Korkunun derbiye faydası yok
Türk futbolunun bayram günlerinden bir tanesi daha geldi çattı. Her daim hedefleri şampiyonluk olan iki dev; Fenerbahçe ve Galatasaray pazar akşamı Şükrü Saracoğlu Stadı'nda kozlarını paylaşacaklar. İki kulüp arasındaki ezeli rekabetin getirdiği gerilim kimi zaman maçın önüne geçecek kadar yükselse de bu iki takıma gönül veren ya da vermeyen milyonların ekran karşısına toplanacakları aşikar. Anlayacağınız, bu karşılaşmanın neticesi sadece maçın sonunda tabelada yazan skor değil. Belki de bir maçtan çok daha fazlası. Elbette, böylesi bir atmosferde oynanacak derbiyle ilgili akıllara gelen ilk çekince hakem yönetimi oluyor. Maalesef sezon başından bu yana hakemlerle ilgili ciddi sorunlar yaşanıyor ve bu haftaya kadar problemin çözüleceğine dair herhangi bir emare de görebilmiş değiliz. Bu sebeple maç sonrası ortalık bir kez daha yangın yerine dönecek olursa, ben şahsen şaşırmayacağım. Dileyelim, maç adil yönetilsin ve hak eden kazansın.
Her zaman yaptığımız gibi analizimize her iki takımın son kadro durumlarına göz atarak başlayacağız. Ev sahibi sarı-lacivertlilerde; Luis Nani, Bruno Alves, Volkan Şen ve Raul Meireles’in çeşitli rahatsızlıkları bulunuyor ancak sağlık ekibinin beklentisi tüm futbolcuların derbi saatine kadar forma giyebilecek duruma gelmeleri. Bu isimlerden özellikle Luis Nani ve Raul Meireles sakatlıklarını atlatmaları durumunda teknik direktör Vitor Pereira’nın ilk on bir tercihi için öncelikli futbolcular olacaklardır. En azından geçmiş müsabakaların bize bu ipucunu verdiğini söyleyebiliriz. Konuk takımda Hamit Altıntop’un tedavisi sürerken, Medipol Başakşehir maçında sakatlanan Jason Denayer’in de takımla çalışmalara başlaması, derbi öncesi teknik heyetin yüzünü güldürdü. Sarı-kırmızılı ekipte Hamit dışında önemli bir eksik bulunmuyor. Şükrü Saracoğlu Stadı'nda baskın bir görüntü çizen Fenerbahçe, derbi özelinde de bu üstünlüğünü sahaya yansıtmayı başarmış bir ekip. Bu sezon iç sahada çıktıkları 4 maçın üçünü kazanan sarı-lacivertliler, Akhisar Belediyespor karşısında sahadan beraberlikle ayrılmışlardı. Bu maçlarda rakip filelere 8 gol gönderen Fenerbahçe, kalesinde ise 4 gol görmüştü. Ligde son dört maçını kazanan Galatasaray’ın deplasman karnesine baktığımızda 3 galibiyet (Konyaspor, Trabzonspor, Başakşehir) ve bir beraberlikle (Sivasspor) alınmış 10 puan görüyoruz. Sarı-kırmızılılar deplasmanlarda 9 gol atarlarken, kalelerinde ise 3 gol gördüler. Taktik açıdan bizleri bilinmezlerin beklediğini belirtmek gerek. Hem Vitor Pereira hem de Hamza Hamzaoğlu klasik bir taktik düzenden çok maça ve eldeki mevcutlara göre takım kurmayı tercih ediyorlar. Örneğin Vitor Pereira’nın zorluk derecesi yüksek karşılaşmalara 4-3-3 düzeninde başlayıp göbeği sağlama almaya çalıştığını biliyoruz. Galatasaray karşısına da bu dizilişle çıkması sanıyorum kimseyi şaşırtmayacak. Hamza Hamzaoğlu ise son oynanan Gençlerbirliği karşılaşmasındaki farklı yapılanmayı bu maça taşımak isteyebilir. Dolayısıyla Bilal’in forvet arkası, Sneijder’in ise sol önde olması beklenebilir.
Açıkçası iki takım da yerleşik savunmada rakiplerine pozisyon veren bir görüntü çiziyorlar. Dolayısıyla geride kapanıp 0-0’ı cebine koymak isteyen takım ummadığı sürprizlerle karşılaşabilir. Bilhassa Galatasaray açısından karşılaşmayı değerlendirdiğimizde, Fenerbahçe’nin en zayıf alanına yani savunma bölgesine topu taşımak elzem görünüyor. Aksi olur da becerili ayaklara sahip Fenerbahçe hücumcularını kendi savunmasında karşılamaya çalışmak bir nevi idam fermanını imzalamak olur. Ben derbide Fenerbahçe’nin bir şekilde gol üreteceğini düşünüyorum. Galatasaray ise rakibine ofansif karşılık verdiği ölçüde maçın içinde kalacak. Eğer iki hoca da cesur kararlar alırsa, bol gollü ve pozisyonlu çılgın bir maç izleme şansımız var.