Kredi notu görünümüne yansıyan uyarı ciddiye alınmalı!
Önemli kredi derecelendirme kurumlarından biri, hem ülkemizin ve hem de finansal yapının büyük kısmını oluşturan çok sayıdaki bankanın kredi notu görünümünü negatife çevirmiş. İyimser senaryolara maya tutturmaya ve ilk çeyrek bilançolarını olduğundan iyi göstermeye yoğunlaştığı bir dönemde gelen bu olumsuz haber, şimdilik finansal piyasalar tarafından görmezden geliniyor. Tümüyle referandum sonuçlarına odaklanmış olan Siyasi İradenin de benzer bir tavır takındığı dikkat çekiyor. Söz konusu kesimler, yapılan değerlendirmenin daha çok siyasi nitelikli olduğu söyleminde uzlaşmış bir görünüm sergiliyor!
ABD para otoritesinin bu ay dolar faizlerini çeyrek puan yükseltmesi sonrasındaki kredi derecelendirme kararının, daha çok ekonomik karakterli ve kırılgan olarak bilinen tüm gelişen ekonomiler açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Eğer son üç ay içinde dolar faizleri iki kez yükseltilmemiş ve Türk Lirası Kasım-Ocak arasında hatırı sayılır oranda değer kaybetmemiş olsa idi, ya not görünümünde yapılan olumsuz değişiklik siyasi nitelikli sayılabilirdi veya hiç gerçekleşmeyebilirdi!
Küresel koşullar dalgalı bir şekilde olumsuzlaşmaya devam ediyor; iyimser senaryolar yolu ile finansal kırılganlığı kontrol altında tutabilmek adına ekonomik sorunların ağırlaşmasına göz yumma tercihi ile daha fazla devam edilemeyeceği bir eşiğe gelinmiş gibi görünüyor. Böyle olduğu için korumacı söylemler daha fazla sahne almaya başlıyor, güç dengeleri farklılaşırken hep var olacağı sanılan uluslararası ilişkiler çatırdıyor, çıkar çatışmaları daha fazla görmezden gelinemiyor ve küreselleşme denilen kuralsızlığın siyasi zemini büyük bir hızla eriyor. Aksi yöndeki tüm zorlamalara rağmen, küresel ekonomi durgunlaşmayı sürdürecek ve her ekonomi kendi başının çaresine bakmak üzere seferber olmak durumunda kalacak gibi görünüyor!
Ülkemizde ise makroekonomik görünüm hızla bozuluyor. Enflasyon ve işsizlik yeni rekorlara koşuyor, büyüme hedefinden uzaklaşma eğilimi terse çevrilemiyor. Durumu düzeltmek için devreye sokulan önlemler yeterli olamadığı gibi, hem finans kesimini ve hem de bütçe dengelerini yıpratıyor. Ekonomideki uzun süredir belirleyici olan durgunlaşmaya rağmen cari açığın yeniden artmaya başlaması, finansal açıdan dışa bağımlılığın azaltılması mümkün olamıyor. Bir yandan olumsuzlaşan rekabet koşulları nedeniyle azalan faaliyet gelirleri ve diğer yandan faaliyet dışı gelir yaratmak amacı ile alınmış pozisyonların devasa zararlar üretmeye başlaması bilançolara ilişkin beklentileri bozuyor.
Türk Lirası dalgalı bir şekilde yıpranmaya devam edecek gibi görünüyor ve maliyet kökenli enflasyon baskılarını beslemeye devam ediyor. Para otoritesi enflasyonu baskılamak ve bilançolardaki olumsuzlaşmayı kontrol altına almak üzere, faizler yükseltmek ve parayı az da olsa kısmak zorunda kalıyor. Fakat Siyasi İrade, iş dünyası, finansal yapı ve yabancı sermayenin aynı önceliklerde buluşamıyor olması sıkıntı yaratıyor; olası yan tesirleri daha tehlikeli hale getiriyor. Dolar faizleri yeniden yükselmeye başlamamış ve son altı ay içinde Türk Lirası hatırı sayılır ölçüde değer yitirmemiş olsa, belki bunları hiç konuşmuyor olacaktık!
Mevcut iç ve dış koşullar, bir yandan kredi kalitesini bozarken diğer yandan bütçenin dengesini bozuyor. Bunun üzerine, Mali kesimin daha fazla kredi vermeye zorlanması ve maliye politikasının hesapsızca gevşetilmesi olumlu düşünmeyi iyice zorlaştırıyor; panik içinde devreye sokulan seferberlikler para otoritesini etkisizleştiriyor ve faizlerdeki yükselişi kronikleştiriyor! Yapılanlar çözümü kolaylaştırmıyor; güvensizliği besleyerek çözülmeyi hızlandırıyor.
Bulunduğumuz coğrafyaya ilişkin jeopolitik belirsizliklerin, Nisan ayında yapılacak Referandum nedeniyle farklılaşan öncelikler ve alınan siyasi risklerin not görünümümüzdeki değişiklik üzerinde etkisiz olduğunu söylemek te doğru olmaz. Fakat bunlarında, ekonomideki olumsuzluklardan beslenen bir yapıya sahip olduğunu ve beklentilerin olumsuzlaşmasına katkı yaptığını hesaba katmamız gerekiyor! Sebebi ne olur ise olsun ekonomideki istikrarsızlıklar siyasi ve sosyal dengeleri de etkiliyor; ülkemizi yatırım yapılabilir olmaktan uzaklaştırıyor.