Konkordato konusu borçlar ve şüpheli alacak karşılığı
İcra ve İflas Kanunu’nda, 7101 sayılı Kanun’da yapılan değişikliklerle iflas ertelemesi müessesesinin kaldırılarak konkordato müessesesinin kapsamlı bir şekilde yeniden düzenlenmesi karşısında konkordato sürecine giren borçludan olan alacakların Vergi Usul Kanunu’nun şüpheli alacak karşılığını düzenleyen 323. maddesi karşısındaki durumu pek çok duraksamaya yol açmıştır. Gelir İdaresi Başkanlığı bu duraksamaları gidermek üzere 112 sayılı Vergi Usul Kanunu sirkülerini yayınlamıştır. Ben de bu sirkülerden hareketle duraksama konusu bazı konuları irdelemeye çalışacağım.
Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olan; dava veya icra safhasındaki alacaklarla, yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş olan dava ve icra takibine değmeyecek derecedeki küçük alacaklar şüpheli alacak sayılmakta ve bu alacaklar için karşılık ayrılabilmektedir.
Bir borçlunun, alacaklılarının belli bir çoğunluğu ile yaptığı ve ticaret mahkemesinin tasdiki ile hüküm ifade eden bir cebri anlaşma olup, bununla alacaklılar, borçluya karşı olan alacaklarının bir kısmından feragat ederler ve/veya borçluya borcunu ödeme konusunda belli bir süre verirler.
Borçlunun konkordato talebi halinde kendisine geçici mühlet verilmesi halinde borçlu aleyhine hiçbir takip yapılamaz, başlamış takipler durur, ihtiyatî tedbir ve ihtiyatî haciz kararları uygulanamaz.
Geçici mühlet kararından önce alacak dava veya icra safhasına taşınarak şüpheli alacak karşılığı konusu yapılmış ise geçici mühlet kararı alacağın şüphelilik durumunda herhangi bir değişiklik meydana getirmediğinden, ayrılmış bu karşılığa ilişkin herhangi bir düzeltme yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Öte yandan borçlu için verilen geçici mühlet kararı borçlu aleyhine takip yapılması olanağını ortadan kaldırdığından geçici mühlet kararından önce dava veya icra safhasına taşınmamış alacaklar için de geçici mühlet kararının ilan edildiği hesap dönemi itibariyle şüpheli alacak karşılığı ayrılabilir. Vadesi geçici mühlet kararının verilmesinden sonraya rastlayan alacaklar için de geçici mühlet süresi içerisinde doğrudan karşılık ayrılması mümkündür.
Sonrasında Mahkemece geçici mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine karar verilmesi durumunda ise; geçici mühlet kararından önce dava veya icra safhasına taşınmış olması sebebiyle şüpheli alacak karşılığına zaten konu edilmiş alacaklar için yine herhangi bir düzeltme yapılmasına gerek yoktur. Buna geçici mühlet kararından öce söz konusu karşılığa konu edilmemiş ancak geçici mühlet kararının ilan edilmesi ile karşılık ayrılan alacaklar için ise, geçici mühletin kaldırıldığı (konkordato talebinin reddedildiği) kararın ilan edildiği hesap dönemi itibariyle düzeltilmesi (karşılığın iptal edilmesiyle gelir hesabına alınması) gerekmektedir. Ancak bu hesap döneminde söz konusu alacakların dava veya icra safhasına intikal ettirilmesi durumunda, şüpheli alacak karşılığı ayrılmasının mümkün hale geleceğinden yine bir düzeltme yapılmasına bence gerek yoktur.
Mahkemece konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması durumunda geçici mühlet verilmiş olan borçluya kesin mühlet verilmektedir. Bu aşamada da alacaklılar tarafından dava veya icra süreçleri yürütülemediğinden daha önce ayrılmış olan karşılıklara ilişkin herhangi bir düzeltme yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
Sirkülerde “213 sayılı Kanun uygulamasında, şüpheli hale gelen alacak için bu dönemde karşılık ayrılması gerekmekte olup, ilgili olduğu hesap döneminde ayrılmayan karşılığın sonraki hesap dönemlerinde dikkate alınması mümkün bulunmadığından, geçici mühlet kararının ilan edildiği hesap dönemi itibariyle şüpheli alacak karşılığı ayrılmamışsa sonraki hesap döneminde kesin mühlet kararının ilan edilmesi durumunda şüpheli alacak karşılığı ayrılamaz.” açıklaması yer almıştır. Bu açıklamaya katılmak mümkün değildir. Bana göre, geçici mühlet kararı ile karşılık ayırmamış bir alacaklının, geçici mühletin kesin mühlete dönüşmesi halini bekleyerek de karşılık ayırmasına yasal bir engel yoktur. Kaldı ki alacaklı geçici mühletin kaldırılması (konkordato talebinin reddi halinde) halinde kavuşabileceği icraya başvurma hakkına kesin mühlet verilmesi sebebiyle yine kavuşamamaktadır. Öte yandan şüpheli alacak karşılığının mutlaka alacağın şüpheli hale geldiği dönemde ayrılmasını zorunlu kılan bir yasal düzenlemenin bulunmadığına ilişkin yargı kararları da düşüncemizi bence haklı kılmaktadır.
İcra İflas Kanunu’nun 291. maddesi uyarınca, konkordato talebi ile amaçlanan iyileşmenin kesin mühletin sona ermesinden önce gerçekleşmesi nedeniyle konkordato talebinin reddine karar verilmesi halinde ise; geçici mühlet kararından önce dava veya icra safhasına intikal etmiş alacaklar için ayrılmış karşılıklarda herhangi bir düzeltme yapılmasına gerek yoktur. Ancak geçici mühlet kararının ilan edilmesi ile karşılık ayrılan alacaklar için ise ayrılmış olan karşılıkların konkordatonun reddine ilişkin kararın ilan edildiği hesap dönemi itibariyle düzeltilmesi gerekmektedir. Ancak bu durumda da yukarıda da değindiğim gibi, bu alacakların aynı hesap döneminde dava veya icra safhasına intikal ettirilmesi durumunda zaten şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün olacağından bir düzeltmeye gerek olmayacaktır.
İcra İflas Kanunu’nun 292. maddesinde iflâsa tabi borçlu bakımından, kesin mühletin verilmesinden sonra ilgili maddede sayılan koşulların gerçekleşmesi hâlinde mahkeme tarafından kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflâsına re’sen karar verilmesi öngörülmüştür. Bu durumda iflas masasına kaydedilen alacaklarda şüphelilik hali devam edeceğinden daha önce ayrılan karşılıklara ilişkin düzeltme yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
Konkordatonun tasdiki halinde ise kararda alacaklıların hangi ölçüde alacaklarından vazgeçtiği ve borçlunun borçlarını hangi takvim çerçevesinde ödeyeceği yer alır. Bu kapsamda, alacakların borçlu lehine vazgeçilen kısmı, değersiz alacak niteliğini kazanacak ve değersiz alacak ile bu alacağa isabet eden karşılık, konkordatonun tasdiki kararının ilan edildiği (bağlayıcı hale geldiği) hesap dönemi itibariyle değersiz alacaklara ilişkin Vergi Usul Kanunu düzenlemesi uyarınca yok yok edilecektir.
Projenin tasdik edilmesiyle beraber alacağın vazgeçilmeyen kısmının vadesi ise proje çerçevesinde uzatılmış olacaktır. Bu durum ise alacağa şüpheli alacak olma vasfını kaybettirir. Dolayısıyla bu alacaklar için ayrılmış olan karşılıkların, konkordatonun tasdiki kararının ilan edildiği (bağlayıcı hale geldiği) hesap dönemi itibariyle düzeltilmesi gerekmektedir.