Kredi notumuzdaki gelişmeler sürpriz sayılabilir mi?
Önemli kredi derecelendirme kurumlarından biri, geride bıraktığımız hafta sonuna doğru kredi notumuzu bir kademe daha düşürdü ve görünümü negatif olarak tutmaya devam etti. Ekonomi Yönetiminin, bu değerlendirmeye verdiği yazılı tepki yanıtı basında yer aldı. Haftanın ilk günündeki işlemlerde bu duruma bağlı ciddiye alınabilecek herhangi bir hareketlilik yaşanmadı; geleceğe yönelik beklentiler pek değişmedi. Bu durumun sorgulanması gerekiyor: söz konusu değerlendirmeye siyasi olduğu gerekçesi ile itibar mı edilmedi, yoksa zaten malumun ilanı mıydı?
Uzunca bir süredir en kırılgan gelişen ülkeler arasında ön sıralarda anılmamız ve ülke risk primimizin dalgalandığı tehlikeli denebilecek seviyelerdeki yükseklik, kredi notumuzdaki gerilemenin sürpriz sayılamayacağını düşündürüyor.
Makroekonomik görünüme ilişkin beklentiler düzelemiyor. Son bir yıl genelinde işsizlik ve enflasyon rahatsız edici bir sertlikte artıyor; ekonomi ise istikrarın korunmasını çok zorlaştıracak kasılmalar yaşıyor. Cari açık bu nedenle daralıyor, fakat bütçe açığı genişliyor; mali sektöre ilişkin endişeler geriletilemiyor. Algıların daha fazla bozulması, sürdürülebilir olmayan yapay yönlendirmeler ile engellenmeye veya geciktirilmeye çalışılıyor. Gelir dağılımındaki hızlı bozulma ve diğer sorunlar, ekonomi politikalarının etkinliğini sınırlıyor ve yapısal reform söylemlerinin içi doldurulamıyor. Finansal akım sorunlarının sebep olduğu kaynak sıkıntısı, hareket yeteneklerimizi önemli ölçüde daraltıyor; beklentileri yönlendirmek nerede ise olanaksızlaşıyor.
Farklı kesimler ile iyi ilişkiler kurarak geliştirmek ve olumsuzlaşan küresel koşullara uyum sağlayarak çıkarlarımızı korumak, finansal bağımlılıklar nedeniyle pek mümkün olamıyor. İkili oynayarak durumu idare etmeye çalışmak ise giderek olanaksızlaşıyor. Alımı yapılan ve şimdilik vazgeçilmeyen hava güvenlik sistemi alımı, olası eksen değişikliğinin ve devamında gelebilecek yaptırımların sembolü haline dönüşüyor.
Ekonomi daraldığı için cari açık küçülüyor
Son iki paragrafta kısaca özetlemeye çalıştığımız koşullar, Ödemeler Dengemizin sermaye hareketlerine ilişkin ikinci bölümüne ilişkin endişeleri ön plana çıkarıyor. Ekonomi daraldığı için cari açık hızla küçülüyor ve makroekonomik görünüm olumsuzlaşıyor. Kırılganlığın en önemli gerekçesi durumundaki dış finansman ihtiyacının karşılanması zora giriyor; devamında istikrarsızlık endişeleri artıyor ve finansal eğilimlere ilişkin beklentilerin bozulması kaçınılmaz hale geliyor. Yabancı yatırımcı girişleri azalırken yerleşiklerin güvensizliğindeki artış, olumlu düşünmeyi zora sokuyor.
Ülkemizin güvenliği ve ekonomik sorunlarımızın çözümü konusunda çok ciddi sıkıntılarımız var; bu olumsuzluklardan kaynaklanan açmazlar, sosyal ve siyasi kırılganlıkları besleyerek ekonomide nefes alınabilmesini zora sokuyor. Kısa vadeli bakış açısının müzmin aboneleri, yaptırımlardan kaçınmak adına Rusya’dan alınan hava güvenlik sistemine karşı tavır alıyor. Ülkemizin orta ve uzun vadeli çıkarlarından vazgeçmeyenler ise olası yaptırımlara direnebilmek adına seferber olunması gerektiğini ima ediyor. Olumsuzlaşan küresel koşullar ise kafa karışıklıklarını derinleştiriyor.
25 milyar dolarlık kredi paketi kredi mekanizmasının çalışamaz olduğunu düşündürüyor
Geride bıraktığımız hafta içinde yaşanan ekonomik gelişmeler, böyle devam edilemeyeceğini teyit ediyor. Yüzde 80’i Kredi Garanti Fonunun kefaletinde olan 25 milyar dolarlık kredi paketi, kredi mekanizmasının çalışamaz durumda olduğunu düşündürüyor. Hazine’nin geri ödemelerinden yüzde 20 daha fazla borçlanması, maliye politikası konusundaki esnekliklerin tükenmiş olduğuna işaret ediyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun, kredi kartlı alışverişlerde taksit sayısını artıran kararları güven veremiyor. Kur artışlarını engellemeye yönelik döviz satışları ise, sürdürülebilir olmadığı için endişeleri ortadan kaldıramıyor. Kredi notumuzu düşüren kuruluşun kararına sözel ve eylemli tepki vermek, gerçeklerimizi değiştirmiyor.
Bu ayın sonunda Japonya’da yapılacak G-20 Liderler Zirvesindeki ikili görüşmeler, önemli sonuçlar üretebilir! Zira kritik bir eşiğe geldik! Ya geleceğimiz üzerinde belirleyici olmak ve çıkarlarımız doğrultusunda ilerlemek adına daha ciddi bedeller ödemeyi göze alıp katlanmaya hazırlanacağız; ya da vesayet altında kalmayı kabullenerek sorunların ağırlaşması pahasına günü kurtarmaya bir süre daha devam edeceğiz!