Kontrolörleri ve denetmenleri üzmüşüz...
ANKARA'DAN/Taylan ERTEN Ekonominin yarısı "kayıt dışı"... Bunu Maliye de biliyor, hükümetler de... Ekonominin yarısı "kayıt içi"... İsteyen istediği kadar beyanda bulunup, istediği kadar "doğrudan" vergi ödüyor... Devlet, yarısı "kayıt dışı" ekonomiden yeterli vergiyi süzemediği için "gırtlağına" kadar borçlu... Hükümetler bütçe açıklarını "doğrudan" vergiler yerine "dolaylı" vergilere yüklenerek; kamunun, milletin malını mülkünü satarak kapatınca, "başarılı" oluyor! Devletin Hazinesi, Londra bankerlerinden "En Başarılı Borçlanan Hazine Ödülü" alan tek kurum. Başka örneği var mı, bilmiyoruz! Ve... Bu haldeki devletin bütçesini "iki yakası bir arada" tutabilmek için; her şeyi devletten, kamudan beklerken vergi yükümlülüğünden kaçanı, vergi kaçıranı, matrah gizleyeni, "kara paracıyı" izlemek, bulmak ve gereğini yapmakla görevli, merkezde 120 Maliye müfettişi, 309 hesap uzmanı, 316 gelirler kontrolörü; defterdarlıklarda da 2 bin 700 vergi denetmeni... Maliye, tüm görev unvanlarında toplam 3 bin 165 yetkili kişiyle "sahayı" kontrol etmeye, denetlemeye, kaçırılan vergiyi bulmaya, bulduğunu geri almaya, vergi dairesinin önünden geçmeyenlere "adres öğretmeye" çalışıyor. İşleri zor, sorumlulukları ağır. Müfettiş, uzman, kontrolör arasında seçilme ve meslek eğitimi bakımından fark yok. Fark yetki ve görevlerde: Müfettişlerle kontrolörler Türkiye çapında vergi ve kara para incelemeleri, idari teftiş, kamu görevlilerini soruşturma yetkilerine sahipler. Uzmanların görev alanı yine Türkiye çapında vergi ve kara para incelemelerini kapsıyor. Denetmenler ise "yerel denetim" yetkisini kullanıyor. Tek çatı tasarısı Maliye'nin vergi denetim yapısına ilişkin bu bilgileri vermemin nedeni, TBMM'ye sunulmuş olan "tek çatı tasarısı" ile ilgili yayınımız. Tasarı bu yapının değiştirilmesini; Maliye Teftiş ile Hesap Uzmanları kurullarının kaldırılmasını, gelirler kontrolörleri dahil üç denetim birimiyle birlikte tüm elemanların "Maliye denetçisi" unvanı altında birleştirilmesini öngörüyor. 21 Mayıs'ta DÜNYA Mikro Politika'da gündeme getirdiğimiz ve ilgili dört derneğin kurumsal görüşleriyle yansıttığımız bu konu Maliye denetim camiasında büyük ilgiyle karşılandı. Müfettişlerden "teşekkür", kontrolörlerden ve denetçilerden eleştiri aldık. İzinlerini almadığım için isim vermiyorum. Eleştirilerden biri, kontrolörlerin varlığını ve ağırlığını eksik yansıtmamızdı. Bu kesimden gelen açıklamalara göre; gelirler kontrolörlüğünün 72 yıllık, denetmenlerin de yaklaşık bir bu kadar tarihi ve birikimi bulunduğunu; kontrolörlerin mesleki yetkinlik, yetki ve görevler yönünden müfettişler ve uzmanlarla eş düzeyde olduklarını ve görevlerini lâyıkıyla yerine getirdiklerini belirterek eksiğimizi gideriyorum. Diğer bir eleştiri, tasarıya ilişkin görüşler kadar Maliye'nin denetim yapısını oluşturan kurullar ve birimler arasındaki derin görüş farklarını da yansıtıyordu. "İç meselelere" girmeyeceğim. Ancak, belli ki kontrolör ve denetmenler kesimi iki kurulun "hegemonik" ve "imtiyazlı" konumlanmasından hiç memnun değiller. Etkin bir denetim sistemi oluşturmanın önünde "engel" gördükleri iki kurulun kaldırılmasını ve sistem birliğinin sağlanmasını gerekli görüyor, destekliyorlar. Bu çerçevede denetmen kesiminden gelen şu değerlendirme ayrıca dikkati çekiyor: "Hükümet, gelir idaresi tasarısı ile her hal ve takdirde kendisine tabi, bizzat kendisinin çekip çevireceği, kendi istek ve arzularına göre hareket edecek bir denetim birimi istediğini ortaya koymuş, bu isteği tasarıya yansıtmıştır. Yani, önceleri kurulların (Maliye Teftiş ve Hesap Uzmanları kastediliyor) hizmetinde, kurullara hizmet eden bir Gelir İdaresi varken, şimdi, zaten topluma ve devlete hizmet etmeyen ama siyasetçinin kısa vadeli güncel çıkarlarına hizmet edecek bir yapı tasarlanmıştır." Eleştiri ve görüşlerden çıkardığım sonuca gelince: Kontrolörler ve denetmenler mevcut mali denetim yapısının değişmesini; kurulların, imtiyazlı konumların kaldırılmasını; birimlerin birleştirilmesini; birleştirilirken mevcut yapılar arasında ayırıma gidilmemesini ve yeni vergi denetim biriminin "kurum çıkarlarını, mesleki taassubu" değil, "ülke çıkarlarını ve kamu yararını gözetecek, çağdaş, güçlü, bağımsız, etkin, verimli ve sağlıklı işleyecek" şekilde tasarlanmasını talep ediyorlar. Hem de kuvvetle...