl sonu tahmini muhte­melen yukarı revize edilecek. Bu noktada en fazla merak edilen şey faiz indirimleri­ne ilişkin Merkez’in yaklaşımının ne yön­de şekillendiği olacak. Başkan’ın faiz in­dirimleri için enflasyon oranlarından çok talep koşullarını işaret etmesi beklentiler­den önce bir faiz indiriminin sinyali olarak algılanabilir. Şahsi kanaatim 2025’ten ön­ce gerçekleşecek bir faiz indirimi bu şart­larda premature olacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar