Köpeği sallayan kuyruk

Tuğrul BELLİ
Tuğrul BELLİ GÜNDEM [email protected]

İlk bakışta İrlanda İngilizlerin ünlü deyimi ile bir "köpeği sallayan kuyruk" (tail wagging the dog) vakası gibi gözüküyor. İrlanda ekonomisinin büyüklüğünün Euro bölgesi ekonomilerine oranı sadece %1.8. Ama, 2009 milli hasılası 160 milyar dolar civarında olan bu ekonomi 90 milyar euroluk bir yardım paketine muhtaç. Bu anormal büyük bir yardım paketi ve ister istemez de Euro Bölgesi'ni ciddi şekilde sallamakta.

Peki İrlanda bu duruma nasıl düşmüştü?  Aslında örneğin Yunanistan'dan tamamen farklı olarak kriz öncesinde İrlanda'nın kamu borçluluğu milli gelirinin sadece %12'si kadardı. (Aynı dönemde bu oran Yunanistan'da %80 ve mali ihtiyatlılığı ile övünen Almanya'da bile %50 idi.) İrlanda, tıpkı İspanya gibi, 2000'li yıllardaki düşük faizli euro ortamında özel sektörünün aşırı borçlanarak rantabl olmayan gayri-menkul yatırımlarına yönelmesinin kurbanı oldu. Bu durumun başlıca sebebi de aslında Euro Bölgesi'nin en büyük ekonomisi olan Almanya'nın bu yıllarda iç talebini artırmayarak devamlı bir cari işlem fazlası vermekte olmasıydı. (Hâlâ da öyle.) Tabii, İrlanda özel sektörünün bu derece aşırı borçlanabilmesinde tüm Euro Bölgesi ülkelerini neredeyse eşit risk olarak gören derecelendirme kuruluşlarının da payı büyük.

Ancak İrlanda hükümetlerinin de iki büyük hatası söz konusu. Birincisi özel sektörün artan riskliliğini tipik bir liberal ekonomi yaklaşımı altında "trene bakarak" seyretmeleri idi. (Buradan bizler de bazı dersler çıkarabiliriz sanki!) İkinci hata ise küresel krizin ortaya çıkması ile birlikte biraz da panikle tüm İrlanda bankalarının borçlarını devletin üstlenmesiydi.

Geldiğimiz noktada ise çözümler konusunda hararetli tartışmalar sürmekte. Örneğin, İrlanda'nın kurtarılmaması durumunda kabağın büyük ölçüde İngiltere'nin başına patlayacağını bilen İngilizler (İngiliz finans kuruluşlarının İrlanda'dan alacaklarının 160 milyar euro civarında olduğu tahmin ediliyor) fon desteğini savunurken son gelinen durumda Almanya ve Fransa'nın 18 Ekim'deki Deauville toplantısında borç yeniden yapılandırmasını gündeme getirmelerinin büyük payı olduğunu iddia etmekteler. (Nitekim bu toplantı sonrasında sorunlu ülkelerin tahvillerinde büyük bir satış, ve dolayısıyla risk primlerinde de büyük bir artış oldu.)

Ancak gerçekçi olmak gerekirse Almanya'nın savunduğu maliye politikasının sıkılaştırılması ve borçların yeniden yapılandırılması şeklindeki tedbirlerin İrlanda vakasında işe yaramayacağı da ortada. Aksine bu tedbirler İrlanda ekonomisinin daha da küçülmesine sebep olacak. Sonuçta doğrudan fon yardımı kaçınılmaz. Öte yandan, her ne kadar geçtiğimiz Haziran ayında öncelikle Yunanistan düşünülerek Euro bölgesinde zor duruma düşen ekonomilere kullandırılmak üzere kurulan Avrupa Finansal İstikrar Kolaylığı fonunda 440 milyar euro olması gerekiyorsa da, bu fona katkı yapması beklenen bazı ülkelerin ekonomik durumu göze alındığında fonun 250 milyar euroyu aşması zor gözüküyor. Bu miktar İrlanda'nın ihtiyacını karşılasa bile, sıradaki diğer ülkeler dikkate alındığında yetersiz kalabilir. Bu noktada kurulan fonun yarısı kadar destek vereceğini açıklamış olan İMF'nin de devreye girmesi gerekebilir.

İrlanda'nın ise bankalarına mevduat-dışı kaynak sağlayan yabancı kreditörlerin alacaklarını kısmen öz sermayeye dönüştürerek mutlaka bu kreditörleri de cezalandırması ve mali yükün bir kısmını İrlanda devleti üzerinden alması gerekiyor.

Euro Bölgesi'nin problemlerinin İrlanda ile sınırlı olmadığını unutmayalım. Sırada, Portekiz ve İspanya da var. Galiba gerçek şu ki, aslında köpeği sallayan kuyruk değil. Köpeğin kendisi hastalıktan kendi kendine titremekte.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dar bir koridor! 10 Ekim 2019
IMF 4. Madde bildirisi 26 Eylül 2019