Kötü para iyi parayı kovuyor
Yunanistan'ın Euro Bölgesi'nden çıkma senaryosunu fiyatlamaya başlayan piyasalardaki satış dalgası güçlenmeye başladı. Avrupa borsalarından başlayarak gelişmekte olan ülke piyasalarına yayılan küresel bir riskten kaçma eğilimi ile karşı karşıyayız.
Risk iştahına duyarlı bir piyasa olan Türkiye, dünya borsalarındaki satış dalgasından payına düşeni fazlasıyla alıyor. Açıklanan şirket karları ve ekonomik verilerin beklentilerden daha iyi gelmesine rağmen İMKB son iki ayda %10'dan fazla gerileyerek 55.000 seviyesinin altına geriledi. Merkez Bankası'nın para piyasasını sıkılaştırmasına rağmen Türk Lirası, dolar- euro döviz sepetine karşı yeniden 2.09 seviyesine gevşedi.
Euro Bölgesi borç krizi geçen sene patlak verdiğinde iki temel tespitte bulunduk. Yaşanan krizin temelinde Güney Avrupa ülkelerinin rekabet eksikliğinin yattığını, yüksek borcun sebep değil sonuç olduğunu söyledik. Yunanistan krizinin buz dağının görünen kısmı olduğunu asil sorunun krizin İspanya, İtalya gibi büyük ülkelere sıçraması durumunda yaşanacağını yazdık.
Avrupa liderleri maalesef bugüne kadar sorunun temeline inen kalıcı bir çözüm üretemedi. Rekabet gücünün artırılması için gerekli olan emek piyasasında esnekliği artıracak, özel sektör yatırımlarının önünü açacak ve verimliliği artıracak yapısal reformlar hayata geçirilemedi.
Bütçe açığını ve yüksek borcu azaltmak için alınan tasarruf tedbirleri ekonomiyi yavaşlatarak kendi kendini besleyen bir borç - durgunluk döngüsüne yol açtı. Ekonomik durgunluk ve yüksek işsizlik Avrupa genelinde toplumsal tepkilere ve hükümet değişikliklerine yol açtı.
Yunanistan seçimlerinde ortaya çıkan tablo durumun ne kadar ciddi olduğunu gösteriyor. İstikrar tedbirlerinden bıkan Yunan politikacıları yüklü bir borç indirimine giderek Euro Bölgesi'nden çıkmayı değerlendirmeye başladı. Euro'dan çıkılması sonrasında yaşanacak büyük devalüasyon sayesinde ekonominin rekabet gücünün artacağına inanılıyor. Ancak bu çözüme gidilmesi sanıldığından çok daha maliyetli olabilir.
Yunanistan'ın ilave borç indirimine gitmesi ve Euro Bölgesi'nden çıkması ihtimalinin ağırlık kazanması bankacılık sektöründen büyük çaplı mevduat çekilişine neden olarak piyasaların tam olarak ölçemediği bir dalgalanmaya yol açabilir.
Yunanistan'ın Euro Bölgesi'nden çıkması durumunda bankacılık sisteminde euro olarak tutulan mevduat hesaplar, krediler ve tahviller ilan edilecek resmi kur üzerinden drahmiye çevrilecek.
Drahmide yaşanacak değer kaybının şiddetine bağlı olarak tasarruf sahiplerinden borçlulara önemli bir servet transferi olacak.
Bu sürecin bankacılık sektöründe paniğe yol açarak büyük mevduat çekilişlerine neden olmaması için hesapların dondurulduğu ve sermaye çıkışlarının durdurulduğu bir mali sıkı yönetim ile beraber götürülmesi muhtemel.
Yunanistan'ın izleyeceği politikayı Haziran ortasında yapılacak seçimler sonrasında oluşacak hükümet belirleyecek. Dolayısıyla piyasaların önünde üç haftalık bir belirsizlik dönemi bulunuyor.
Risk almak istemeyen bazı tasarruf sahipleri son dönemde Yunan bankalarındaki mevduatını çekmeye başladı. Bu sürecin önümüzdeki günlerde hızlandığını görebiliriz.
Normal koşullar altında Avrupa ekonomisinin sadece %3'ünü oluşturan Yunanistan da yaşanan krizin küresel piyasalarda yaratacağı dalgalanmanın sınırlı olması gerekir. Ancak gerek Avrupa bankacılık sisteminde entegrasyonun yüksek olması gerekse içinden geçtiğimiz olağanüstü dönem yüzünden Yunanistan'da yaşanan kriz dünya piyasalarını dalgalandırmaya devam edecek.
Bizi asıl endişelendiren bugün Yunanistan'da yaşanan borç yapılandırma ve Euro Bölgesi'nden çıkış tartışmalarının diğer ülkelerde yapılması durumunda piyasaların vereceği tepki. Böyle bir senaryoda krizin İtalya ve İspanya'ya sıçraması durumunda buz dağının görünmeyen kısmıyla tanışmak zorunda kalabiliriz.