Konut satışları artmaya devam eder mi?
Benzetme yanlış olmasa gerek; yıllar yılı dağı taşı konutla doldurduk. Üç beş gecekonduyu yıkıp yerine devasa gökdelenler diktik. Yolu bile olmayan dağ başlarına konut yaptık.
Arzı artırdıkça artırdık, ama bu arzı karşılayacak talep yoktu ki... Özünde geniş kitlelerin konut alacak parası yoktu ki...
Elde kaldı konutlar. Bir çare bulmak gerekiyordu buna. Kamu bankaları ne güne duruyordu; emir demiri kesti, paranın maliyeti örneğin iki iken, bir faizle konut kredisi açtırılmaya başlandı.
İlk sonuçları da aldık. Konut satışları ağustosta temmuza göre biraz kıpırdamıştı, eylülde ise satışlardaki artış daha da belirginleşti.
Ağustosta yaklaşık 111 bin olan konut satışı eylülde 147 bine çıktı.
Daha önce de kaç kez vurguladık. Aslında toplam satışın düzeyi çok da önemli değil. Önemli olan ilk satışlar...
Ağustosta 41 bine yakın gerçekleşen ilk satışlar eylülde 51 bin oldu. Bir önceki aya göre artış sağlandı sağlanmaya ama geçen yılki düzey hala yakalanabilmiş değil. Geçen yılın eylül ayındaki ilk satış 60 bin olarak gerçekleşmişti.
İlk dokuz aydaki durum da farklı değil. Bu (Oldu.) yılın ocak-eylül dönemindeki ilk satış 337 bin adet. Geçen yılın aynı dönemindeki ilk satış ise 466 bin adet olmuştu.
Yani konut satışı biraz toparlanıyor ama yine de ne geçen yılki düzey yakalanabilmiş durumda, ne de bu satış temposuyla stokları eritmek mümkün görünüyor.
Satışlar hız kesecek gibi
Amaç ne olursa olsun her silahlı harekat toplumdaki gelecek kaygılarını artırır. Dolayısıyla Barış Pınarı Harekatı da toplumdaki ekonomik kaygıları artırmış, para tutma ve büyük harcamaya girişmeme eğilimini güçlendirmiştir. Bu harekat dolayısıyla Batı’dan, Doğu’dan, adeta tüm ülkelerden kıskaca alınmaya çalışılan bir Türkiye olunca bu kaygılar daha da artmışa benzemektedir.
Ekonomiye ilişkin kaygılardaki artışı görmek için günlük verilere bakmak yeter zaten. Döviz kuru birden artış göstermiş, ikinci el tahvil bono piyasasında da faizler yeniden yükselme eğilimine girmiştir.
Şimdi herkes nakitte kalmayı tercih etmekte ya da elindeki parayı çok kısa vadeli olarak değerlendirmeye çalışmaktadır. Kimse konut gibi büyük yatırımlara meyletmeye niyetli değildir, olması da beklenemez.
Dolayısıyla satışlar bu aydan başlayarak belirgin ölçüde hız kesecek gibi görünmektedir. Zaten Barış Pınarı Harekatı olmasa bile ekonomide özellikle faiz cephesinde yıl sonuna doğru bir geri dönüş, bir yukarı hareket beklenmekteydi.
Yani görünen köy aslında pek de kılavuz istemiyordu.
Dökme suyla değirmen ne kadar dönerse... (*)
Kamu bankaları belli koşulların sağlanması durumunda yüzde 0.99 aylık faizle konut kredisi kullandırıyor. Diğer bankalar da bu düzeye inememekle birlikte konut kredisi faizlerini aşağı çektiler.
İlk etkiyi de sınırlı da olsa ağustos satışlarında gördük.
Daha önce de birkaç kez vurguladığımız gibi TÜİK’in 3 Ekim Perşembe günü açıklayacağı eylül sonundaki dorumu gösteren yıllık TÜFE muhtemelen tek haneli olacak.
Merkez Bankası da 24 Ekim’deki Para Politikası Kurulu toplantısında faizde yüklü bir indirime gidecek.
(Son gelişmelerin ardından Merkez Bankası’nın faiz indirimi mümkün olmaktan tümüyle çıkıyor gibi.)
Bütün bu gelişmeler bankaların kredi faizlerini daha da aşağı çekmesi sonucunu doğuracak.
Yani konut satışlarında ağustosta başlayan artış eylül ve sonrasındaki aylarda da sürebilir. (Ekimden itibaren artık artış beklenmiyor.)
Ne var ki birkaç sorunumuz var. Bunlardan biri yıl sonuna doğru faizlerin yeniden yükselmeye başlayacağı gerçeği.
Diğer sorunu ise faizler düşürüldüğü an yaşamaya başladık. Konut satmak isteyenler faiz düşürülünce sanki bundan dolayı müthiş bir talep patlaması olacakmış gibi konutlarına zam yaptı.
Bir başka ve en temel sorunumuz ise çoğu vatandaşın faiz sıfıra indirilse bile ev alabilecek gelire ve birikime sahip olmadığı gerçeği... Ne tür teşvikler sağlarsanız sağlayın, çok geniş bir kesimin ev almak gibi bir hayali bile olamıyor.
(*) Bu yazı, köşemizde 20 Eylül'de yer verdiğimiz yazının yalnızca parantez içindeki cümleler eklenmiş tekrarıdır.