Kömür kentinde ithal kömür korkusu

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

“Üreten kentler anlatıyor” çalışmalarının 18’incisini Zonguldak’ta gerçekleştiren Yurt Haberleri Servisimize görüşlerini açıklayan kent önderleri, kentlerinin üç temel konusu olduğunu, bunların teşviklerde çevre kentleri 4. Bölge’de iken, kendi kentlerinin 3. Bölge’de olmasının getirdiği dezavantaj, Filyos Vadisi Projesi’nin ağır işlemesi ve Çatalağzı Termik Santrali ÇATES’in özelleştirilmesi projesi olduğunu belirtiyorlar. 5 Şubat 2014 tarihinde son teklif alınacak olan ÇATES ihale şartnamesinde diğer santral ihalelerinde olduğu gibi yerli kömür kullanımının yer alması gerektiğinin altını çiziyorlar. Üçüncü temel konularının ise ise Filyos Projesi’nin ağır işlemesi  olduğunu söylüyorlar.

ÇATES’in özelleştirilmesi sonrası yerli değıil ithal kömür kullanmaya başlaması söz konusu olursa TTK’nın ürettiği 1 milyon 400 bin tonluk üretiminin 6 bin tona düşeceğini, bunun kentte büyük olumsuzluklara yol açacağını, işsizliği artıracağını belirtiyorlar. Buna neden olarak TTK üretiminin yüzde 80’ini ÇATES’e satması halinde üretimini sürdürebileceğini bu nedenle ihale sözleşmesinde “yerli kömür kullanım zorunluluğunun yer almasıyla” özelleştirmeye gidilmesinin şart olduğunun altını çiziyorlar.

ÇATES’te yerli kömür kullanılmasından vazgeçilmesi,  özelleştirme sonrasında ithal kömür kullanımına dönülmesi halinde, havzada üretim yapan özel sektör firmalarının da üretimlerini sürdüremeyeceklerini 2014 yılı sonunda rödövans sözleşmelerin yenilenmeyeceğini ve doğrudan 4 bin 500 çalışanın özel sektörde işsizliğe terk edileceğini öne sürüyorlar.TTK’nın da üretime devamının imkansız hale gelmesiyle, oradaki 11 bin 500 çalışanın da hızla tasfiyesinin gündeme gelebileceğini belirtiyorlar.

Zonguldaklılar olarak en büyük arzularının ÇADES’in işletmesini kendilerinin üstlenmesi olduğunu belirten TSO Başkanı Salih Demir, “Bedeli ne ollursa olsun Zonguldaklıların kuracağı, kamudan ve özel sektörden kuruluşların içinde yer alacağı çok ortaklı bir şirketle ÇADES işletmesini biz alalım. Bu işin başında Zonguldak TSO var, üreticilerimiz var, sendikamız var. Zonguldak Amele Birliği’nin de parası var” diyor. Demir, özelleştirme için yıllar önce Kardemir özelleştirmesinde olduğu gibi “yerel ağırlıklı bir ortaklık” öneriyor. Konuyu Başbakan Erdoğan’a anlattıklarını, kendilerinin Enerji Bakanı ile bir araya getirilip kuracakları komisyonla Zonguldak’ta doğacak sıkıntıyı araştırma sonunda, söyledikleri olumsuzluklar bu komisyonca da saptanırsa ÇADES’in kuracakları şirkete devredilmesini istiyor.

Bölgedeki diğer önemli sorun ağır işleyen Filyos Projesi olarak ifade ediliyor. Liman ihalesinin gerçekleşmesinin ardından 8 milyon metrekarelik alanda yer tahsislerinin yapılacağını, ondan sonra yatırımların devreye gireceğini belirtiyorlar. Proje içersinde Kardemir’den beslenen haddehanelerin kent içinden Filyos’a taşınması ile çimento, mobilya, gaz beton ve kireç fabrikalarının yer aldığını açıklıyorlar. Bu projenin hayata geçmesi ile kentin kömüre dayalı tek ürünlü modelinin de dışına çıkılacağını ifade ediyorlar.

Kent önderlerinin bu açıklamaları eski bazı tartışmaları hatırlamama yol açtı. Bunlardan birisi İshak Alaton’un kömür üretimi verimsizliğini ortaya koyarak yaptığı sert açıklama ve somon üretimi önerisiydi. Çok tepki uyandırmıştı. Diğeri; aynı dönemde katıldığım Zonguldak’taki  bir panelde, “Sadece kömüre dayalı tek ürünlü üretim, sizin kentinizi 5084 sayılı teşvikte 1500 doların altındaki iller arasında yer alması durumundan kurtaramamış. Mutlaka yanına bir şeyler eklemeniz, kentteki üretimi çeşitlendirmeniz gerekir” dediğimde bende  kentte “Biz kara elmas kentiyiz”eleştirisine maruz kalmıştım.

Haberde; kent önderlerinin sorunu ortaya koyarken, çözüm önerilerini beraberinde getirmeye çalışmaları, önemli bir değişimi ortaya çıkarıyor. Önemli olan ise Filyos Havzası’nın geliştirilmesi ve sadece kömüre dayalı olmayan bir Zonguldak yaratılmasından geçiyor.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar