Kredi alamıyorsan banka al!

Tevfik GÜNGÖR
Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN [email protected]

 

 

Fiba Holding Yönetim Kurulu Başkanı Özyeğin, Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Akın'ın Türk bankalarının fonlamadığına ilişkin eleştirilerine ''Hamdi, banka al'' demiş.
Özyeğin herhalde şaka niyetine bu sözleri sarf etmiştir ama bunun şakası da kötü. Çünkü biz kredi alamayanların banka almasından çok çektik.
Deloitte Sohbetleri kapsamında düzenlenen, "Türkiye'de Global Oyuncu Olmak için Stratejik veya Finansal Ortaklık Gerekli mi?" konulu toplantıda konuşan Akfen Holding ve TAV Havalimanları Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın son 10 yılda Türkiye'de çok şeyin değiştiğini belirterek, Türkiye'deki değişime bakılırken, Lehman krizi öncesi ve sonrası olarak dikkat edilmesi gerektiğini kaydetmiş.
Akın, bunun sadece finansmanın gelişini değil, yatırımcıların davranışını da etkilediğini ifade ederek, 2003-2008 arasında Türkiye'de ciddi bir özelleştirme programı uygulandığını anımsatarak, şunları söylemiş:
"Türkiye'de o özelleştirmelere girebilen firmalar, belli, bilinir, hatırı sayılır, para sahibi aileler ya da holdinglerdi. 2003'ten sonra, banka krizinin ardından bankaların kabuk değiştirmesi, daha sağlam olması ve doğan ciddi finansman ortamlarında bizler gibi yeni oyuncular sahneye çıkma imkanı buldu.
Bizler ve bizim gibi olan firmaların bir çoğu artık finansmana nasıl ulaşılabileceğini bildiği için daha az öz kaynakla, borçlanmayla bu işin içinde yer almaya başladı. Biz ve bizim gibi olan firmalar, büyük firmalarla boy ölçüşür hale geldi."
Yabancıların bile istemediği fiyatlarla varlıklarını çevirmeye başladıklarını belirterek, "Mesela Atatürk Havalimanına 15 yıllık kira bedeli olarak 3 milyar dolar teklif ettik ve bu o zamanda çok büyük bir bedeldi. Mersin Limanına 755 milyon dolar para verdiğimizde, limanın EBITDA'sı 40 milyon dolardı" demiş.
Yabancılarla yaptıkları iş birlikteliklerinin 2008'e kadar ciddi şekilde etkilediğini ve güzel işlere imza attıklarını ifade eden Akın;
"Bankalar artık bizden daha iyi fizibilite yapar hale geldi. Bankalar en az bizim kadar işi biliyor ve borçlandırabiliyor. Türkiye'de yabancı banka ve yabancı oyuncu sayısında azalış, hatta yok olma var. Biz artık bütün finansmanlarımızı Türk bankalarıyla yapıyoruz. Lehman krizinden önce bütün finansmanlarımı yabancılarla yaptım. 2003, 2004'te Türk bankaları proje finansmanını bilmiyordu. Türkiye'de o zaman işler kötüydü ama dünyada işler iyiydi. Şimdi Türkiye iyi, dünya kötü oldu. Türk bankaları hala cimri. Türk bankaları, hala bugün finansman konusunda yabancı bankaların 2008 öncesi kadar cömert değil. Yabancı bankalara mutlaka ihtiyaç var. Rekabete ihtiyaç var. Yabancı bankanın olmadığı yerde yatırımcının işi kolay değil." dedikten sonra, İzmir Otoyolu'nun finansmanına ilişkin olarak da "O projeyi bile zor fonladılar. Devlet projeler için büyük garantiler vermek zorunda kalıyor. Halbuki yabancı bankalar proje finansmanı yapılırken bu işlerde garantiyi çok da önemsemiyor. 3. köprüde yıllık 600 milyon dolar garanti var. Havaalanı çıktı, 7-8 milyar avro garanti var" demiş.
Akın, büyük garantiler verilmediğinde projelerin Türk bankaları tarafından fonlanmadığını ifade ederek, bunun için rekabetin gerektiğini ve yabancı ilgisinin artırılması gerektiğini söylemiş.
Grup olarak bildikleri işi yaptıklarını anlatan Akın, "Sermaye birikimi, miras, devlet kollaması ya da alıp satarak olabilir. Bana 'neden satıyorsunuz?' diyorlar, para lazım da ondan alıp satıyoruz" diye konuşmuş.
Hamdi Akın, işadamı Üzeyir Garih'in, "Bir ortaklıkta azınlıksan ya da çoğunluksan sorun yok, yüzde 50 yüzde 50 ise o ortaklıkta birinden birinin fedakarlık etmesi gerekir" sözünü hatırlatarak, "Kendimden büyük firmalarla ortaklık yapmayla işi çözüyorum. Onlara karşı alttan almayıp da ne yapacaksınız?" demiş.
TAV olarak tüm Ortadoğu, Balkanlarda, Rusya'da bilinen iyi bir marka yarattıklarını ifade eden Akın, "Ama finansallar açısından baktığımızda sadece İstanbul'da kalsaydık daha mı iyi olurdu? Belki daha iyi olurdu. Yatırımlarımızın her biri uzun vadeli yatırımlar. Kısa vadeli baktığımızda sadece İstanbul'da kalmak gelirimiz açısından daha iyi olabilirdi ama biz böyle karar verdik" diye konuşmuş.
Bankacılara uygun bir firma haline gelmeye çalıştıklarını belirtmesi üzerine Özyeğin; "Bankaların önünde eğilip bükülmene hiç gerek yok bence bir banka almalısın" demesi üzerine de salonda gülüşmelere neden olan tavsiyeye "Herkes kendi işini yapsın" şeklinde cevap vermiş.
Ben Hamdi Akın'ın konuşmalarından etkilendim. Hamdi Akın son dönemde Türkiye'de öne çıkan sermaye gruplarının, özelleştirmelere, kamu ihalelerine katılan firmaların durumunu özetliyor.
Sorun nedir?
Firmalarımızın öz kaynakları yetersiz. Bankalar uzun vadeli kredilerde en az yüzde 20-40 özkaynak arıyor. Sermaye grupları o kadar çok projede yükümlülük altına girdi ki özkaynakları tükendi. 
Firmalarımız buna rağmen, yeni yükümlülükler altına giriyor. 
Birçok sermaye grubu ve firma, işi aldıktan sonra kredi arayışına çıkıyor. Kredi bulamayınca devlet garantisi bekleyişi başlıyor.
Türk bankaları risk altına girmekten çekiniyorlar. (1) Kısa vadeli mevduat kaynağı ile 20 yıl vadeli kredi vermekten korkuyorlar. (2) Aynı sermaye gruplarında ve firmalarda aşırı kredi yükü biriktiğini görüyorlar.
Sonuç: Görülüyor ki "hele işi alayım, kredi bulmak kolay. Dünyada paradan bol bir şey yok" diye düşünerek her işe balıklama atılmanın dönemi bitti.
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
40 yılda ne değişti? 03 Ağustos 2018
Vizyon sahibi olmak 30 Temmuz 2018