Korumacılık ve çok kutupluluk!..
Yaklaşık bir yıldır ABD ile AB arasında serbest ticaret görüşmeleri yürütülüyor. Bu konunun geçmişini iyi bilenler konulan isme aldanılmamasını ve yeni nesil bir korumacılığın söz konusu olduğunu iddia ediyor, piyasalar ise bu konuyu ısrarla görmezden geliyor, medya ise konuya ilişkin analiz ve tartışmalardan ısrarla kaçınıyor. Kimse sormuyor, söz konusu ekonomik bölgeler arasında zaten mevcut olana daha fazla serbestlik nasıl eklenebilir ve öncelikle birbirlerini desteklemeleri nasıl sağlanabilir? Bu tür bir arayış sistemik kırılganlığın hızla artacağı mı yoksa azalacağı anlamına mı gelir?
Söz konusu ekonomiler tarım ürünleri dışında serbest ticareti zaten çok uzun bir süredir uyguluyordu ve küreselleşme yolu ile bunu tüm dünyaya yaymaya çalıştılar. Bu durum 1995 yılı sonrasında aleyhlerine çalışmaya başladı; yenidünya düzeni konusundaki hesaplar da bozulunca boşa koysan dolmaz doluya koysan almaz oldu. Belli ki görünür gelecekte küresel soruna küresel çözüm üretilemeyeceğine, zira diğerlerinin kendilerine karşı aşırı tavizkâr bir tavır sergilemeyeceklerine kanaat getirmişler. Durum böyle olunca başlarının çaresine bakmaya çalışıyorlar. Kendilerinin kontrolünde tek kutuplu bir dünya olamayacak ise en az iki kutuplu bir yapının fitilini ateşlemeye hazırlanıyorlar. Doğal olarak kutuplar arası ilişkilerin de sıfırdan başlayarak yeniden tanımlanması gerekiyor. Ne dersiniz her bir kutup içinde serbest ticaret fakat kutuplar arası ilişkilerde korumacılık ön plana çıkabilir mi? Bu durum gelişmekte olan ekonomiler ve diğerleri arasındaki ilişkileri nasıl etkiler ve neler yaşatır?
Belli ki ABD ve eskinin gelişmiş ekonomileri ile BRIC olarak tanımlanan gelişmekte olan ekonomiler arasında ciddi bir oyun oynanıyor. İkinci grup artmakta olan göreceli güçlerini dikkate alarak yenidünya düzeninde daha fazla söz sahibi ve belirleyici olmak istiyor; 2008'deki kredi krizinden bu yana kendi aralarında dayanışarak taleplerini ön planda tutmaya çalışıyor. Gelişmişler ise onların daha belirleyici olacağı bir oyun yerine kendilerinin daha etkin olabileceğini öngördükleri çok kutuplu bir yaklaşım öne sürerek rest çekiyorlar. Bu tablo diğer tüm ekonomileri durumlarını yeniden değerlendirmeye mecbur edecek ve herkesi öncelikle kendi başının çaresine bakmaya yönlendirecek gibi görünüyor. Durum böyle olunca daha önce verilen sözler ve yapılan stratejiler yavaş da olsa anlamını kaybediyor, buna hazırlıklı olmayanların ise çok zorlanacağının sinyalleri artıyor!..
Yukarıda özetlemeye çalıştığımız tablo belirsizlik ve kırılganlığın daha önce görülmemiş seviyelere yükseldiği anlamına geliyor. Zira belli kesimler arasında siyasi bir satranç oynanıyor, bırakın ekonomileri piyasalar bile ikinci planda kalabilecek gibi görünüyor. Federal Reserve'nin yeni söyleminin gündem olması gerçeklerin algılanmasını engelliyor. Rusya ve Çin'in son bir yıl içindeki kararlılıkları ve tercih değişiklikleri gelişmeleri doğru okudukları anlamına geliyor. Biz ise seyretmek ve olumsuz etkilenmekten başka bir şey yapamıyoruz; zira daha önce yapılan hesapların bozulmasını hazmedemiyoruz…