Kredi kompozisyonu 10 yılda nasıl değişti?

Prof. Dr. İbrahim ÜNALMIŞ
Prof. Dr. İbrahim ÜNALMIŞ EKONOMİ NOTLARI ibrahim.unalmis@dunya.com

Sermaye piya­salarındaki fi­nansal ürün çe­şitliliği ve piyasa derinliği ekono­mik büyümenin itici gücüdür. Fi­nansal sistemin kredi yaratma ka­biliyeti ekonomik aktiviteyi destek­lerken ekonomik aktivitedeki canlanma da kre­di büyümesini artırır. Dola­yısıyla, ekonomik büyüme ve krediler arasında karşılıklı bir ilişki vardır.

Türkiye’de kredi büyümesi, başta ekonomik ak­tivite ve ekonomi politikaları olmak üzere çeşitli vesileler ile artıyor ve azalıyor. Kredi­ler ekonominin büyüme dön­güsüne bağlı olarak değişmek­le beraber Kredi Garanti Fonu destekli kredilerle artış sağ­lanabildiği gibi pandemi dö­neminde olduğu gibi tüketimi destekleyici kredi büyümesi de sağlanabiliyor.

Aslan payı imalatın

Diğer taraftan, kredilerin sektörel dağılımı ekonomik büyümenin kalitesini belirli­yor. Türkiye gibi gelişmekte olan bir ekonomide kredi dağı­lımının kalkınmayı destekle­yici yönde olması beklenir. Yi­ne Türkiye gibi ihracata dayalı bir büyüme modeli benimse­yen bir ekonomide kredi dağı­lımının bu hedef doğrultusun­da gerçekleşmesi beklenir.

Türkiye’de sektörel kre­di dağılımının durumunu an­lamak için BDDK tarafından yayınlanan sektörel kredi ve­rilerini kullandık. Elimizde son veri olarak Ocak 2025 ve­risi var. Bu nedenle son veri­yi 10 yıl öncesi ile yani Ocak 2015 ile karşılaştırdık. Kre­dilerin sektörel dağılımını anlamak için sektör bazında­ki kredileri toplam kredilere böldük. Karşılaştırmalı son durum aşağıdaki grafikte gös­teriliyor.

Buna göre kredilerde aslan payını imalat sanayi alıyor. 2025 yılı Ocak ayındaki payı %18.9 iken 2025 Ocak ayında %23.2’ye yükselmiş. İmalat sanayinin desteklenmesi açı­sından bu artışı olumlu bu­luyoruz. İkinci sıradaki sek­tör toptan ve perakende tica­ret sektörü. Bu sektörün payı %13.3’ten %11.4’e gerilemiş. Üçüncü sıradaki sektör ise in­şaat sektörü ve payı %7’den %6’ya gerilemiş.

2015-2025 döneminde göze çarpan bir artış yaşayan sek­törler arasında tarım, avcılık ve ormancılık, emlak komis­yonculuğu ve kiralama faa­liyetleri var. Savunma sana­yinde ise %2’den %1.3’e ge­rilemiş. Kredi dağılımında daha enteresan gelişmelerin olduğu taraf bireysel kredi­ler ve kredi kartları. 2015 yı­lında ferdi konut kredilerinin toplam krediler içindeki payı %9.8 seviyesindeyken 2025 yılında %3.2’ye gerilemiş. Bir başka deyişle, bankalar birey­sel konut alımlarını daha az destekliyor. 2018 yılı önce­sinde bankaların uzun vadeli konut kredisi finansmanında yurt dışı swap kanalını kul­landığını biliyoruz. 2018 son­rasında bu kanalın sınırlan­dırılması konut kredisi ver­me eğilimini azaltmış olabilir. Diğer taraftan, özellikle pan­demi sonrasında artan faiz­ler nedeniyle talebin azalma­sı da bu süreci etkilemiş ola­bilir. Ferdi kredilerin payı da %12.2’den %9.2’ye gerilemiş durumda.

Konut ve ferdi kredilerde­ki azalışın karşılığında kre­di kartlarında ciddi artış göz­lemliyoruz. Kredi kartlarının toplam krediler içindeki payı 2015 yılında %7.2 seviyesin­deyken 2025 yılında %15.5’e yükselmiş durumda.

Yüksek teknoloji üretimi desteklenmeli

Mevcut grafiğin özetini şöyle yapmak mümkün. Son 10 yılda bankacılık sistemi ağırlıklı olarak imalat sanayi­ni ve tüketimi finanse etmiş durumda. İmalat sanayinin krediler içindeki ağırlığının artması elbette olumlu bir ge­lişme. Fakat özellikle yüksek teknoloji ürün üreten sektör­lerin desteklenmesi önemli. Bu sektörlerin ihracat per­formansına baktığımızda bu konuda henüz çok yol kat et­tiğimizi söyleyemeyiz. Kredi kartlarının tüketimi finans­manı konusu da oldukça çar­pıcı. Son 10 yılda toplumun belli kesimlerinin reel geli­rindeki gerileme tüketim için kredi kartı kullanımına ba­ğımlılığı artırmış görünüyor. Bu durumun kalkınma stra­tejimiz ve finansal istikrar açısından dikkatle izlenme­sinin faydalı olacağını düşü­nüyoruz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Siyaset ve ekonomi 24 Mart 2025