Kredi krizleri!
ARKA PLAN / Mehmet Uğur Civelek Küresel düzeyde gerek ekonomiyi durgunlaştıran, gerekse finansal piyasaları dalgalandıran olumsuz gelişmelerin adını koymak yetkililerin pek işine gelmiyor. Zira geniş kitleleri ve yatırımcıları kısa vadede işlerin düzeleceğine inandırmak, eski davranışlarını korumaya ve mevcut pozisyonlarını değiştirmemeye ikna etmek özel bir önem taşıyor. Oysa yaşananların adı gerçekçi bir şekilde konulur ve açık açık konuşulur ise bu ihtiyaç karşılanamayabilir; gelişmeler olumsuz yönde kontrolden çıkabilir. Açıkça söyleyelim, davul çala çala gelen bu gelişmelerin adı 'kredi krizi'dir. Kredi krizlerinin etkisi orta vadeye yayılır ve en büyük bedelleri davranışlarını değiştirmeyerek savunma pozisyonuna geçmeyenler öder. Bu süreçte alacakların tahsili her geçen gün zorlaşır ve borçların geri ödemesi ciddi bir problem olmaya başlar. Menkul ve gayrimenkul değerleri geriler, bilonçolar yıpranır; faaliyet gelirleri artan bir hızla erirken, faaliyet dışı gelir yaratan pozisyonlar zarar üretmeye başlar. Büyüme olmaz ve işsizlik hızlanan bir şekilde artmaya başlar. Bu süreç kendi kendini besleyerek yıkıcı olur. Olgunlaşmış bir kredi krizinin üç-altı ay gibi kısa bir sürede aşılması mümkün değildir. Kamuoyuna yansıyan yorum ve değerlendirmelere bakılır ise yaşananların kredi krizi olduğu kabul ediliyor fakat kısa sürede aşılacağı iddia ediliyor. Hal böyle olunca garip bir çelişki açığa çıkıyor: Eğer kısa sürede aşılabilir ise bu bir kredi krizi olamaz, yok eğer kredi krizi ise ekonominin durgunlaşması önlenemez ve herkesin zaman içinde tedbirli olmaya yönelmesi sorunu kademeli olarak ağırlaştırır. Ortaya çıkan çelişki doğaldır hem paniği önlemeye yöneliktir hem de sistemin kendi ödeyeceği faturayı küçülterek kendini koruyabilmesi, elindeki riskleri geniş kesimlere transfer edebilmesi için zamana veya geçici de olsa bir düzelme görüntüsüne ihtiyacı vardır; bu amaçla diğerlerini kendi çıkarları doğrultusunda yanlış yönlendirme çabası içine girebilir. Bugün için durum yukarıda özetlemeye çalıştığımız genel kredi krizi yapısından biraz daha farklıdır. Menkul ve gayrimenkul şeklindeki varlıkların değer kaybına veya olası talep daralmasına tahammül yoktur. Bunlardan herhangi birinin diğerini de tetikleyeceği, sonuçta kredi krizini derinleştirerek kaotik bir ortam yaratacağı bilinmektedir. Ayrıca mevcut risklerin büyük bir kısmının profesyonellerde olduğu ve diğer kesimlere transferinin pek mümkün olmayacağı da bilinmektedir. Böyle olduğu için sorunları ağırlaştırmak pahasına gün kurtarılmakta, beklenti yönetimi önemli bir değişken olarak kullanılmaktadır. Bu sürdürülebilir olmayan döngü de kredi kalitesi düzenli olarak kötüleşmiş ve bu durum gizli tutulmuştur. Yaşanan olumsuzlukları kısa vadede aşmanın tek yolu olarak yapay beklenti yönetimi ile sorunların ağırlaşmasına tam aksi yönde tepki verilmesi haline gelmiştir. Kurumlar ne kadar varlık silse ve gereken özkaynağı nakit olarak işletmeye koysa bile, soruna sebep olan yanlışları tekrarlamaya devam ettiği sürece sonuç değişmeyecektir. Kredi krizi uzun bir süredir vardır, fakat dalgalanmalar sıklaştıkça gerçeği algılayanların sayısı çoğalmaktadır. Farkındalık arttıkça, gerçeklerle yüzleşilecek gün yaklaşmakta, fakat bu oyunun başrollerindeki oyuncuları korkularının esiri olmaktan kurtulamamaktadır. Unutmayın bu bir kredi krizidir, kısa sürede aşılması mümkün değildir...