“Kredi sıkılaştırmak” doğru politika mı? (1)
Kredi sıkılaştırmanın araçlarından olan Zorunlu Karşılık Oranı...
Çoğunluğun düşündüğü gibi, “fiyat istikrarı”nı da sağlayan bir araç mıdır?
***
Banka ve diğer finansal kuruluşların bilançolarını mevduatlar, krediler, varlıklar oluşturuyor...
Bu yükümlülüklere karşılık da Merkez Bankası’nda (TCMB) rezerv tutma zorunlulukları bulunuyor...
Miktarı gösteren oran ise yasal olarak belirleniyor...
Ve buna “Zorunlu Karşılık Oranı” deniyor...
***
Bu oran...
Yükümlülüklere, vadesine ve para birimine göre ayrı ayrı belirlenebiliyor...
***
Ve bu oran...
Para politikasının aracı olarak da kullanılabiliyor...
***
Örneğin TCMB...
Politika faizini yüzde 50 seviyesinde sabit tuttuğu gün, parasal aktarım mekanizmasını desteklemek adına zorunlu karşılık adımı da atmıştı...
Açıklamasına göre, ilave sterilizasyon da sağlamıştı...
Ne yaptı?
Kısa vadeli TL mevduat için zorunlu karşılık oranını yüzde 8’den yüzde 12’ye, uzun vadeli mevduat için ise sıfırdan yüzde 8’e çıkardı...
Kısa vadeli KKM’de zorunlu karşılık oranı yüzde 25’ten yüzde 33’e, uzun vadeli KKM’de ise yüzde 10’dan yüzde 22’ye çıkarıldı...
VELHASIL
Talep yönlü düşünülüyor ve deniyor ki:
“Zorunlu Karşılık Oranı artınca, bankaların kullandırabileceği kredi miktarı azalacak...
Kredi azalınca, harcama ve talep düşecek...
Bu yolla fiyatlardaki yükseliş hızı düşecek ve/veya düşüş süreci başlayacak...”
***
Ya fiyat istikrarının sürdürülebilirliğinin temeli olan mal/hizmet arzı?!
Ya ekonominin temeli olan üreticinin finansman ihtiyacı?!
(Yarın: Kredi sıkılaştırmakla değil, üretim/verimlilik artırmak/israf azaltmak için safları sıklaştırmakla sağlanır fiyat istikrarı...)