KOBİ’lerin finansman maliyetini düşürme formülü: KGF!
İsmet GERGERLİ - KGF Genel Müdürü
KOBİ’lerin finansmana erişim sorununun yanında, gözden kaçan ancak en az finansmana erişim kadar sıcak bir sorun olan kredi faiz oranlarının düşürülmesinin yolu da Kredi Garanti Fonu’ndan (KGF) geçmektedir.
Esneklik ve uyum kabiliyetlerini en iyi şekilde değerlendirerek her dönemde rekabet avantajı sağlayabilen ekonominin temel yapı taşları olan KOBİ’lerin en önemli sorunlarından biri hiç şüphesiz finansmana erişim. Son dönemlerde azalan kâr marjları, tahsilat sürelerinde oluşan uzamalar sebebi ile kullanılan krediler için katlanılan maliyetler, KOBİ’lerin bilançolarını olumsuz etkilemeye devam etmekte.
Özellikle 15 Temmuz sonrası yaşanan toplumsal mutabakat, devlet kaynaklarının daha çok kullanılmasını sağlayacak ekonomik reformları da beraberinde getirdi. Hükümetimizin başlattığı ekonomik seferberliğe KGF olarak biz de katkı sağlamak için kolları sıvadık ve KOBİ’lere daha fazla destek olmanın yollarını geliştiriyoruz.
Bu süreçte kredi faiz oranlarında KOBİ’lere yapılacak pozitif ayrımcılık önemli olup, finans kurumlarının, sistemi ve teminat düzenini dikkate alarak yeni fiyatlama politikaları geliştirmesi gerektiği kanaatindeyiz.
Krediler ve teminatların niteliklerinin ve sınıflandırılmasının belirlenmesi hususu, sektörün yasal düzenleyicisi olan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından yapılmaktadır. BDDK kredileri öncelikle yaşamsal sürecinde oluşan aksaklıklara göre 5 farklı gruba ayırmaktadır. Ayrıştırma, kredilerin ödemelerinde aksama yaşanıp yaşanmaması veya firmadan kredibilite zafiyeti oluşup oluşmamasına bağlı olarak değişmektedir.
Özetle hiçbir sorunu bulunmayan ve ödemelerini verilen taahhütler çerçevesinde sürdüren firmaların kredileri en iyi grup olarak nitelendirilen 1. grup krediler içerisinde sınıflandırılmaktadır. Ödeme taahhütlerinde aksaklıklar veya kredibilite zafiyeti olan firmalar ise BDDK mevzuatı doğrultusunda belirlenen şartlara göre 2. grup, 3. grup, 4. grup veya 5. grup krediler içerisinde sınıflandırılabilmektedir. Yapılan bu ayrışmaya göre tüm gruplar için farklı karşılık oranları üzerinden kredi karşılığı ayrılması gerekmektedir.
BDDK tarafından yapılmış düzenlemeler çerçevesinde kredilerin gruplandırılması sırasında diğer bir değerlendirme kriteri olan krediler için firmalardan alınan teminatlar gündeme gelmektedir. Bu aşamada gündeme gelen teminatlar en hızlı şekilde nakde tahvil edilebilen varlıklardan başlamak üzere 5 grup altında toplanmıştır.
Birinci grup teminatlar, nakit, mevduat, katılım fonu ve altın depo hesaplarını, kredi kartından doğan üye işyeri alacaklarını ve banka nezdinde saklanan altın, Türkiye Cumhuriyeti Merkezi Yönetimi tarafından ihraç edilen borçlanma araçları, Hazine destekli KGF teminatı vb. teminatlardan oluşurken, ikinci grup teminatlar altın haricindeki kıymetli madenler, KGF teminatı vb., üçüncü grup teminatlar gayrimenkul ipoteği vb., dördüncü grup teminatlar ticari işletme rehini v.b. oluştururken beşinci grup teminatlar ise bu gruplarda sayılan vb. teminatların dışındakileri içermektedir.
Bankalar için çok özel bir vasfı haiz olan 1. grup teminatlar karşılığı kredi kullanan firmaların daha düşük maliyetli kaynağa ulaştığı noktada, KGF kefaleti ile kredi kullanan KOBİ’lere sağlanan bu kefalet desteğinin sonuçları, gerek piyasada gerek ekonomi kanadında güçlü bir şekilde hissedilecektir.
Ülkemiz bankacılık sektörü toplam kredileri 2016/Haziran ayı itibari ile 1.569 Milyar TL olup, KOBİ’lerin almış olduğu pay ise 403 milyar TL seviyesindedir.
Bilindiği üzere BDDK mevzuatı uyarınca bankalarca sağlanan ve 1. grup krediler içerisinde yer alan tüm krediler için finans kurumları risk bakiyesi üzerinden %1 (31.12.2017’ye kadar KOBİ Kredileri için %0,5) genel karşılık ayırmaktadır. 2016/Haziran dönemi itibari ile KOBİ’lerin sisteme karşılık olarak maliyeti yaklaşık 2 milyar TL civarındadır. 01.01.2018’den itibaren yürürlüğe girecek yasal düzenleme ile bu tutar KOBİ kredilerinde aynı seviye korunsa dahi 4 milyar TL’ye yükselecektir. Ayrılan bu karşılık doğrudan gider yazılmakta ve bankaların bilançoları üzerinde faiz marjına daraltıcı etki oluşturmaktadır.
Karşılık tutarlarının hesaplanmasında kredi verenlerin kredileri için almış oldukları teminatlar da dikkate alınmaktadır. BDDK düzenlemelerinde 1. grup teminatlar arasında yer alan mevduat, hazine bonosu, devlet tahvili, Hazine destekli KGF kefaleti vb. gibi teminatlar ‘%100 net gerçekleşebilir değeri’ nedeniyle doğrudan karşılık iptali olarak bilançolara olumlu yönde yansımaktadır. Bu tür teminatların tamamı ‘%100 net gerçekleşebilir değeri’ sebebiyle banka bilançolarına maliyet düşürücü katkı sağlamaktadır.
Örneğin KOBİ’ye 1 milyon TL kredi kullandıran banka, genel karşılık olarak %05 (Binde 5) oranında (5 bin TL) karşılık ayırmaktadır. KGF tarafından bu krediye kefalet verilmiş olması halinde karşılık iptali yapılacak ve bankanın bilançosu bundan olumlu etkilenecektir. Dolayısıyla verilen bu kredinin banka öz kaynağına maliyet etkisi ortadan kalkacağı için kredi faiz oranının bundan olumlu etkilenmesi ve kredi kullanan KOBİ’nin daha düşük faiz oranı ile kredi kullanabiliyor olması sağlanmış olacaktır.
KGF'nin kefaleti ile kredi kullanan KOBİ’lerin bankadan kullanacağı kredinin faizinin karşılık maliyetinin dikkate alınarak fiyatlanması gerektiği kanısındayız.
Bankaların KGF bağlamındaki kredi politikalarının “Güçlü Teminat, Düşük Faiz Oranı” olarak şekillenmesi, KOBİ’lerin gerek rekabet gerekse ekonomide daha aktif rol alma çabasına olumlu katkı sağlayacaktır.
KGF değişen ekonomik konjonktürel yapıya uygun olarak, finansmana erişim konusunda atıl kaynakları ekonomiye kazandırmak için çalışmalarını hızla devam ettirmektedir. Bu süreçte ekonomik aktörler ile çok yakın çalışmalar yürütülmekte, KGF'nin ekonomide alması gereken rolü acilen ve etkin biçimde alması için yasal düzenleme çalışmaları kesintisiz devam etmektedir.
Bu çalışmaların meyvelerinin kısa zamanda alınması beklenmekte, sağlanacak yeni kaynaklar ve ürün çeşitleri ile fonun sektör içindeki payı hızla artarak, bu artışın çok kısa sürede banka bilançolarına da olumlu yansıması görülecektir.
Süreçte en etkin rol sahibi olan kredi veren kurumların da kamusal anlamda sağlanan yoğun desteğe cevap olarak özellikle KGF kefaletli kredilerin finansman maliyetlerini pozitif yönde ayrıştırmaya başlaması büyük önem arz etmektedir.