Kredi yapılandırmaları ve nakit akışı

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Fatih KURAN - Kamu Özel Ortaklığı ve Proje Finansmanı Uzmanı

Türkiye’de kurulan yeni şirketlerinin yaşam sürelerine bakıldığında yüzde 80 gibi çok önemli bir bölümünün ilk 5 yıl içinde ifl as ettiği görülüyor. Günümüzde değişen dünyanın gerekliliklerine ayak uyduramayan, nakit akışını doğru yönetemeyen şirketler, ekonomik değişimlerden de olumsuz etkilenerek yok oluyorlar.

İş planlarını sürekli yenileyen ve çağdaş bir yönetim felsefesi benimseyen şirketler ise kriz ve değişimleri fırsata çevirip yollarına emin adımlarla devam edebiliyorlar. 2017 yılında giderek artan ve 2018 yılı başı itibari ile de Türkiye’nin sayılı holdinglerinin bile gündemine giren kredi yapılandırmaları konusu şirketlerin var olma mücadelelerinin önemli bir parçası haline gelmiş durumda. Çoğu zaman bir şirket kredi yapılandırmasına neden ihtiyaç duyar sorusunun cevabı nakit akışı ile ilgili problemler yaşanıyor olmasıdır. Problem evdeki hesabın çarşıya uymamasından kaynaklanabileceği gibi yanlış planlamalar ve buna bağlı olarak da şirketin nakit akışına uygun olmayan borçlanma yapılmış olması da sonrasında kredi yapılandırma ihtiyacı doğurabilmektedir. Türkiye’deki pek çok şirket nakit akışlarını nasıl yöneteceğini maalesef tam olarak bilmiyor.

Bu konuda çalışma yapmak finans ve muhasebenin sentezlenmesi gereken özel bir uzmanlık konusu olduğu için çoğu orta ölçekli şirket böyle bir kapasiteye sahip de değil. Türkiye’deki bankaların önemli bir kısmı ile yaptığım çalışmalarda ortak kanaat şirket ifl aslarının veya zora girmesinin en önde gelen nedenlerinin başında nakit akışında yaşanan sıkıntıların geldiğidir. Gelir tablosundaki kârın aslında muhasebesel bir değer olduğunun farkında olmayan şirketler kağıt üzerinde para kazanıyor olsalar bile gerçekte nakit akışı sıkıntısı yaşayabilmekte ve durumu yönetemeyen şirketler de ifl asa doğru sürüklenmektedirler. Başka bir deyişle kâr eden bir şirketin nakit akışında sıkıntı olabileceği gibi tam tersi de mümkündür.

Amortisman, KDV, kredi ana para geri ödemeleri ve tahakkuklar gibi kalemler gelir ve nakit akış tablolarının farklı performanslar göstermesine neden olur. Her ne kadar şirket için kar önemli olsa da asıl performans nakit akışında belli olur. Nakit akışı fiili durumu yansıtır. Reel olarak şirketin cebine giren ve çıkan nakit hareketleri üzerinden hesaplama yapıldığı için gerçek durumu yansıtır. Büyük veya küçük ölçekli olduğu fark etmeksizin her işletme için önemli olan nakit akışı yönetimi ancak doğru şekilde yapıldığı takdirde uzun vadeli, başarılı ve sürdürülebilir büyüme ile kârlılık söz konusu olabilmekte, şirketlerin devamlılığı garanti altına alınabilmektedir. Şirketlerin başarısızlığına genel olarak baktığımızda işe başlamadan önceki planlama sürecine yeterince özen göstermemeleri, ihtiyaçların farkında olmamaları, detaylı fizibilite yapmadan işe başlandığı için gerçekçi beklentilerinin oluşmaması, iş modellerinin karlı ve sürdürülebilir olmaması ve en önemlisi nakit akışlarını doğru yönetememeleri en önemli nedenler olarak ön plana çıkıyor.

Nakit akış yönetimi ile ilgili yapılan en önemli ve temel hatalar: ? Alacak ve borç ödeme vadelerinde var olan dengesizlikler, ? Stok yönetiminde zafiyet ve buna bağlı ekstra stok taşımanın getirdiği finansal maliyetler, ? Yatırım projelerinin finansmanının nakit akış projeksiyonuna uygun olmayan ve genellikle kısa vadeli borçlanma ile yapılıyor olması, ? Şirketlerin kaynaklarını özellikle gayrimenkul gibi kendi iş alanları ile ilgili direkt getirisi olmayan varlıklara bağlamış olmaları, ? Satışlar ile ilgili gerçekçi olmayan iyimser tahminlerin yapılmış olması, ? İşletme sermayesi ihtiyacının hesaba katılmaması, olarak sıralayabiliriz. İş dünyasında nakit akış yönetiminin önemi hakkında farkındalık yaratmak, ihtiyacın farkına varılmasını sağlamak ve çözüm önerileri getirmek bağlamında yapılabilecek çok şey olduğu ve bunun için de işe girişilmesi gerekiyor, 5 yıl beklemeden…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar