Korumacı ve fırsatçı yaklaşıma devam…
Volatil geçen 2023 yılının son 3 aylık periodunun ardından 2024 yılına görece pozitif başlayan Borsa İstanbul cephesinde BIST-100 endeksi tekrar 8000 puan zerine değer kazanmış durumda.
Ancak hareket hala çok seçici sektör ve hisselerde yoğunlaşmaya devam ediyor. Bu anlamda hisse bazında seçici davranmak kritik önem taşıyor. Endekste yaşanan bu seçici hareketin ardında da temel olarak 2024 yılının ilk yarısına ilişkin beklentiler ve girişlerinin artmaya başladığını gözlemlediğimiz yabancı yatırımcıların tercihleri kritik rol oynuyor ve oynamaya da devam edecek.
Geldiğimiz Nokta itibariyle BIST-100 endeksi TUT tavsiyemizi ve Stratejik olarak %50 hisse Ağırlığı görüşümüzü korumakla birlikte, Döngüde Panik ile Depresyon arası bir dönemden çıktığımızı düşündüğüm için taktiksel olarak %20 ekstra hisse pozisyonu da taşınabileceği kanısındayım.
Bu aşamadan sonra geri çekilmeleri Satış yönünde değil, fırsatçı ve seçici olmak kaydıyla Alım yönünde izlemeye başladığımı belirtmek isterim. Gerekli koşullar oluştuğunda ve netleştiğinde tavsiyemi “AL” şeklinde değiştirmek üzere fırsat arayışına girdiğimiz bir dönemde olduğumuzu da düşünüyorum.
Temkini elden bırakmadan, “Korumacı ve Fırsatçı” bir yaklaşımda olmamız gerektiğini ve Varlık Dağılımı anlamında bir süre daha portföylerde %30-50 oranında Sabit Getiriye yer vermeye devam edeceğimizi, bununla birlikte hisse senetleri cephesinde yeşermeye başlayan fırsatları da yakından takip ettiğimizin tekrar altını çizmek isterim.
Yüksek faiz ve görece düşük büyüme dönemine girdiğimiz bu süreçte hisse senedi yatırımcılarının, büyüme ve faiz duyarlılığı yüksek olan otomotiv, beyaz eşya, cam, demir-çelik gibi sektörlerden; talep esnekliği düşük, büyüme duyarlılığı zayıf, defansif ve kendi hikayesi olan, iletişim, gıda ve gıda perakendeciliği, enerji dağıtım, sigorta ve havacılık gibi sektörlere yönelmeleri çok daha rasyonel bir yaklaşım olacaktır. Genel olarak 2024 yılının ilk çeyreğinin bu yatırım tercihleri ve varlık dağılımı paralelinde gerçekleşeceğini düşünüyorum.
Yılın ikinci çeyreği ile birlikte, yerel seçimleri de ardında bırakacak olan piyasada bir miktar daha risk iştahının artabileceğini, yabancı yatırımcı girişlerinin yoğunlaşacağını ve bu paralelde portföy dağılımında yeni sektör ve şirket rotasyonlarına ihtiyaç duyulacağı kanaatindeyim. Mayıs ayında zirveye ulaşması beklenen enflasyonun yılın ikinci yarısıyla birlikte tekrar düşüş eğilimine gireceği beklentisi bir yandan yılın son çeyreğine ilişkin TCMB’den faiz indirim beklentilerinin de konuşulmaya başlamasını beraberinde getirebilir.
Aynı dönemde FED başta olmak üzere gelişmiş ülke merkez bankalarından gelecek faiz indirimleri de dikkate alındığında varlık dağılımında değişim kaçınılmaz olacaktır. Ancak yılın ilk çeyreği için hala ana konseptin” korumacı ve fırsatçı” oalmaya devam edeceğini düşünüyorum.