Kredi kartlarının sonuna doğru
Her şey 1949 yılında öğlen yemeğini şık bir restoranda yiyen Amerika'lı iş adamı Frank McNamara'nın nakit parasını evde unuttuğunu fark etmesi ile başladı. Beş parasız yemeğin parasını ödeyemeyen McNamara, bu utancın bir daha yaşanmaması için bir yıl sonra Diners Card fikri ile geldi. İlk başlarda çok az mekâna bunu kabul ettirse de, 1959'a gelindiğinde Diners Club Card'ın 1 milyondan fazla kullanıcısı vardı. Kredi kartlarının önlenemez yükselişi başlamıştı.
Bu plastik dikdörtgenlerin yaşamımıza girdiği günler çocukluk hafızamda çok net bir şekilde kazılı. Yanlış hatırlamıyorsam, 80'lerin sonuna doğruydu ve İstanbul'da yatılı okulda okuyan bendeniz, harçlığımı ilk defa bankamatik kartımı kullanarak Kadıköy meydanındaki ATM'den çektim. Etrafıma sığabilmeyi başarmış, kafasını koyabilecek bir boşluk bulmuş 10 kadar kişi de benimle beraber bu deneyimi yaşadı, şifremi, hesabımda ne kadar param olduğunu, ne kadar para çektiğimi, velhasıl tüm bilgilerimi öğrendi.
ATM cihazlarının ekranlarının, sinema salonları gibi ilgi topladığı günlerdi…
Banka kartlarından hemen sonra kredi kartı satışlarında da hızlı bir ivme yakalandı. Taksitli satışlar, sürekli bankadan borç alabilmek ve bunun cüz'i bir kısmını ödemek cazip geldi.
Ama daha da ilgi çeken, hem banka hem de kredi kartları ile beraber gelen nakitsiz yaşam oldu. Daha önceleri temkinli bir şekilde dağıtılan kredi kartları, vatandaşın gündelik yaşamında kullanmaya başladığı ödeme sistemi yerine geçmeye başladı. Satın alınan bir şeye para vermeden yalnızca imza atmak, bir anlamda farklı bir statü göstergesiydi.
Benim kredi kartına ilk ihtiyaç duymam, yine teknoloji sebebiyle oldu. 90'ların sonunda kredi kartlanmış tüm arkadaşlarım çılgınlar gibi internet alan ismi satın alırken, ben bu furyadan mahrum kalmamak için banka kartından kredi kartına terfi ettim.
Plastik dörtgenler hayatımızda artık eskisinden çok daha çeşitli ve çokça yer alıyor. Banka, kredi, sadakat kartları ve hatta kimlikler aynı formda cüzdanımızda yer alıyor. Diğerlerini bilmem ama öyle görünüyor ki yakın zamanda alternatif ödeme sistemleri ödeme kralı kredi kartlarının tahtını sallayabilir.
Bir süredir alternatif ödeme sistemleri artık çok daha gündemde. Paypal gibi kredi kartı gerektirmeyen sistemlerin yanı sıra, mobil ödeme araçları da artık çok daha yaygınlaşmaya başladı. Tahminlere göre bundan 2 sene sonra her 5 cep telefonundan biri NFC özelliğine sahip olacak ve çoğu ödeme yapmak için kullanılmaya başlanacak. Daha da önemlisi, Microsoft, Google, Apple gibi teknoloji devlerinin tamamı dijital cüzdan üzerine çalışmalar gerçekleştiriyor.
Kullanıcıların nakitten kurtulmak için ilk motivasyonları kredi kartlarının daha kolay ve kullanışlı olmasıydı. Günümüzde kredi kartlarının da en azından dijital dünyada daha karmaşık bir ödeme yöntemi sunduğunu görüyoruz. 16 hanelik numaranızı, CCV, son kullanım tarihi gibi bilgilerinizi vermek bile yeterli güvenlik sağlamadığı için SMS ile doğrulama ya da kart şifresini kullanma gibi ekstra adımlar gerekiyor. Gerçek yaşamda da NFC'nin çok daha hızlı bir yöntem olduğu bir gerçek. Yani nakit kullanmanın zorluklarını artık kredi kartı ile yaşıyorsak, yakında daha basit yöntemlerin onun yerini alması kaçınılmaz olacaktır.
Önce nakitten kurtulduk, yakın gelecekte ise bunu bir nebze hatırlatan kredi kartları ve sliplerden kurtulacağız. Bundan sonrasında ise bilimkurgu filmlerinde görmeye alışık olduğumuz, birimsiz bir kredi dönemine geçiyor olabiliriz.