Kozak yaylası ve işsizlik seferberliği...

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Geçtiğimiz hafta sonu yollarda idik ve ateşin düştüğü yeri nasıl yaktığını, yarattığı değişimi yakından gördük. Yörede yaşayanların gözü ile bölgeye ve siyasi iradeye bakış açısını anlama şansımız oldu. İşsizlik seferberliğindeki ikiyüzlülüğü, arkasındaki menfaat ilişkilerini, büyüyen endişeleri ve mücadele kararlılığını yüce insanlardan dinledik... Bergama'da kesilen ağaçların yerine dikilenlerin nasıl kuruduğunu, toprağın öldüğünü gördük. Kozak Yaylası'nı gezdik, çam fıstığı ağaçlarına yönelik katliamı dinledik; Yukarıbey köyünde yaşayanların çığlığını okurlarla paylaşmayı görev bildik.

Siyasi irade Balıkesir ilimizin yüzde 66'sına maden arama ruhsatı vermiş. Bu duruma göre halkının hakkını ve hukukunu ayaklar altına almış. Yöre halkı uyanmış, "Söz milletin" diyenlerin gerçek yüzünü görmüş ve daha fazla masal dinlemek istemiyor. Kozak Yaylası'ndaki köylerin temel gelir kayanğı, bölgedeki doğal fıstık çam ve kızıl çamlardan oluşan ormandan geliyor. Bu sayede yöre göç vermiyor, işsizlik üretmiyor; tam aksine çalışmak için çevre illerden bölgeye hareket oluyormuş. Çam fıstığı üretimi açısından özel ve önemli bir yeri varmış. 6000 kişiye iş olanağı sağlıyormuş ve 50 milyon doları aşan oranda ihracat yapıyormuş. Maden ruhsatı alanlar bu fıstık çamlarını kestikçe bölge insanı kendi geleceğine kastedildiğini, bu katliamın kendisine karşı yapıldığını görüyor. Orta-uzun vadede madenden yaratılacak net katma değerin bugün yaratılanın yarısı bile olamayacağını, bölgede büyük bir işsizlik yaratacağını ve çevre felaketine yol açacağını görüyor. Bu gidişi durdurmak adına her yolu denemeye kararlı görünüyor. Çevre bilincinin üst düzeye ulaştığı net bir şekilde farkediliyor. Siyasi iradenin icazeti ile yaşanan bu gelişmeleri kendisine yönelik terörist bir faaliyet olarak algılıyor ve bu durumu görmezden gelen medyanın suç ortaklığı yaptığını düşünüyor.

Nasıl olur da mevcuttan çok daha az gelir yaratacak, hem de işsizliği artıracak çevre katliamına göz yumulur? Bu kararı alanlar ve yaratılan fiili duruma kayıtsız kalanları tanımlamak için en uygun sıfat ne olabilir? Bu kafa lkemizin medeniyet standartlarını nereye götürür? Bu yağmaya ve yıkıma sebep olanlar devlet adamı veya milletin vekili sayılabilirler mi? İsrail'in yaptıklarını "devlet terörü" olarak tanımlayanlar neden kendi yaptıklarını görmez, görenleri susturmaya ve susmayanı linç etmeye çalışırlar?.. Birilerine rant yaratmak adına geniş kesimleri çaresizlik bataklığına itmek cehalet değil, kötü niyettir.

Ülkemizde uygulanan politik tercihlerin yanlış olduğunu, üretenleri cezalandırıp işsizliği ve çaresizliği artırdığını görüyor ısrarla dile getiriyorduk. Bu kez aynı sonucu üreten ve çevre felaketine yol açan farklı bir türüne yakından tanık olduk. Bu sonuca yol açan politikaları uygulayan ve destekleynlerin insani değerlerden tümüyle uzaklaştığına inanmak. İstemiyorduk ama yanılmışız! Türkiye İstatistik Kurumu tarafından hazırlanan istatistikler yalın bu gerçekleri görmemizi engelliyor, fakat bu durum insanlarımızın gerçekleri algılayıp uyanmasını engelleyemiyor. Kendi çıkarlarını her şeyin üstünde görenlerin maskesi düşüyor... Böyle gitmez diyenlerin sayısı artıyor ve dengeler değişiyor...

Yaşananlara bakılır ise halkın gündemini görmezden gelenlerin kaybetmesi kaçınılmaz olacak. İşsizlik seferberliğine çıkanların gerçekte işsizliği artırmak için çalıştıkları ve bunun kabul edilebilir bir mazeretinin olamayacağı daha iyi anlaşılacak...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar