Konut satışları 'eh işte' kıvamında gidiyor
Konut satışında temmuz ayında geçen yıla göre yüzde 40'ın üstünde artış sağlanmasının gerçekte bir anlam ifade etmeyeceğini herkes biliyordu. 15 Temmuz darbe girişimi yüzünden geçen yılın temmuzunda son yılların en düşük konut satışı gerçekleşmişti ve bu yüzden de normal düzeyde oluşan bu yılki satış çok hızlı bir artış varmış izlenimi uyandırıyordu.
İşte ağustos ayının verileri belli oldu ve normal eğilime döndüğümüzü gördük. Toplam konut satışı ağustos ayında geçen yıla göre yüzde 4.7 arttı. Artış oranı ilk satışlarda yüzde 5, ikinci el satışlarda yüzde 4.5 olarak gerçekleşti.
Ağustos ayında ipotekli satışların yüzde 6.3, diğer satışların yüzde 4 arttığını da belirtelim.
Ocak-ağustos döneminde ise ipotekli-diğer ayrımında belirgin bir farklılaşma var. Sekiz aylık dönemdeki ipotekli satışlar geçen yılın yüzde 23.5 üstüne çıkarken, diğer satışların yalnızca yüzde 0.4 arttığını görüyoruz.
Konut satışlarıyla ilgili gerçekleşmenin özeti böyle. Detaylı veriler tablolarımızda yer alıyor zaten...
Gelir uçurumu-konut fiyatı
Türkiye'de çok konut yapılıyor. Hemen her ay bu gerçeğin altını çiziyoruz. Çok konut yapıyoruz yapmaya da, bu konutları kimin için yapıyoruz, kimlere hitap edecek şekilde yapıyoruz; yanıt verilmesi gereken soru bu. Çünkü giderek lüks konutlara ağırlık veriyoruz.
Bırakınız öyle büyük konutları, 1+1 yeni ve lüks konutlar Ankara'da 350-400 bin lira, İstanbul'da kimi semtlerde 600-700 bin lira fiyatla satışa sunuluyor.
Şimdi, 1+1 konut bir kere geleneksel Türk aile yapısına zaten uygun değil. İki çocuklu bir Türk ailesi böyle bir konuta sığamaz. Böyle bir aile yeni ve lüks sayılabilecek bir konut alacaksa kesinlikle bir milyon lirayı gözden çıkarmak durumunda. Bir milyon lirayı gözden çıkarmak kolay, hem de çok kolay; ama bu kadar bir para varsa!
Yok ki, Türkiye'de kaç hane konut alımına bir milyon lira ayırabilecek durumda...
Peki bu konutlar kimler için yapılıyor? Gelir dağılımına ilişkin detaylı verileri geçtiğimiz günlerde (19 Eylül) aktardık. Hanelerin en zengin kesiminin gelirden aldığı pay artma eğiliminde. Ve şunu da unutmayalım, bu istatistikler bir anlamda yasal kazançlar dikkate alınarak oluşturuluyor. İstatistiklerin kapsayamadığı illegal kazançları düşünürsek gelir dağılımı çarpıklığı çok daha büyük boyutlara varıyordur.
İşte şehrine ve semtine göre 400 bin liradan 700 bin liraya kadar uzanan 1+1 dairelerin kimler tarafından alındığı, alınabildiği ortada. Ortalamanın üstünde gelire sahip bir Türk vatandaşı bu daireleri almaya niyetlenemez. Alıcı belli; toplumun en zengin yüzde 3'lük, 5'lik kesimi...
Bir başka alıcı kesim de kuşku yok ki Körfez'in petrol zenginleri. Hatta onlar yorulmasınlar diye ayaklarına gidilip tanıtım yapılan petrol zenginleri... Bir alıcının ayağına gidilmesinde ve bu şekilde yoğun bir tanıtıma girişilmesinde şaşılacak ya da eleştirilecek bir yön yok elbette. Ama herhalde şunu düşünmek durumundayız:
"Türkiye'den böylesine yoğun gayrimenkul alımına neden yalnızca Körfez'in zenginleri yöneliyor? Neden Avrupalılar gayrimenkul alımına pek yanaşmıyor?"
Çark şimdilik dönüyor
'Satılık konut-satılık bina' ilanlarının çoğalması inşaat sektöründeki gidişatın hiç de iyi olmadığının işaretidir. Aynı şekilde işyerleri için kiralık ilanlarının artması da bir başka soruna işaret eder.
Son zamanlarda bu ilanlarda bir artış gözlendiği ortada. İnşaat sektörünün, hemen frene basmasa bile bir süre ayağını gazdan çekmesi gerekiyor. Yoksa sonra fren de çare olmayacak.