Kördüğüme dönüşmüş açmazlar!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Gerek ulusal ve gerek ise küresel düzeyde, ekonomiden siyasete tüm sosyal konularda ciddi bir kördüğüm yaşanıyor. Herhangi bir konuyu ön plana çıkarıp diğerlerinin bunun üzerindeki etkilerini görmezden gelerek yapılan akıl yürütmeleri, taraflı veya tarafsız kimseye güven vermiyor. Çok yönlü çıkar çatışmaları, bu türden bir girişimin faydasından daha büyük yan tesirler üretmesine sebep olarak algıları olumsuzlaştırıyor. Sayısal olarak artması engellenemeyen açmaz ve çelişkiler, kafa karışıklıklarını derinleştiriyor.

Çok uzunca bir süredir, sorunların ağırlaşması pahasına günü kurtarmaya çalışmanın sonuçları hareket yeteneğimizi önemli ölçüde kısıtlıyor. Bir yandan böyle devam edilemeyeceği yönündeki algıların güçlenmesi, diğer yandan ise korkularla yüzleşmenin yaratabileceği yıkıcı sarsıntılar arasında sıkışmak çok yıpratıcı oluyor. Ekonomi politikası uygulamasından iç siyasete, güvenlik tercihlerinden dış politika değişimlerine kadar her alanda bu sıkıntı yoğun bir şekilde yaşanıyor. Herhangi birindeki değişiklik, beklentilerin hızla bozulmasına sebep olarak yıkıcılık potansiyelini bünyesinde taşıyor. İyimser senaryolar çerçevesinde piyasaları ve beklentileri talimatla yönlendirme girişimleri, konu ettiğimiz kördüğümü çözemiyor; tam aksine kırılganlığın yüksek düzeyli olmasını pekiştiriyor.

Ekonomiden dış politikaya tüm politika tercihleri ile önceliklerin değişmesi gerekiyor. Fakat geçmişte gelişmesine günü kurtarmak adına izin verilmiş bağımlılıklar ve bağımlı olunanların çıkar hesapları, her türlü engelleme ve tehdidi devreye sokarak geçmiş ile gelecek arasında sıkışarak kırılganlaşmamıza sebep oluyor. Durum böyle olunca, kalıcı çözümler için gerekli ve yeterli koşulların bir araya gelmesi mümkün olamıyor; ciddi bedeller ödemek pahasına radikal tercihleri zorlamak dışında çıkış yolu kalmıyor, çıkar çatışmaları keskinleştikçe bunun dışındaki tüm seçenekler hızla tükeniyor.

Normal koşullarda ülkemizin Rusya’dan aldığı hava güvenlik sistemi ile enflasyon ve piyasa eğilimleri arasında çok yüksek düzeyli doğrusal bir ilişki bulunmaması gerekiyor; fakat var! ABD tehdit ediyor; ekonominizi mahvederim tehdidini herkesin duyabileceği şekilde savurmaktan kaçınmıyor! Eğer güvenlik konusundaki tercihten geri adım atılmaz ise, yaptırımların devreye gireceğini ve zaman içinde dozunun artacağını dile getirmekten çekinmiyorlar. Yerel seçimler sonrasında, bu konuda nasıl bir gelişme yaşanacağını bilmiyoruz; fakat böyle bir durum yokmuş gibi davranılmasının da yanlış olduğunu düşünüyoruz.

Eğer kendi çıkarlarımız doğrultusunda hareket etmeye devam edersek, yaptırımlar devreye girecek ve hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı açığa çıkabilecek! Bu tehdidi yapanlar, muhtemelen Ağustos ayında yaşanan sarsıntıların ikna edici bir uyarı olduğunu varsayıyor! Ülkemizdeki Siyasi İradenin direncini kırabilirler ise, diğer talepler vesayeti perçinleştirecek şekilde devreye sokulacak; aksi olur ise finansal piyasalar üzerinden istikrarsızlaştırma girişimlerinde yeni bir yoğunlaşma gündeme gelebilecek!

Hemen yukarıda aktarmaya çalıştığımız açmaz, çok ciddi belirsizlik anlamına geliyor. En iyi olasılıkta mevcut durum geçici bir süre için korunabilecek, sorunların ağırlaşması ve kırılganlığın artması pahasına gün kurtarılabilecek. En kötü olasılıkta ise yıkıcı olabilecek türden sert sarsıntılar yaşanabilecek, yaşayacaklarımız bulunduğumuz coğrafyayı ve küresel eğilimleri etkileyecek bir zincirleme tepkiselliği tetikleyecek. Ortada böyle ciddi bir tehlike var iken, seçim meydanlarında bu konulara hiç değinilmemesi ve böyle bir durum yokmuş gibi algıların köreltilmeye çalışılması biraz tuhaf kaçıyor!

Orta ve uzun vadeye ilişkin siyasi tercihlerin hayati önemde olduğu ve ekonomiye ilişkin öncelikleri geri plana ittiği bir süreçten geçiyoruz. Ülkemizin bekası, gerçekçi olunabilmesini ve içeride güçlü bir dayanışmayı gerektiriyor. Olması gereken eğilimlerin yokluğunda, güvensizliğin artması anormal sayılmaz!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar