Komisyon torbayı açtı!
"Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın yükümlüsü için borçların, ilgili kamu kuruluşları için alacakların "yeniden yapılandırılmasına" ilişkin hükümlerine kimsenin en küçük bir itirazı yok.
Tasarı bu yönüyle, önceki benzerlerine benzemez; yani, "İstanbul Yaklaşımı", "Anadolu Yaklaşımı" gibi ya da muhtelif tarihlerde çıkarılan ve adları genellikle "Bazı alacakların…" diye başlayan parasal af, yeniden yapılandırma amaçlı kanunlar gibi yarım yamalak kalmazsa gerek kapsamı gerekse borç-alacak tasfiye yöntemleriyle borçluya da alacaklıya da kazandıracak gibi görünüyor.
Ek talepler
Anadolu'dan aldığım işadamı, sanayici okur sinyalleri genel bir memnuniyeti yansıtıyor. Ancak, ilginç istekler de yok değil. Meselâ, kamu bankalarıyla "problemli kredi" ilişkisi içindeki kimi okurlardan şöyle iletiler ya da telefonlar geliyor:
Bu bankalar problemli kredilerde faiz indirimi, vade uzatımı gibi uygulamalara gidemez mi? Bunu yapan bir kamu bankası varmış. İsmini de söylüyorlar, yazmıyorum. Okurlar istiyor ki, eldeki tasarıya bu yolda bir hüküm eklenerek tüm kamu bankalarına yaygınlaştırılsın.
Eh, vergi ve primle başlayıp trafik cezasına kadar "esnetilen" tasarıya bir de bu istek neden giremesin? İsmi içeriği kadar uzun tasarı halen Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonu alt komisyonunda inceleniyor. Ancak burada ve ana komisyonda mevcut düzenlemelere bunun gibi konular eklenir mi? Pek sanmam ama her türlü sürpriz yetkisi iktidarın elinde, olur mu olur!
Emek esnetilirken...
Tasarının borç, alacak yapılandırmasına ilişkin düzenlemelerine işçi kesiminin de herhangi bir itirazı yok. Üstelik, açık ifade edilmese bile içten içe memnun olduğu düşünülebilir. Sebebi basit ve net: Ekonominin "emeğe düşük ücret" üzerine kurulu paylaşım düzeninde aldığı ücretle ödemekte zorlandığı, ödeyemediği elektrik, doğalgaz vb. borçlarını da kapsadığı, ödeme kolaylığı sağladığı için.
İşçi kesiminin ve sendika konfederasyonlarının ortak itiraz ve eleştirileri, tasarının esnek istihdamda model ve uygulama kapsamını genişleterek, kurumlaştırması üzerinde yoğunlaşıyor. Bu son derece doğal bir yoğunlaşma. Düşük ücret, işsizlik, sorumlu olmadıkları halde her krizde kapının önüne konulmak gibi önce insani ve sosyal sonra ekonomik bir problemi bu kesimler yaşıyor. Elbet itiraz edecekler!
Tabii, tasarının esnek istihdamla ilgili hükümleri önce insani ve sosyal, sonra ekonomik ölçütlerle tasarlanmış ve yazılmış değil. Sadece ekonomik, ve sadece "dünyanın en büyük 17'inci ekonomisinin" asla başaramadığı; belki de istemediği yeterli ve yeni iş yaratma gerçeğini, esnek modellere bölüp parçalayarak örtmeye dönük.
Uzaktan çalış, evde otururken çalış, çağırırsam gelirsin, 4 saatten fazla çalışamazsın gibi kaba ve hoyrat "esneme" modelleriyle Türkiye'nin kronik istihdam problemini "kalıcı" çözmenin mümkün olmayacağını, emimin tasarıyı yazanlar, destekleyen iş çevreleri de biliyor.
Zaten, bu yöntemlerle kalıcı çözümün asla mümkün olmayacağını bilen; aslında mümkün olmamasını, düşük ücret yapısının devamı için "hayırlı" bulanlar emeği esnetirken, istihdamı daha da sertleştiriyorlar! TBMM'deki tasarı bir tarafa, daha önce uygulanan destekler istihdamı artırsaydı, böyle traji- komik çalışma modellerinin keşfine veya ithaline gerek kalmazdı!