Korkulardan beslenen tepkisellikler kaybetmeye başlamak anlamındadır!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Küresel piyasalarda yaşanan eğilimler, olağandışı bir dönemden geçmekte olduğumuza işaret ediyor. Bir yandan beklentiler bozuluyor ve riskten kaçınma eğilimi güçleniyor; diğer yandan sistemi oluşturan kurumsal yapı ve büyük risk taşıyan oyuncular, söz konusu durumun paniğe dönüşmesini ve yıkıcı olmasını önlemek adına piyasaları manipüle ederek direnmeye çabalıyor.

Gelişmiş ülkelerin devlet tahvillerinin sağlam liman algısı ile değerlenmesi, navlun fiyatları açısından gösterge kabul edilen Baltık Kuru Yük endeksinin son bir haftada yüzde 9 oranında değer kaybetmesi ve enerji fiyatlarının olumsuz baskılara direnmekte zorlanması iyi şeyler söylemiyor. Bu eğilimler, özellikle gelişen ekonomilere ilişkin beklentilerin belirgin bir şekilde olumsuzlaşmakta olduğuna işaret ediyor; bu durumun yapay zorlamalar ile dengelenmesi için her yol deneniyor! Döviz piyasaları kötüye gidişi bloke etmek adına çıpa gibi kullanılıyor; doların değerlenmesini önlemek öncelikli amaç haline getiriliyor ve bu yolla sermaye piyasaları destekleniyor. Emtia piyasaları ise, bu zıt eğilimler arasında bocalıyor ve çelişkili eğilimlere sahne oluyor.

Cuma günü açıklanan ABD işsizlik verilerini ve dolar faizlerine ilişkin spekülasyonları, hemen yukarıda aktarmaya çalıştığımız çelişki ve çekişmeleri dikkate alarak değerlendirmek gerekiyor. Bu nedenle yaşanan eğilimleri, beklenenden düşük çıkan net tarım dışı istihdam verileri ile ilişkilendirmek gerçekçi görünmüyor. Eğer rakam öngörülenden daha yüksek çıksa idi sonuç farklı olmayabilirdi! Zira beklentilerin bozulmasını önlemeye ve pozisyonlarını korumaya çalışanların başka bir seçeneği kalmamıştı; sonuç ne olur ise olsun beyaz bayrak sallamaları söz konusu değildi. Bir süre daha akıntıya kürek çekerek ve enerjilerini tüketme pahasına zaman kazanmaya çalışabilirler, fakat nihai sonucu değiştiremezler.

Mayıs ayı ABD işsizlik ve İstihdam verileri, dolar faizlerine ilişkin yükseliş beklentilerini değiştirecek bir görünüm sergilemiyor. İşsizlik oranı yüzde 4,3 düzeyine gerileyerek tam istihdam sınırına gelmiş; iş gücüne katılım oranları ise mevsimlik normallere aykırı bir şekilde yüzde 62,7 seviyesine gerilemiş. Sınai üretim ve kamunun net istihdam yaratmadığı bir dönemde gelen 138 binlik net tarım dışı istihdam rakamı ve son üç aylık dönemde ücretlerde yaşanan yüzde 0,8 oranındaki artış önemlidir. Bu veriler, yılsonuna kadar ilki Haziran ayında olmak üzere iki adet çeyrek puanlık faiz yükselişi yapılabileceğini destekliyor; ABD para otoritesinin olabildiğince seri bir şekilde negatif reel faiz alanından çıkması, bilançosunu küçültmeye başlaması ve yeni balonlaşmalara daha fazla izin vermemesi gerekiyor.

Ayrıca gelişmiş ve gelişen ekonomiler konusundaki ayrışma konusunu da vurgulamak gerekiyor. Bu konu 2013 yılı ikinci yarısında ekonomi gündeminin en üst sırasına ipotek koymuştu. Gelişen ekonomilerdeki kaldıraçlı spekülatif pozisyonlar kısa vadeli dolar cinsi borçlar ile fonlanıyordu. ABD para otoritesi tarafından 22 Mayıs 2013 tarihinde açıklanan eylem planı, böyle devam edilemeyeceği ve gelişenler ile gelişmişlerdeki eğilimlerin tartışmasız bir şekilde ayrışacağı yönünde idi; küresel kırılganlığın artacağı beklentisini önemli ölçüde güçlendirmişti. Olası panik eğilimleri önlemek veya ötelemek için gelişenlere bir dizi tavsiyeler gündeme gelmişti; öncelikle enflasyonu kontrol altında tutmayı ve yapısal reformları gündeme almalıydılar.

Başka bir deyişle küresel sermayenin azalacak olan desteğine hazırlanmalı, iç piyasa dinamiklerini kırılganlık artışını engelleyecek şekilde harekete geçirmeli ve durgunlaşmayı hazmetmeye çalışmalıydılar! Yerleşikleri risk almak konusunda daha istekli hale getirerek yabancıların çıkışını kolaylaştırmalı, yıkıcı dalgalanmaların yaşanmasını korumacı önlemler almadan engellemeliydiler! Olanaksız olanı başarmaya çalışmalıydılar! Aradan geçen üç yıla rağmen bu konuda herhangi bir gelişme yaşanmadı; fakat küresel piyasalar içine düştükleri çaresizlik nedeniyle, olanaksız tasarımların başarıldığı varsayımı ile fiyatlamaları zorlayarak direnmeye çalışıyor!

Ne diyelim! Korkuların ecele fayda etmeyeceği, zorlamalar ile gidişatın değiştirilemeyeceği ve taşıma su ile değirmenlerin daha fazla döndürülemeyeceği bir süreçten geçiyoruz. Sistemi oluşturan kurumsal yapıların ve azaltılamayacak kadar hacimli risk taşıyanların, son nefeslerine kadar nafile bir şekilde direnmekten ve gerçekleri inkar ederek çoğunluğu aldatmaya çalışmaktan vazgeçmeyeceklerini de biliyoruz!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar