Komşu komşunun külüne, Kıbrıslı Türkler ve Rumlar birbirine muhtaç

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nın üstünden tam 40 yıl geçti. Ada bölündü, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Dünya’da yalnızlığa itildi adeta. Kıbrıs Rum Kesimi mağdur görüldü. Arkasına bir de Avrupa Birliği’ni alan Rum Kesimi, hele hele tam üyelikle birlikte “Kim tutar bizi” havasına büründü. Ama gel zaman, git zaman, Avrupa Birliği’nin üyesi olmak, Birlik’ten büyük fonlar sağlamak yetmez oldu. Avrupa’nın kendine hayrı yoktu ki, üyelerine hayrı dokunsundu. Üstelik Kıbrıs Rum Kesimi’nin “anavatanı” konumundaki Yunanistan ekonomik sıkıntı yüzünden adeta kıvranıyordu.

Bir açılıma gerek vardı. Kıbrıs Rum Kesimi’nin imdadına doğalgaz olanağı yetişti. Olanağı diyoruz, Akdeniz’de Rum Kesimi açıklarında doğalgaz yatakları bulunmuştu. Bu doğalgazın en iyi müşterisi Ortadoğu ülkeleri olacak değildi ya, müşteri kuzeydeydi, Türkiye idi yani. En azından bu doğalgaz Türkiye tarafından alınmasa bile, Avrupa’ya en kısa yoldan ve en ekonomik şekilde Türkiye üzerinden ulaştırılabilirdi.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Kıbrıs Rum Kesimi arasında bir süredir yaşanan yakınlaşma çabalarının tek başına pek anlamı yoktu. Bu çabaların hayata geçirilmesi için olmazsa olmaz koşul, Türkiye ve Yunanistan’ın da desteğiydi. İki ülke siyaseten bu anlamda bir araya gelmekte zorlanabilirlerdi. Öyleyse bir araya gelmeyi sağlamak işadamlarına düşüyordu. Ve bu konuda somut adımlar atılmaya başlandı, dün bu adımlar konusunda en belirgin aşama kaydedildi.

Lefkoşa Ekonomi Forumu

aktas-006.jpg

Kıbrıs, Türkiye ve Yunanistan’daki iş camiasının önde gelen temsilcileri olan Kıbrıs Ticaret ve Sanayi Odası, Kıbrıs Türk Ticaret Odası, TOBB ve Yunanistan Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği dün Lefkoşa’da yeşil hatta bir araya gelerek, Kıbrıs sorununun çözüm sürecine desteklerini bildirdiler ve sürece gereken her türlü katkıyı yapma konusundaki kararlılıklarını ifade ettiler.

Yeşil hat üzerinden gerçekleştirilen toplantıya TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve Yunanistan Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği Başkanı Constantine Michalos da katıldı.
Kıbrıs Odalar Zirvesi ile ilgili açıklamada şu görüşlere yer verildi:
“11 Şubat 2014’te Derviş Eroğlu ve Nicos Anastasiades tarafından yapılan ikili açıklama ile birlikte adada oluşan olumlu atmosfer, TOBB tarafından üç yıldır gerçekleştirilmeye çalışılan bu dörtlü toplantıyı mümkün kılmıştır.

Bu toplantının birincil amacı adada sürdürülebilir bir siyasi çözüme ulaşmaya destek sağlamaları için Türkiye, Yunanistan, Kuzey ve Güney Kıbrıs’ın iş dünyaları arasında bir diyalog mekanizması oluşturmaktır. Taraflar arasında özel sektör dayanışmasına dayalı bu tarz bir ortak oluşum, Kıbrıs’ta sürdürülebilir bir çözüm için siyasilerin resmi görüşmelerine paralel olarak ada halkının hayatlarında iyileştirmeler yapmaya başlayabilir. 

Kıbrıs’ta taraflar artık birbirleri için birer kara kutu olmaktan çıkmalıdırlar. Bunu yapmak için iş dünyalarının üzerine düşen, Kıbrıslıların günlük hayatlarında karşılaştıkları sorunların üstesinden gelmeyi hedef alan bir dizi somut ortak projenin tasarlanıp hayata geçirilmesidir.

2 Haziran’da gerçekleştirilen Kıbrıs Odalar Zirvesi işte bu nedenle tarihidir. 1974’ten bu yana ilk defa siyasi görüşme kanalına paralel olarak kurulacak bir özel sektör diyalog mekanizması yoluyla çözüm sürecini küçük ama pratik ve teknik adımlar ile ilerletmek mümkün olacaktır.”

Lefkoşa Ekonomi Forumu bundan sonraki toplantısını 14 Eylül’de İstanbul’da gerçekleştirecek. İstanbul’daki toplantı öncesinde, odalar amaca yönelik inisiyatifler geliştirecek ve bunlar söz konusu toplantıda ilgililere iletilecek. 

350 bin dolarlık ticaret

Kıbrıs’ta kesimleri, dolaylı olarak da Türkiye ve Yunanistan’ı bir araya gelmeye iten etkenlerin başında, girişte de belirttiğimiz gibi ekonomik sıkıntılar geliyor. Bu konuda TEPAV Direktörü Güven Sak çarpıcı rakamlar verdi. Güven Sak, Türkiye ile Rum Kesimi arasındaki yıllık ticaret hacminin yalnızca 350 bin dolar düzeyinde bulunduğuna dikkat çekti. Sak, ikili ticaret hacminin yok denilecek kadar az olmasının sorun oluşturduğunu, ancak asıl sorunun, Kıbrıs Rum Kesimi ile olan siyasi durumun, Türkiye’nin Avrupa ile olan ticaretine olumsuz yansımasıyla ortaya çıktığını ifade etti.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar