Kredi Garanti Fonu'nun maraton koşusu.. ( I )
Geçtiğimiz Salı günü Ankara’da Kredi Garanti Fonu (KGF) Genel Müdürü ve Türkiye Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler, Serbest Meslek Mensupları ve Yöneticiler Vakfı (TOSYÖV) Yönetim Kurulu Başkan yardımcılığı görevini üstlenen Hikmet Kurnaz ile bir toplantıda birlikte olmuştuk..
Gerek KOSGEB gerekse TOSYÖV’de üstlendiğim görevler gereği KGF’yi yakından tanıyan uzunca bir süre yönetim kurulunda görev yapmış bir kişi olarak; genç ve kadın girişimcilerimizin, KOBİ'lerimizin bu kuruluştan yeterince yararlanamadıklarını görüşümü bugün de sürdürüyorum.
Bilindiği gibi gelişmiş ülkelerde işlerini yeni kurmak isteyen girişimcilerin, KOBİ'lerin; gerek işletme sermayesi gerekse işlerini geliştirmek amacıyla kullanabileceği finansman enstrümanlarından biride Kredi Garanti Fonları'dır.
KGF’ler bu anlayışla “Riskin paylaşımı ilkesine dayanan kredi garanti sistemi sayesinde daha geniş bir kesime, en düşük maliyetle, devamlı bir kredilendirme amaçlanmaktadır.
Ayrıca KOBİ’lerin ihtiyacına göre , orta - uzun vadeli ve uygun koşullu kredi alabilmeleri kredi garantisi ile kolaylaşmaktadır.
Avrupa Birliği üyesi ülkelerde teşvik aracı olarak yaygın bir biçimde kullanılan kredi garanti sistemleri girişimcilerin işlerini kurma süreçlerinde, KOBİ'lerin finansman teminindeki güçlüklerin aşılmasında etkin roller üstlendikleri” kabul edilir..
Özet bir tanım ile Kredi Garanti Fonu bilindiği gibi, teminat yetersizliği olan KOBİ’lerin finansmana erişimini kolaylaştırmayı amaçlayan bir kuruluştur.
Ülkemizdeki KGF’nin kuruluş öyküsünü de sizlerle kısaca paylaşarak, Genel Müdür Hikmet Kurnaz’ın kurumuyla ilişkin verdiği bilgileri sizlere aktarmak istiyorum..
Önce bir bölümüne tanık olduğum KGF öyküsü; “1992 yılında KGF’nun kuruluş projesine Alman Teknik İşbirliği Kurumu (GTZ) ile Finansman Sözleşmesi'nin imzalanması süreciyle başlanılmış, TOSYÖV öncülüğünde, TOBB, TESK ve MEKSA Vakfı kurucu ortak olarak yer almıştır..
GTZ Fon katkısının 1994 yılında sisteme girmesiyle ilk kredi kefaletinin verilmesi geçekleştirilmiştir..
1995 yılında ise Başkan olarak görev yaptığım dönemde KOSGEB, daha sonrada Halk Bank ortaklığa katılmışlardır.
1996 yılında İstanbul-İkitelli Organize Sanayi Bölgesinde ilk şube açılmıştı..
2009 yılında sermayenin 240 Milyon TL’ye yükseltilmesinin ardından Hazine Müsteşarlığı da 1 Milyar TL’lik destek sağlaması ve 20 bankanın ortaklık yapısına katılmasıyla KGF’nun güçlendirilme süreci başlatılmış oldu...”
Benim tanıklık yaptığım öykünün bir bölümü özetle bunlar..
Şimdi de önce KGF genel müdüründen bahsedip sonra da anlattıklarını sizlerle paylaşacağım..
Yazımın başlığı, Hikmet Bey'in anlatımından…
Hikmet Kurnaz, Hacettepe Üniversitesi Ekonomi Bölümümezunu...
Müfettiş olarak başladığı bankacılık mesleğinde 25 yıl çeşitli kademelerde üst düzey yöneticiliğinden sonra 2007 yılında KGF Genel Müdürlüğü'ne atandı..
Hikmet Bey, yönetim kurulu üyeliğim ve sonrasında, KGF’de kurumun başarılı olması için sürekli projeler üreten çalışkanlığına ve yönetim başarılarına tanık olduğum kişilerden..
Hadi anlatmaya başlayın dediğimde, Hikmet Bey gülümseyerek “Bu kurumu yakından bilen ve bizlerin çalışmasını izleyen bir kişisiniz, söze nereden başlayayım “ diye sorunca “Gazetemiz okurlarını bilgilendireceğimiz içerikte olsun. Anlatımda bütünlüğü sağlayabilmek adına yazı iki bölümde olmalı“ önerimde mutabık kaldık..
“Teminat yetersizliği kredinin kullanımında bir engel olmamalıdır. KGF, işiyle, gücüyle, itibarı ile krediyi hak ettikleri halde, bankaların teminat olarak istedikleri varlıklara sahip olmadıkları için krediye erişmekte güçlükler yaşayan KOBİ’lere kefil oluyor ve teminat eksikliğini kredinin önündeki bir engel olmaktan çıkarıyor. KGF, küçük ve orta ölçekli işletmeler için sağladığı kefaletle bu işletmelere bu bağlamda destek vermekte, yatırımlarının ve işletmelerinin finansmanında banka kredisi kullanmalarını mümkün hale getirmektedir. Gerçekten de özellikle yeni ve küçük işletmelerin banka kredisine ulaşması çok güçlü bir teminatı gerekli kılmaktadır.
KGF kefaletlerinde genç ve kadın girişimciliğin geliştirilmesi temel amaçtır.
Yenilikçi yatırımların gerçekleştirilmesi, ileri teknoloji içeren küçük girişimler, ihracatın desteklenmesi, istihdam artışı sağlayacak yatırımlar ve bölgesel kalkınma amaçlı yatırımlar KGF kefaletlerinde öncelikli olarak değerlendirilen konulardır. Buraya kadar anlattıklarım KGFnin yaklaşım ve amaçlarına ilişkin olanlar dı... İkinci bölümde ise başarıyla uygulamaya koyduğumuz projelerimizi anlatacağım “ sözleriyle konuşmamızın birinci bölümü burada bitiriyoruz..