Komşudan dersler (I)
Ocaktaki cari açık, ortalama beklentilerden 398 milyon dolar %7,1 saparak 5.998 milyon dolar ile yılın ilk gerçeklerini piyasalara açıyor. Tablo piyasaların makroekonomiden uzaklaşmasının önüne geçiyor. Rakamlar, finansman tarafında kıyamet koptuğuna işaret ediyor. Finans hesaplarında yatırımlar ve rezervler yer alıyorlar. Yatırımlar doğrudan, portföy ve diğerlerinden oluşurken; buna rezerv para büyüklüğü de eklendiğinde finansman hesabının toplam büyüklüğüne erişiliyor. Cari açıkla, finans hesabı dengesinde oluşan fark; net hata noksan farkı olarak yer alıyor ki, bu bizde uzunca bir süredir artı ve yıllık bazda 14.5 milyar USD düzeyine erişebiliyor. Finansman bacağı; 827 milyon dolar doğrudan, 1.401 milyon dolar portföy ve 265 milyon dolar diğer yatırımlarla ancak 2,493 milyon dolar edebiliyor. Cari açıkla aralarındaki fark, 3.505 milyon dolar, cari açığın %58'i kadar büyük. Yani kullanılan rezervler ve nereden geldiği belirli olmayan paraların yönetiminde hareket eden bir cari açıkla karşı karşıyayız. Net hata noksan kaleminin sürekli artıda seyrediyor olması yapısal, istatistiki bir soruna delalet ediyor. Yılın bu ilk ayında da bu kaydı, kaynağı meçhul para, 834 milyon dolar kadar net hatadan, 3 katı kadar büyük 2.671 milyon dolar olarak da rezerv paradan geliyor. Finansmanda rezerv parayı kullanmak bizim için oldukça önemli bir zafiyet.
Hükümet, cari açığın suçlusunu enerji olarak lanse ederek kolaycılığı tercih ediyor. Enerji talebinin azalması, cari açıktaki azalma eğilimi destekleyerek iyileşmeyi sağlar diyor. Petrol fiyatlarında artışın; 2011 yılında 54.1 milyar dolar olan enerji ithalatı, 2012 yılında 65 milyar dolara uçurabileceğini, bunun da cari açığa fazladan 10 - 11 milyar dolar yükleyeceğini ifade ediyor. Sadece enerjideki fiyat oynaklığına bakmak, yapısal yeniden yapılanma gereksinimini görmezden gelmek anlamına geliyor.
İki önemli enerji kaybı
Enerjinin bizde en kilit ithal kalemi olduğu tartışmasız gerçekler arasındadır. Gelgelelim ilk kaybımız ısınmaya: Enerji talebimizin kontrolsüz büyüme eğilimindeki lider sorunumuz ısınma; binalarımızın yalıtımsız eksikliği, doğalgaz, kömür, odun ve her ne kaynak kullanıyorsak, %30 ile %50 arasında değişen kayıplara maruz kalıyor. İkinci kaybı, ulaşımda veriyoruz. Ulaşımı demiryollarına tercih ettiğimiz karayolları yatırımlarıyla, cumhuriyetin ilk yıllarında vermişiz. 2023'e kadar planlanan 45 milyar dolarlık demiryolu yatırımı ile başlatılan adımlar, yıllardan gelen bireysel taşımacılığın yerini toplu taşımacılığa bırakacak olması noktasında büyük işler başaracaktır. Karayollarındaki kaybımız, OSB'lerin bir türlü gelişememesi, KOBİ'lerin büyüyememesi gibi yan etkiler, artık sıradan sorunlarımız oldular.
Komşudan ders almak
Yunanistan'ın büyüme hızı, 2006'da ki %5 düzeyinden başladı düşüşüne; ekonomik aktivite 2007'deki %4.2 seviyesinden dönüşü, 2008'de %1'e, sonraki yıllarda da; 2009'da %2.2, 2010 -%4.1 ve 2011 -%4.6 küçülmeler takip ediyor. Bu arada kamu borcu katlanıyor: GSYIH'a oranla 2006, 2007 yıllarının %102, %103 seyri, 2011'de zirvesini %160 olarak yaşıyor. Komşudan aldığımız iki koca ders var: I) Her gecikmenin bedeli ağır oluyor. II) Başarılı addedilen iyi günleri, tıpkı kriz günleri gibi sorgulamak gerekiyor. Şunları sorgulamamız gerekiyor:
1) Enerji açığımızda dış bağımlılık,
2) Harcama çılgınlığımız, tasarruf eksikliğimiz,
3) Enerji kayıplarımız,
4) Isınma ve ulaştırma hatalarımız.
Sorguya aldığımız bu dört başlığın detaylı çözümünü bir sonraki yazımda, tek tek ele alarak, zaten uygulamada; plansızlık, programsızlık, mühendislik hatalarıyla hasıraltı edilmiş bu kemikleşmiş sorunlarımızı, görmezden gelmeyerek çözüm konusunu detaylarıyla gözler önüne serelim.