Köye dönüş...

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Mustafa Servet DALTABAN - Kelkit TSO Başkanı

Erzurumlu Aşık Reyhani bir akşam vakti yükler göçünü, iner gezin düzüne. Geriye döner bakar Palandöken Dağları’na. Şehitlerin mezarı sanki ona “gitme Aşık” diye seslenmektedir. Elli senedir yaşadığı bu topraklardan ayrılmak ona ağır gelmektedir. “Gidirem” der ve bir şiir tutturur.
Öz canımdan çok sevdiğim Erzurum
Çaresiz dişimi sıktım gidirem
Gafillerden darbe yedi gururum
Kaderime boyun büktüm gidirem
Yel devirsin sebeplerin kökünü
Sırtıma verdiler sitem yükünü
Kırk senedir beklediğim ekini
Harmana dökmeden yaktım gidirem

***

Göç, dünya siyasetine ve ekonomisine her zaman yön vermiş bir olgu olarak karşımıza çıkmıştır. 20. yüzyıl ile başlayan sanayileşme akımı ‘göç’ü bir mıknatıs gibi kendi kutbunda topladı. Bu da sonuç olarak hızlı bir kentleşmeyi beraberinde getirdi. Özellikle ülkemizde sanayileşme ile gelişmişlik aynı eksende seyir göstermiş, ancak kırsal kesim, bu gelişimden yeterince nasiplenememiştir.

Veriler kırsal nüfusun her geçen gün hızla azaldığını gösteriyor. Tehlike çanları çalarken, önlem almak için oluşturulan stratejilerin nafile kaldığını takip ediyoruz. Baş döndürücü bir hızla artan kentlileşme oranı tarım gücümüzü zayıflatırken, işsizlik sayılarını da yukarı doğru taşıyor.
Milli ekonominin temeli tarımdır. Ancak tarımın hammaddesi arazilerimiz küçülürken ve verimsizleşirken ve bu hammaddeyi işleyecek insanlar kırsalı boşaltırken, milli ekonomimizin büyük bir tehdit ile karşı karşıya kaldığı gerçeği ayan beyan ortaya çıkmıştır.

Tarım işlerinin karın doyurmaz durumu, köylerdeki sosyal ve altyapı eksiklikleri insanları kentlere doğru itmeye başladı. Bununla birlikte üreten toplumdan, tüketen topluma doğru bir çağ atlayarak, nur topu gibi bir kentleşme sorununu ile karşı karşıya kaldık.

Ancak bu günlerde köy nüfuslarında ciddi bir patlama var. Muhtarlık seçimlerinden ötürü herkes ikametini köyüne almış durumda. Aslında bu bile insanımızın köyüne karşı aidiyet duygusunun ne kadar fazla olduğunu gösteriyor. Yani bir ayağımız köyümüzde dersek yeridir.

Artık insanlara; “gidiyorum” değil de “dönüyorum” kararını aldıracak teşvikler ve politikalar sunmak zorundayız. Özellikle arazi toplulaştırma yönetmeliği ile araziler birleştirilmelidir. Yeni bir kooperatifçilik politikası ile üretim arttırılmalı, üretici güvence altına alınmalıdır. Oy için köyüne gelenler, para kazandığı takdirde köylerine dönüş yapmak için tereddüt etmeyecektir.

Köylerimize sahip çıkarak, ekonomimizin geleceğini esaretten kurtarabiliriz. Üretmek özgürlüktür.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar