Koyunların boşluğa atladığı bir sistem kendi düzenini bozdu

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN [email protected]

"Hayvanlar yerküreyi fethetmeye ne zaman başladı? Hayvan dünyasının bitki dünyasından tam olarak ne zaman ayrıldığı biliniyor mu? Neden bazı memeliler etoburken bazıları otobur? Dinozorların yerkürede silinmesine neden olan bir göktaşı mı, yoksa yanardağ patlaması mı? Kuşlar neden uçmaya başladı? Tavukların gerçekten bir zamanlar dişleri mi vardı? At ne zaman evcilleştirildi? Kedi ne zaman evlere girdi? Bir civciv gerçekten bir traktörü annesi zannedebilir mi? Hayvanı önce yemek üzere avladık, sonra insana yaklaştırdık, evcilleştirdik, besledik; derisinden, gücünden, etinden yararlandık. İnsanoğlunun atası, kimi zaman yoldaşı, kimi zaman besini, kimi zaman tanrısı olan hayvanların tarihi bize kendi öykümüzle ilgili de çok şey söylüyor. Artık otistik çocukların tedavisinde "doktor yunuslar" kullanılıyor. Günümüz tıbbı hayvanların organlarını insan yararına kullanmak amacıyla çalışmalar yapıyor. İnsan ve hayvan aynı canlı dünyanın parçası ve belki de."

Bu sözler etnolog ve psikiyatr Boris Cyrulnik'in Türkiye'de "Hayvanların En Güzel Tarihi" ismi ile yayımlanan kitabına ait. Cyrulnik, "Yetenekli olmak güçlü olmak anlamına gelmiyor. Uyum her zaman bir sağlık göstergesi değil. Biyolojik olarak daha zayıf olan, uyum açısından daha yetenekli olabiliyor. Örneğin psikolojik bir rahatsızlık uyumu kolaylaştırabiliyor. Hücreye atılan bir adam, halüsinasyonlar görerek bu yalnızlığa uyum sağlayabiliyor" yorumunda bulunuyor.

Uyum konusunun biz insanları yakından ilgilendirdiğini ifade eden Cyrulnik, "Bir başarı yakaladığımızda, bu başarıdan o kadar fazla yararlanıyoruz ki, uyum sağladığımız ortam değişmeye başlıyor" diyor.

İşler fazla iyi gittiğinde kaybetmeye başlıyoruz

"Uyum başarımız bizi uyumsuzlaştırmaya başlıyor" diyen Cyrulnik, bu süreci anlatırken şu örnekleri veriyor: "19. yüzyıla kadar pislik yüzünden ölümler yaşanırdı. Çocuklar zehirli maddelerden ölürdü, kadınlar hijyenik olmayan şartlarda gerçekleşen doğum sırasında hayatlarını kaybederdi. Daha sonra antibiyotikler sayesinde bu bulaşıcı mikropları yenmeyi başardık. Fakat antibiyotik kullanımını o kadar abarttık ki, yeni çevreye en fazla uyum sağlayabilen mikroplar direndiler ve bugün eski hastalıklar yeniden ortaya çıkıyor. İnsanlık ise bu hastalıkların nasıl üstesinden geleceğini bilemiyor. Aynı süreç kültürel açıdan da yaşanıyor. Yapay dünya yaratma kapasitemiz, doğanın engellerini aşmamızı ve ona hükmetmemizi sağlıyor, fakat aynı zamanda doğayı yok ediyoruz. İşler iyi gittiğinde, aslında kaybetmeye koşuyor oluyoruz. Başarılı olanı o kadar fazla tekrarlıyoruz ki, sonunda işe yaramaz hale geliyor, çünkü elde ettiğimiz başarı uyum şartlarını çoktan değiştirmiş oluyor."

Düşünmeyen, fakat taklit eden mantıksız yatırımcı

Cyrulnik aynı durumun ekonomide de karşımıza çıktığını söylüyor. Bunun nedeni ise, insanların aşırı başarı karşısında düşünmekten ve mantıklı kararlara varmaktan vazgeçip, toplum psikolojisine uymaları. İşte Cyrulnik'in yorumları: "Normal şartlarda, bir yatırımcı piyasa bilgilerine ulaşır, bu bilgileri değerlendirir ve daha sonda mantıklı bir şekilde kararını verir. Bu mantıklı süreç ne yazık ki çok ender olarak gerçekleşiyor. Borsanın 1982 yılından sonra yükselmeye geçmesi, küresel piyasanın büyümesi, Berlin Duvarı'nın yıkılması ile Avrupalılar'ın Doğu Avrupa ve Çin piyasalarına ulaşmaya başlaması ve internetin küresel bir pazar yaratması ile birlikte, para da aklını kaybetti. Yatırımcılar, kararlarını analiz etmeden başarılı olan her yere yatırım yapmaya, diğerlerinin satın aldığı her şeyi almaya başladılar. Bu noktada, diğerlerinin yaptığın yapmak mantığın önüne geçti. Mantıksız yatırımcı, komşusunun sahip olduğu arabaya, eve sahip olmak istedi. Bu düşünce salgını, finans piyasalarının farklı şekillenmesine yol açtı ve koyunların boşluğa atladığı bir sistem kendi düzenini bozdu."

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar