Kredi notu düştü, ekonomideki belirsizlikler arttı

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF [email protected]

Son otuz yıllık dönemde ivme kazanan küreselleşmede kredi derecelendirme kuruluşları önemli bir yere sahip. Ekonomiler büyüdükçe yatırımların finansmanı için kaynak ihtiyacı da artıyor.

Kredi derecelendirme kuruluşlarından alınacak yüksek kredi puanları, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin uluslararası sermaye piyasalarından uygun koşullarla borçlanabilmelerinin bir ön koşulu. 2000'lerin başına kadar sessiz sedasız faaliyetlerini sürdüren bu kuruluşlar, ardı ardına patlak veren finansal raporlama yolsuzlukları ve büyük resesyonun yol açtığı borç kriziyle birlikte dikkatleri iyiden iyiye üzerlerine çekmeye başladılar. Avrupa ülkelerinde devam eden

borç krizi sadece borçluların değil, kredi değerlendirme kuruluşlarının kredibilitesinin de sorgulanmasına yol açarak, kredi puanlarının doğruluğuna ilişkin tartışmaları yeniden başlattı.

Yunanistan, İspanya ve Portekiz'de yaşanan borç krizleri sonrasında AB yetkilileri bir yandan yatırımcılara ABD kaynaklı değerlendirme kuruluşlarını fazla ciddiye almamalarını tavsiye ederken, diğer yandan kendi kredi değerlendirme kuruluşlarını oluşturmak için kolları sıvadılar.

Kredi değerlendirme kuruluşlarına yöneltilen eleştirilerin başında kredi değerlendirmelerinde yeterince hızlı davranmamaları geliyor. Diğer bir eleştiri konusu, bu kuruluşlarla müşterileri arasındaki çıkar birliği. Mali piyasalardan uygun koşullarla borçlanabilmek için yüksek puana ihtiyaç duyan ihraçcı kuruluşlarla faaliyetleri kar etmek prensibine dayalı derecelendirme kuruluşlarının çıkarları örtüşüyor. Borçlular çıkardıkları borçlanma senetlerine en yüksek puanı

verecek kredi değerlendirme kuruluşlarının peşinde koşarken, müşterileriyle uzun dönemli işbirliği amaçlayan değerlendirme kuruluşları düşük puanlar vermekten kaçınarak yatırımcıları riske atıyorlar. Diğer bir eleştiri konusu, derecelendirme firmalarının faaliyette bulunduğu piyasanın yapısı. Az sayıda firmanın yer aldığı, rekabete kapalı pazar, hizmetin kalitesinin de sorgulanmasına yol açıyor.

ABD'de Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında son anda varılan anlaşmayla piyasalar rahat bir nefes almışken, uluslararası derecelendirme kuruluşu Standard & Poors (S&P), geçen hafta uzun vadeli tahvillerin puanını AAA'dan AA+'ya düşürdü. S&P'nin dışındaki diğer iki kredilendirme kuruluşu Fitch ve Moody's ise şimdilik kredi puanında bir değişikliğe gitmediler.

Bununla birlikte, Moody's ABD'nin kredi görünümünü negatife çevirdi. Bu, şu anlama geliyor; bütçe rakamlarında yakın bir gelecekte bir iyileşme olmazsa, Moody's de S&P'nin yolundan giderek kredi puanını düşürebilecek. S&P'dan yapılan açıklamada karara gerekçe olarak, gelecek on yılda harcamalarda yapılması düşünülen 2.1 trilyon dolarlık tasarrufun bütçe dengesini

sağlamada yetersiz kalacağı; kredi notunun bu nedenle düşürüldüğü belirtiliyor. Açıklamada doğruluk payı olduğu muhakkak. Ancak, sorunların çözümü konusunda iki parti arasında son ana kadar süren anlaşmazlığın bundaki etkisi de ihmal edilemez. Kanımca, Demokrat ve Cumhuriyetçiler sorunu yaza girmeden çözmüş olsalardı, şimdiki durumla karşılaşılmazdı.

Cumhuriyetçilerin Obama'yı yıpratma pahasına konuyu siyasi bir çekişme haline getirmesi, ülkenin kredibilitesini sarstı. Özellikle, bütçe açıklarının azaltılması için zenginler üzerindeki vergilerin arttırılmasına yönelik itirazların bundaki payı yadsınamaz.

Kredi puanının düşürülmesi, borçlunun borçlarını geri ödeyebilme kapasitesinin tehlikede olduğu anlamına geliyor. Not düşürme kararına tepkiler farklı. Öteden beri ABD'nin yüksek bütçe açıklarından ve doların rezerv para statüsünden rahatsız olan Çin karara alkış tutarken, Japonya ve AB ülkeleri politikalarını değiştirmeyeceklerini ve Amerikan borçlanma senetlerine yatırıma devam edeceklerini açıkladılar. Bu farklı tepkilerin arkasında başını ABD'nin çektiği Batı

dünyasıyla, yıllardan beri ABD'nin kendi eliyle palazlandırıp dünyanın ikinci büyük

ekonomisi haline getirdiği Çin arasında derinden derine artan rekabetin etkisi de var. Kredi puanının düşürülmesinin başta ABD olmak üzere dünya ekonomileri üzerinde etkilerinin olması kaçınılmaz. ABD ekonomisi açısından kararın faizlerde artışa yol açarak tüketim ve yatırım kararlarını olumsuz etkilemesi, ekonomik büyümeye sekte vurması olası bir gelişme. Ağustos'un 5'inde açıklanan istihdam raporu, işsizlik rakamında geçen haziran ayına göre çok küçük bir düşüş olduğunu ortaya koyuyor. Değerlendirmeye temel oluşturan makroekonomik göstergelerde

iyileşme olmadan kredi puanının tekrar yükselmesi zor. Sorunun çözümü  ekonomik büyümede, kamu gelir-gider dengesinde ve cari işlemler dengesindeki olumlu gelişmelere bağlı. Ekonomi istikrarlı ve yüksek büyüme sürecine girmeden ve cari açık kontrol altına alınmadan ekonomi üzerinde karabulutlar dolaşmaya devam edecek. Peki, kredi puanının düşürülmesi uluslararası yatırımcıların ABD'ye olan bakış açısında değişikliğe yol açar mı? Dünya ekonomisinin içinde

bulunduğu zorluk, AB'de sorunların büyüyerek devam etmesi nedeniyle bu, şimdilik zor görünüyor. ABD, kredi puanı düşürülse de uluslararası yatırımları çekmeye devam edecek. Kredi notundaki indirimi, evin içine çeki düzen verilmesi için bir ikaz olarak görmek gerekiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016