Konsensüs, enformasyon ve demokrasi

Gündüz FINDIKÇIOĞLU
Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ debrovian@gmail.com

 

 

Konsensüs olmadan demokrasi olabilir mi? Robert Aumann ile başlayan bir literatür oyun teorisinde "common knowledge" ("aşikar bilgi" veya enformasyon diyelim) adıyla biliniyor. Enformel olarak, bir olayı bilmek veya "bilgi" şöyle tanımlanabilir: herkes (maçın sonucunun x olduğunu) biliyor. "Aşikar bilgi" ise "herkes herkesin bildiğini bildiğini bildiğiniÖ." (sonsuza kadar giden bir zincir) şeklinde tanımlanabilir: herkes herkesin bildiğini bildiğini ÖÖ. biliyor. Oyun teorisine ve iktisat teorisine de katkı yapmış olan matematikçi Aumann'ın sorusu "uzlaşmamakta uzlaşabilir miyiz?" şeklindeydi. Cevap "sonsuza kadar uzlaşmamak mümkün değil" şeklindeyse hangi enformasyon yapısının hangi (başka) varsayımlarla konsensüsü garanti ettiğini görmek gerekiyor. Konsensüs ve "aşikar bilgi" veya "aşikar bilgi olmadan konsensüs" burada devreye giriyor. Konsensüs ve demokrasi arasında bir ilişki kurulabilirse demokrasi, enformasyon yapısı ve oyun-teorik çözüm kavramları arasında bazı bağlantılar ortaya çıkmış olacaktır. 
Aumann'ın tezinde aktör i'nin diğer aktör(ler)in dünyanın gerçek hali hakkındaki inançlarını kendi enformasyon kümesine dahil ettiğini, onların rasyonalitesinden kuşku duymadığını ve bir olayın bilgisi ortaya çıktıktan sonraki olasılıkların ("sonraki olasılık" diyelim) gerçek bir enformasyon farkından doğduğunu düşündüğünü görüyoruz. Ayrıca, olayın bilgisi ortaya çıkmadan önceki veya "önsel olasılıkların" da aynı olduğunu varsayıyoruz çünkü "yanlış" bir önselden dolayı farklı bir sonraki dağılım çıkma olasılığını reddediyoruz. Bu teze "aşikar bilgi varsayımıyla konsensüs" diyebiliriz. Aumann'ın oyuncularının bir öğrenme süreci yaşıyor gibi yorumlandıklarını da belirtelim.   
Olayı biraz daha dünyevileştirirsek, siyasette uzlaşma veya konsensüse nasıl ulaşılabilir? Toplumsal mücadelede bazı durumlarda çelişkileri yumuşatan veya mücadele biçimini istenmedik bir yıkıcı sonuç ortaya çıkmayacak şekilde sınırlayan bir denge arzu edilebilir. Bir toplumsal devrim durumunu ele alalım. Çok sayıda birey için yıkıcı sonuçları olmasına ve toplumsal maliyetine rağmen devrimler toplumun önünü açabilirler. Bazı durumlarda ise, tarafların kozlarını sert bir biçimde paylaşmaları her iki tarafın ve, dolayısıyla, toplumun zarar göreceği ve hiç bir sorunu da çözemeyebilecek bir geçici dengeye götürebilir. Böyle olabileceği beklentisi iki tarafta da mevcutsa uzlaşma aramanın bir siyasi temeli vardır. Bir "çatışma dengesinden" bir "uzlaşma dengesine" geçiş her iki tarafın da yararınadır. Ancak, konsensüse nasıl ulaşılabileceği aynı derecede açık olmayabilir ve taraflar uzlaşamayabilirler çünkü birbirlerine güvenmemekte, diğer tarafın anlaşmaya uymayarak avantaj elde edeceğini düşünmektedirler. Bunun bir nedeni davranışların "şeffaf" olmamasıdır: karşı tarafın anlaşmaya uyup uymadığını anında gözlemleme şansı yoktur. Bir diğer neden, karşı tarafın anlaşmaya uyma niyetinde olup olmadığının dahi belirlenememesi olabilir. Enformasyon asimetriktir: X'in bildiğini Y bilmemektedir vs. Böyle bir durumda konsensüs doğabilir mi? Konsensüsün doğması için zorunlu olarak "karşı tarafın ne bildiğini benim de bildiğim", karşı tarafın "benim de karşı tarafın ne bildiğini bildiğimi bildiği" ve "benim de karşı tarafın benim onun ne bildiğini bildiğimi bildiğini bildiğim.." bir aşikar bilgi  durumu mu olmalıdır?
Sezgisel olarak, yukarıdaki anlamda "ortak bilgi" ortamının doğmasının hayli zor olduğunu düşünebiliriz. Bu noktada soru "aşikar bilgi olmadan da konsensüs mümkün olabilir mi?" şekline bürünüyor. "Aşikar bilgi" varsayımının "kamuya açık enformasyon" ile aynı şey olmadığını vurgulamakta yarar olabilir. Kamu otoritesi enflasyon oranını %5 olarak ilan edince bu bilgi herkesin erişebildiği bir bilgi olur (kamuya açık bilgi veya enformasyon). Ama bu bilgi önceden hazırsa ve sadece bazı aktörler bu bilgiye ulaşabiliyorlarsa o zaman bu bilgi "özel enformasyon" olur. "Aşikar bilgi" stratejik bir çerçevede "benim enflasyonun %5 olduğunu bildiğimi bildiğini bildiğimi bildiğin..." şeklinde düşünülebilir. Kamuya açık enformasyonu "herkes biliyor ki enflasyon %5" şeklinde düşünüp, olsa olsa "bilgi" hipotezine yaklaştırabiliriz.
Demokrasi ve konsensüs arasında ne gibi bir ilişki kurulabilir? Konsensüs aynı « sonraki olasılık » veya inançta birleşmek olarak kurgulanırsa ve objektif bir ortak önsel olasılık postüle edilirse, demokrasinin farklılıkları vurgulamak değil, tek tek olaylar üzerinde zamanla konsensüse varmak olduğu görüşü bir homojenlik profili çizecektir. Aslında, demokraside bir konsensüs arayışı ve bir "münazara" öğesi bulunduğunu da söyleyebiliriz. Demokrasi için zorunlu şartlardan birisi konsensüsün olanaklı olması ise ve konsensüsün olanaklı olması için de "aşikar bilgi" şartsa, demokrasinin zorunlu koşullarından birisi "aşikar bilgi" oluyor. Bu şart olayların kamuya açık enformasyon olduğu veya oyunun her aşamasında tam enformasyonun var olduğu anlamlarına gelmez. Sadece oyuncuların rasyonel oldukları ve "ortak objektif önsel inanç" üzerinde sonraki olasılık/inançlarını açıkladıkları anlamına gelir.
« Aşikar bilgi » olmadan da konsensüse ulaşmak mümkün oluyorsa demokrasiyi bu kadar kuvvetli bir oyun yapısı varsayımına oturtmak gerekli olmayacaktır. Gündelik sezgiye dönüştürebilirsek: aynı dili konuşmadan ve birbirimize güvenmeden de konsensüs oluşturabilir miyiz? En azından teorik olarak, konsensüs bu durumda mümkün olamaz şeklinde bir « imkansızlık teoremi » mevcut değildir. Ama « aşikar bilgi olmadan konsensüsün mantıksal olanaklılığı » henüz tam olarak literatüre yerleşmiş de sayılmaz.    
Konunun önemi şurada: demokrasinin temellerine mantıksal ve matematiksel bir düzlemde bakmak istersek demokrasi için "aşikar bilgi" varsayımının zorunlu olması sıkıntı yaratacaktır. Çünkü bu varsayım hayli kısıtlayıcı bir varsayımdır. Aksi hipotezin doğrulanması demokrasinin daha az kısıtlayıcı varsayımlarla dahi mantıksal olarak mümkün olabilmesi demektir. Elbette, mantıksal olarak mümkün olanın her zaman gerçekleşmeyebileceğini söylemek bile gerekmez. Ancak, mantıksal olarak mümkün olmayanın gerçekleşmesini de hiç beklememek lazım.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Risk ve yavaşlama 01 Ekim 2019
Fed, resesyon, Türkiye 24 Eylül 2019
Coğrafya ve imparatorluk 17 Eylül 2019
Fed ve dolarizasyon 25 Haziran 2019