Konutta sorun büyük, çok büyük!
Konut satışlarına ilişkin mart ayı verileri de belli oldu ve gördük ki sorun artık geçiştirilebilir olmaktan hızla çıkıyor; belki de çoktan çıktı.
Önce mart verilerine bakalım ve mart sonunda geldiğimiz durumu kısaca irdeleyelim.
Mart ayında toplam 111 bin konut satıldı. Geçen yılın aynı ayına göre yüzde 14 azalma var.
İlk el konut satışındaki azalma yüzde 10, ikinci el satıştaki azalma yüzde 17 düzeyinde. İpotekli konut satışında çok büyük oranda gerileme yaşandığı dikkati çekiyor.
İpotekli satışlar martta geçen yıla göre tam yüzde 35 azaldı.
Toplam satışta ilk çeyrek itibarıyla geçen yıla göre yüzde 7’ye yakın düşüş söz konusu. İpotekli satıştaki düşüş yüzde 28’i aştı. Mart ayı itibarıyla son bir yılda 1 milyon 387 bin konut satışı gerçekleşti. 2017’nin aynı ayındaki yıllık satış 1 milyon 364 bin düzeyindeydi. Yani yıllıktan yıllığa kıyaslamada yalnızca 24 bin daha fazla konut satılabildiğini görüyoruz.
Duvara yaklaşıyoruz
Veriler böyle. Artık geçen yılki düzeyi bile koruyamaz durumdayız. Yerimizde saymıyoruz, geri gidiyoruz.
Değerlendirmeyi yalnızca geçen yıllarla kıyaslama yoluyla yapmak bir yöntem ama aslında biraz da arz cephesine bakmak gerek. Henüz bu yıla ilişkin inşaat ruhsatı ve yapı kullanım izin belgesi verilerine sahip olmasak da geçmiş yıl eğilimleri talebin çok üstünde bir arz eğilimi olduğunu ortaya koyuyor. Hem zaten arz-talep yönünde arz lehine büyük bir fark oluştuğunu görmek için resmi verilere bakmak da doğrusu pek gerekmiyor. Biraz tekrara girecek ama gazete ilanlarına, hatta ilanları geçtik gazetelerle birlikte verilen pahalı kağıtlara basılmış eklere; televizyonlardaki reklamlara bakarsak satışların pek de iyi gitmediğini kolaylıkla görürüz. Reklamı çok yapılan her mal ve hizmet talep görmediği için böylesine reklam konusu oluyordur, diyemeyiz tabii ki ama bu konudaki soruna yalnızca reklam ve ilanlarla değil bire bir gözleyerek de tanıklık edebiliyoruz.
Yine klasik bir yaklaşım olacak; dağ taş apartman dolmadı mı?
Yolu bile olmayan dağların tepesinde apartmanlar yükselmiyor mu?
Beterin beteri var
Aslında bunlar yine de iyi. İyi, çünkü ortada yapılmış bir konut var. Tehlike, henüz yapılmayan, bir çivi bile çakılmayan inşaatların sanki yarın oturulabilecekmiş gibi satılabiliyor olmasında yatıyor.
Eskiden “yap sat” kavramı vardı, onu arar olduk. Yapılan satılmayabilirdi; ama kavram şimdi “sat yap” biçimini aldı. Ya satılan yapılamazsa!
Ya satılanla elde edilen kaynak inşaatın tümünü tamamlamaya elvermez ve inşaat yarım kalırsa!
İşte İstanbul’un büyük müteahhitlerinden biri iflas bayrağını çekmedi mi?
Önümüzdeki dönemin en büyük sıkıntısı bu olacak gibi görünüyor.
Duvara yaklaşıyoruz, hem de hiç hız kesmeden yaklaşıyoruz. Aman dikkat!