Koşullar, alametler ve olası sonuçlar

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Sebebi ne olur ise olsun geniş kesimlerin satın alma gücünün erimesi, tasarruflar erirken borçların büyümesi daha olumsuz bir geleceğin habercisidir. Bu eğilimleri terse çevirmek için ne gerekiyor ise onu yapmak öncelikli olamıyor ise şeffaflığın azalması, gerçeklerle görünümün farklılaşması, şuursuzluğun kontrolsüz bir şekilde artması ve giderek ağırlaşan sorunlar nedeniyle hayal sınırlarını zorlayacak bir istikrarsızlığa koşulması söz konusudur. Sonuçta giderek yükselen belirsizlik ve kırılganlık nedeniyle sistemik çöküş kaçınılmazdır. Devamında ise sorunların küçük iken çözümünü engelleyen ve gerçeklerin geniş kesimler tarafından algılanmasını engelleyenler lanetlenir; en büyük fatura finansçılarla, siyasilere kesilir, faizin haram olduğu söyleminin hortlaması önlenemez... Zira azalan gelirler ve büyüyen borçlar nedeniyle sahip olunan maddi-manevi değerlerin hepsi kaybedilir, ortaya çıkan tepkiselliğin yıkıcı olması önlenemez. Ödenemeyecek borçlar geniş kesimlerin sırtında kaldığında ortalık fena halde karışır...

Yukarıda özetlemeye çalıştığımız ilişkiler zinciri geçmişte yaşananlardan türeyen ve ers alınması gereken bir ilişkiler zinciridir. Son on yılda gerek ülkemizde, gerekse küresel düzeyde yaşananlara baktığımızda bu derslerin alınamadığını, hatırlatanlardan da pek hoşlanılmadığını görüyoruz. Belli ki küresel krize neden kredi krizi denildiğini hem unutmuşlar, hem de herkese unutturmaya çalışıyorlar...

Herkes her şeyi bilir ise ekonomi daralacak, işsizlikle beraber sorunlu krediler artacak, kamu açıkları azalan gelirler nedeniyle büyüyecek, her şey kontrolden çıkacak ve sancılı ve büyük bir değişim yaşanacak. Her şeyi bilen fakat bu durumdan en çok yıpranacak olanlar, önce günü kurtarmaya ve biraz zaman kazanmaya çalışacak sonra da faturayı geniş kesimlere yıkmanın bir yolunu arayacak; haşlanıp her şeyini kaybedenlere yanlış yaptıkları, yanlış zamanda yanlış yerde oldukları söylenecek. Ne canı yanan ne de yakan birbirini dinlemeyecek, güçlülerin haklı olduğu, güçsüzlerin haksız sayıldığı bir durum her şeyin akışını değiştirecek...

Finanse edebildiğimiz sürece cari açık sorun değildir diyenler, sokakta kredi kartı dağıtıp vatandaşı borç yemeğe teşvik ederek aldatanlar, zaafları geliştirmek adına her yolu deneyenler, vergi karşılığı ülke insanının can ve malını koruma yükümlülüğü üstlenmiş olmasına rağmen gereğini yapmayanlar, sorunların ağırlaşması pahasına günü kurtarıp vatandaşı aptal yerine koyarak cebini dolduranların yaptıkları da yanlarına kalmayacak. Tarih öyle diyor...

Bangladeş'te borsada kaybedenlerin polisle çalışması, euro bölgesinde bazı ülkelerde yaşanan ve yayılan borç sorunları, gelişmiş ekonomilerin bankacılık sistemilerinin suni teneffüsle yaşatılıyor olması çeşitlenen korumacı önlemler ve artan işsizlik gibi gelişmeler çok şey söylüyor; ama her şeyi bildiğini ve geniş kesimlerden güçlü olduğu için haklı olduğunu düşünenler bu gelişmeleri sağlıklı bir şekilde yorumlayamıyor. Geniş kesimleri günü kurtarmak adına sınırsızlaştırmanın en büyük şuursuzluk olduğunu ve felakete koşmak anlamına geldiğini göremiyorlar.

İnsanlık anlayışına göre  başka ocakların sönmesi pahasına elde edilen tüm gelirlerde bir şuursuzluk vardır, bu durumun yaygınlaşması sorunların ağırlaşması ve medeniyeti temsil eden kavramların tükenmesi anlamındadır. Bir bedeli vardır, er geç ödenir; yapanın yanına kalmaz. Tarih öyle diyor.

Gelişmiş ekonomilerin durumu gelişmekte olanlar için bir ayna niteliği taşıyor, sermaye hareketleri sorunları her yere taşıyor. Şekilin daha ön planda olması ve şuursuz duygusallık hastalıkların çok süratli bir şekilde ilerlemesine katkı yapıyor! Ne dersiniz ödenemeyen borçlar ve sönen ocaklar nedeniyle "faiz haram" söyleminin ön plana çıkacağı günler yaklaştı mı?..

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar