Konut satışında geçen yılı bile arar hale geldik
Bazı gerçekleri görmek için resmi verilere bakmaya, derin analizlere yönelmeye gerek yok. Daha önce de birkaç kez yazdık. İşlerin nasıl gittiği sorusuna sık sık muhatap oluyoruz. Sanki bizim verebilecek somut bir yanıtımız varmış gibi... Bu tür sorulara karşı hep şunu söylüyoruz:
“Televizyon ve gazetelerdeki reklam ve ilanlara bakın; özel olarak dolaşmanıza gerek yok, etrafınızdaki kiralık işyeri ilanlarında artış var mı yok mu, onu gözleyin. Yanıtı siz bulacaksınız, işler nasıl gidiyor, göreceksiniz...”
Kiralık işyeri ilanları çok, değil mi... Devredenlerin sayısında bir artış var, değil mi... Komple satılık ya da kiralık bina sayısı geçmişe göre daha fazla, değil mi...
Hürriyet’in dünkü sayısında bir haber vardı. Haber, bir dönem Anka Ajansı’nda birlikte çalıştığım sevgili arkadaşım Nuray Babacan’ın imzasını taşıyor. Şöyle diyor Nuray haberinin spotunda:
“AK Parti’nin belirli aralıklarla yaptırdığı kamuoyu araştırmalarında ilginç sonuçlar ortaya çıktı. Yapılan araştırmalarda yıllardan sonra ilk kez Türkiye’nin en önemli sorunu sıralaması değişti. Tüm anketlerde terör birinci sırada çıkarken, ilk kez ekonomi birinci sıraya yerleşti. Vatandaş, işsizlik ve hayat pahalılığından şikayetçi oldu.”
Vatandaş ekonomiyi en önemli sorun olarak ilk sıraya koyarken, aldığı maaşla ya da elde karla geçimini sağlamaya çalışırken büyük yatırım sayılabilecek alanlara yönelemiyor, para harcayamıyor. İşte bu olumsuzluk dalga dalga yayılıyor ve konut satışlarını ciddi ciddi vuruyor, tökezletiyor.
İki aydır geriliyor
TÜİK’in açıkladığı veriler, konut satışlarının ekimden sonra kasımda da geçen yılın altında kaldığını gösteriyor. Son iki aydaki satış 123 bin düzeyinde. Oysa geçen yıl ekimde 130 bin, kasımda 133 bin konut satışı gerçekleşmişti.
Konut satışı, arz azaldığı için geriliyor olsa, iyi. Bizde tam aksine arz giderek arttığı halde satışlar azalma gösteriyor. Gerçi konut satışında her ne kadar ilk on bir ay itibarıyla geçen yılın üstünde bulunuyorsak da, bir süre sonra öyle görünüyor ki bir yıl öncesiyle eşitlenecek bir tablo çıkacak ortaya.
Hatta belki bu gidişle bir yıl öncesinin altında bile kalınacak.
Hatırlatmakta yarar var, kasım sonu itibarıyla bir yılda satılan konut 1 milyon 419 bin adet. Geçen yılın kasım sonu itibarıyla yıllık satış 1 milyon 341 bin olmuştu. Yani artış yüzde 6’yı bulmuyor bile.
Yıllık satıştaki fark giderek düşüyor ve işte biraz önce belirttiğimiz gibi bir süre sonra artıştan değil, düşüşten söz edebiliriz.
İpotekli satışa yanaşan yok
Konut satışlarının canlı seyredebilmesi için birincisi ilk satışların iyi gidiyor olması gerekir. İkinci el satışlar ekonomiye öyle fazla bir katkı sağlamaz. Bir konut üç kez el değiştirmişse buna bir yenisini eklemek pek de önemli değildir. Dolayısıyla önemli olan ilk satıştır.
İlk satışın artması da büyük ölçüde kredi kullanımına bağlıdır. Kredi kullanılacak, yani ipotek tesis edilecek ki konut piyasası canlı seyretsin.
Peki ipotek tesisi yoluyla gerçekleşen konut satışları geçen yıla göre nasıl gidiyor? Oranları aktaralım da durumun nasıl vahim olduğu daha somut görülebilsin.
Yılın ilk beş ayında geçen yıla göre ipotekli konut satışlarında kayda değer bir artış var. Artış oranı ocakta yüzde 35, şubatta yüzde 27, mart ve nisanda yüzde 30, mayısta ise yüzde 18 oldu.
İpotekli satışlar bu yıl ilk kez haziranda geçen yılın altında kaldı. Gerilemenin oranı yüzde 3.
Temmuza geldiğimizde ise geçen yılın olağanüstü kötü koşullarının etkisiyle yüzde 62’lik rekor bir artış sağlandı. Ama bu artış bizi yanıltmamalı, çünkü artış tümüyle 15 Temmuz’a bağlı baz etkisi sayesinde gerçekleşti.
Zaten sonrasında olumsuzluk iyice belirginleşiyor. İpotekli konut satışındaki artış temmuzdan sonra hızla geriledi ve ağustosta yüzde 6’ya indi. Bu hızlı gerileme, değişimin negatife dönmek üzere olduğunun da işareti gibidir.
Nitekim öyle de olur. İpotekli konut satışı geçen yılın aynı ayına göre eylülde yüzde 4, ekimde yüzde 20, kasımda yüzde 24 geriler.
Rekoru kırmaya bir ay kaldı ama...
İstatistikte sayıları nasıl okumak istediğiniz çok önemlidir. Bardağın dolu tarafına bakmak da bir tercihtir, boş tarafına bakmak da...
Örneğin şu değerlendirmeleri gördük, okuduk: “Konut satışında tarihi düzeyi görmeye bir ay kaldı.”
Kastedilen, aralıktaki satışla birlikte yıl bazında şimdiye kadarki en yüksek düzeye çıkılacağıdır. Bu doğrudur. Aralıktaki satış 65 binde kalsa bile geçen yılın yakalanacağı ortadadır. Kaldı ki satış bu düzeyin çok üstüne çıkacaktır. Yani yıllık bazda satış rekoru kırılacağı kesindir.
Ama ya gidişat... Ama ya arza karşılık talebin düzeyi... Ama ya konut stokundaki artış... Ama ya inşaat sektörünün geleceği... Ama ya varsayınız ki konut satışları tırmandı gidiyor, bunun Türkiye ekonomisine yapacağı katkı...
Dünyada hiç yalnızca inşaat yaparak, köprü yaparak, yol yaparak büyüyen, gençlerine iş bulabilen bir ülke olmuş mudur?
Sakın kimse “İşte yüzde 11 büyüdük ya” demesin. Defalarca yazıldı çizildi: “O oran geçen yıl üçüncü çeyrekte çöken ekonomi sayesinde oluştu...”