KOBİ’leri kendi başarıları için farklı düşünmeye yönlendirebilir miyiz?
Semanur AKKAYA - BES Business Expansion Services
Alman-Türk ekonominin rakamlarına bakıldığında ikili ticaret hacmi 37.6 milyar euroyu buluyor. 12.9 milyar euroluk Alman yatırımı Türkiye’de yapılırken, Türk yatırımcılarında Almanya’da 1.8 milyar euro yatırımı bulunmakta. Türkiye’de 6 bin 500 Alman firması temsil edilirken, Almanya’da henüz 1.300 Türk firması faaliyet göstermekte. İki ülke arasında ki, büyük ticaret hacmi, yüksek yatırımlar, her iki taraftaki önemli işverenler ve güçlü ortaklıklardan söz ettiriyor.
Neden bazı Türk şirketleri Avrupa’da ticari ilişkileri oluşturmada zorlanırken diğerleri bu zorluğa kolaylıkla aşabiliyor?
Bazı Türk şirketleri Alman- Türk ticaretinde çok başarılı olurken diğerleri bunu sadece izlemekle yetinmek zorunda kalıyor. Bu yazıyı artık seyirci olmaktan vazgeçip kendisini sorgulamayı kabul eden ve güçlü oyuncu tarafına geçmek isteyen KOBİ yöneticilere yöneliktir. Başarılı tarafa geçebilmek için cesaretin yanında sizi doğru yönlendirecek (BES Business’in Almanya tarafı GATİC GmbH gibi) işbirliğiniz olmalı ve bunun yanında yönetim tarzınızı, iş süreçlerinizi, müşteri kazanma stratejinizi ve müşteri hizmetlerinizin Avrupa pazarına yönelik yeterlimi diye baştan sorgulamanız ve üzerinde çalışma desteği gerekecektir. Yıllar içinde oluşturduğum yurtiçi ve yurtdışı iş geliştirme tecrübem ve Türkiye’deki 500’ün üstünde yapmış olduğum holding ve KOBİ şirketlerin yöneticiler ile görüşmeler sonrası, şu kanata vardım: Türk KOBİ’lerinin Avrupa’da başarılı olabilecekleri inancındayım ama bunun ‘farklı düşünmekle’ olacağına inanarak onlara destek olarak bu eğleme davet etmek istiyorum.
Gözlemlerimi burada kaleme alarak, sizi kendinizle yüzleşmenizi isteyeceğim. Bazı doğruları kabul ederek artık sizde şirketinizin Avrupa kapılarını daha kolay açabilirsiniz. Yüzleşmeye başlayalım:
Bazı şirketlerimiz kurumsal çalışma sistemine geçmiş olmasıyla birlikte avantajını yaşarken pek çoğu hala “Patron” şirket varlığını sürdürmek için direniyor. Almanya’nın yedi farklı liderlik biçimi varken (Dönüşüm, Etik, Stratejik, İşlemsel, Laissez-faire, Direkt ve Olumsuz Liderlik), tek liderlik tarzları nedeniyle, Türk şirketleri yüksek nitelikli personeller elinden kaçırıyor. Bu nedenle de baştan rakiplerine yenilmiş bulunuyorlar. Diğer yandan da insanlara güçlü hiyerarşiler nedeniyle eşit davranılmaması, otorite düşüncesi, yabancı tecrübenin ve bilginin şirket içi kabul edilmemesi gibi unsurlar bu şirketlerin gelişimini olumsuz etkilemekte. Kültürel bakış acısından bir örnek verildiğinde Alman işadamı neyin daha iyi olabileceğini objektif olarak açıklamak isterken Türk işadamı olaya duygusalca yaklaşıyor ve kişiselleştirirken başarısının önünde duruyor. Her ne kadar yurtdışında okumuş genç holding yöneticilerimiz risklere karşı önlemli, çalışanlarına toleranslı, kültürlerarası profesyonel bir şekilde hareket ederek- başarının reçetesini önlerinde koysa da KOBİ’lerimizin çoğu otorite konusunda ısrarcı kalıp kendileri gelişmelerinde engel oluyorlar.
İzlemimizin devamında gelen sorunlar kaynakların israfı (zaman- eleman potansiyelleri-fırsatlar). Türkiye’nin gelişimi için KOBİ’lerin güçlenmesi gerekli. Bunun için sadece finansal destekler yetersiz kalabiliyor. Yol gösterici ve kapı açıcı desteklerin yanında kültürel farklılıkların getirdiği sorunların açılması gereklidir. Tüm dünyaya iş yaparken Avrupa’da yapamıyoruz diyenler çok aramızda. Yöntemleri yanlış olduğunu bilip nerde ne yanlış yaptıkların farkında değiller. Biz sorunlar kolaylıklar analiz edilebiliyor ve ortadan kaldırıldığında başardıklarını izleyebiliyoruz.
Başarının kendisini sorgulamak ve geliştirmekle gelen bir yol olduğuna inananlardanım. Avrupalı CEO günde 30 sayfa okurken bizim okuma kültürümüz maalesef zayıf. Bizi geliştirecek hobiler bizi işimizde de başarılı yapacaktır. Başarının yol haritasının oluşturmak mümkün olduğuna inanmak ve sistemli çalışıldığında başarının kaçınılmaz olduğunu Almanlar bize göstermekte. Neden onların başarı reçetesini kendimize kullanmayalım.
Türkiye’de çoğu yöneticiler şirketlerine arkasını dönemediklerinden şikayetci. Avrupa’ya bakıldığında şirketler içi kamera ya da başka kontrol sistemler normalinde bulunmamakta. Ne tür motivasyon araçları kullanıyorsunuz hangilerini kullanmalısınız bu önemli konuyu ele almalısınız. Bu ara en kötüsü‚ prim sistemi’. Korkutmak ya da ellerine bir şeyler tutuşturmak yerine elemanlarınızı büyük resmi çizerek motive edebilirsiniz. Bir olma hissi, anlamlı görevler ve hedefler elemanlarınızı proatif yapacaktır. Kim büyük başarın parçası olmak istemez ki? Öncü ve karizmatik bir lider olun. Böylece şirkette olmadan her gün sadakatin tadını çıkarabilirsiniz. Müşterilerle ve çalışanlarla adil ve saygılı ilişkiler yürütün. Zihinde yerleştirilmiş olumlu düşünceler kalpten şirkete bağlılık sağlayacaktır. Böylece elemanlarınızı şirketinize uzun vadeli motive olarak bağlayacaksınız.
Günümüzde işletmelerdeki üst düzey yöneticilerin kabul etmek istemedikleri özelliklerden sadece bazıları şu şekilde topladık;
- Yatırım yapmadan başarı isteği;
- Kendine (şirketin gerçek gücüne ve olasılıklarına) ve herkese güvensizlik;
- Egoları tarafından yönetilme ve korkuların gerdiği bir ruh hali;
- Kaynakların israfı ve zamanı boşa harcama eğilimi (Bayram öncesi / bayram sonrası- seçim öncesi/seçim sonrası pasifliği vs.)
- Kendi kültür ve geleneklerinde ısrarcı olurken farklı kültürlere karşı anlayış ve uyum eksikliği;
Çözüm; Tüm konularda denge kurabilmek!
Ticaretimizi de sorgulamaya devam edelim: Amazon Türk şirketlerini yurtdışındaki platformunda kabul etmediğini biliyor muydunuz? Bu imajı kimler yaratı? Türk şirketleri, uzun vadeli iş ilişkileri kurmak yerine, genellikle kısa vadeli (hızlı para kazanmak) koştukları yaratarak yurtdışında kötü bir imaj yaratmış bulunuyorlar. Tekrar hatırlatmak istiyoruz. Avrupa’da başarılı ve başarısız şirketler karşılaştırıyoruz. Şimdi Amazon Türkiye var. Yanı yine başkaları güçlü pazarımızdan faydalanıyor. Bir ülke İhracat ve İthalat dengesini korumalı. Daha fazlasını izin vermemeli. Türkiye’de işbirliği yapmak üzere Avrupa’daki şirketler güvenli aracı şirketler (BES Business) üzerinden bağlantı kuruyor. Türkiye içinde daha fazlası yapılabilir (BES Business Almanya tarafı GATİC GmbH) ile. Tabii ki, başarılı olan şirketler bu hataları yapmadılar. Biz uzun vadeli işbirliklerinin kurulması yönelik çalışma tavsiyelerde bulunuyoruz. Uzun vadeli işbirlikleri hedefleyerek projelerini yönetmeleri KOBİ sektörünü büyük ölçüde güçlendirecektir. KOBİ’lerin Türkiye ekonomisinin toplam cirosundaki payı yüzde 63’tür. Türkiye’deki tüm orta ölçekli şirketlerin yüzde 94’ü, ondan az çalışanı olan mikro işletmelerdir. Ortalama 40 yıllık kurumsal başarı. KOBİ sınıfı güçlendirmek üzere Almanların süreçleri, düşünce tarzlarını ve eylemleri projelerimizde entegre ediyoruz.
Türkler Alman görüşlerini anlayıp uygulayabildiklerinde Almanya’da başarıya daha kolay ulaştırıyorlar.
Bir Alman Türkiye pazarında rekabet etmek istiyorsa, Türk tutumlarını bilmeli ve uyum sağlamalı. Türk iş dünyasındaki kuralları dikkate alır ve başarısı için doğru değerlendirir. İş yapmak istediğimiz ülkeye uyum sağlamak gerekir. Bu yüzden biz projelerimizde kültürel acısından şirketlere yüzde yüz destek veriyoruz. Alman ticaret kuralları ve kültür değerlerine göre projelerimizi yönetiyoruz. Birçok Türk CEO’su beklentilerimize fazla, gereksiz ya da duygusal tepki verdiğinde projeleri alamıyoruz. Aslında bu bizim proje seçim yöntemimizdir çünkü uyum sağlamayan şirketler orda başarı gösteremeyeceklerini biliyoruz. KOBİ’lerimizi yurtdışında her yönden kurumsal temsil etmekteyiz ve yurtdışından elde edilecek yüksek kâr başlangıçta gereken çabaya değer olmalı.