KOBİ'ler için yeni dönem düşünceleri
KOBİ'ler 1990'larda bankaların kredi portföyleri içersinde sadece yüzde 4 paya sahiptiler. O günden bu yana banka kredileri 15 kat artarken, KOBİ'lerin kullandığı krediler 56 kat artarak toplam içersinde yüzde 26 seviyesine ulaştı. Ancak, bu önemli gelişme bile bugün için yeterli değil. KOBİ'lerin rekabetçilik ve yerli girdileri artırabilmeleri için onları büyütücü ve geliştirici atılması gereken yeni adımlara ihtiyaç var…
Ekonomimizin kılcal damarları olan KOBİ'ler ülkemiz üretiminde, istihdamında, ihracatında ve büyümesinde önemli rol oynayan kuruluşlardır. Son yıllarda Bankacılık sektörüyle tanışarak kullandıkları kredi miktarını hızla artırarak kendi büyümeleri için önemli banka kredilerini önemli bir kaldıraç olarak kullanmayı başardılar. Ancak, buna karşılık hala büyük çoğunluğu mikro kuruluşlar olma özelliğini sürdürüyorlar. Bu nedenle üretimimizin artması, üretimde yerli girdilerin artması ve KOBİ'lerin büyümemize daha fazla katkıda bulunabilmesi için atılması gereken önemli adımlar olduğuna inanıyorum.
Bunlardan söz etmeden önce son yıllarda bankalarla tanışan KOBİ'lerin toplam kredi içersindeki baylarından söz etmeliyim. 1990 yılında 44 milyon 353 bin lira olan toplam kredi içersinde KOBİ'lerin payı 2 milyar liranın altında yüzde 4 seviyesindeydi. Ve birçok KOBİ yöneticisi "Kredi kullanmamış olmayı ve öz sermaye ile büyüdüklerini söylemeyi" övünç sayarlardı.
Yüksek faiz nedeniyle üretimlerinden elde ettikleri getiriler yüksek olan kredi faizlerinin üzerinde olmadığı için söylemlerinin haklı yanı vardı. Ancak, son yıllarda düşen kredi faizlerinin üzerinde üretim getirisi sağlayabildiklerini görmeleri onların bankalarla tanışmalarına yol açtı. Bankaların yeni ve farklı enstrümanlarla onlara hizmet sunmaya başlaması ve KOSGEB gibi kamu destekli kuruluşların da imkanlar yaratması da KOBİ'lerin kredi kullanımını artırdı. Bunun sonucunda bu yılın Mayıs ayında toplam kredi 1990'a göre 15 kat artışla 867 milyar liraya liraya yükselirken KOBİ'lerin kullandığı kradi miktarı 56 kat artışla 225 milyar liraya ve toplam içindeki payı da yüzde 26 seviyesine ulaşmış durumda.
Ancak, bu da yeterli değil ve KOBİ'lerin atması gereken bazı adımlar söz konusu.
Bunların başında KOBİ'lerin büyüklük sorunu geliyor. 0-9 işçi çalıştıran mikro işletme niteliğindeki KOBİ'lerin bütün içersindeki oranı hala yüzde 50'lerin çok üzerinde. Verimlerini olumsuz etkileyen bu yapıdan kurtulmak için bu mikro işletmelerin en az iki katı büyümeleri gerekiyor. Bu hem istihdam hem de verim artışına yol açacak bir sonuç getirecektir.
Bunun için tek tek büyümeler söz konusu olabileceği gibi, aynı sektörde ve kentteki yerli firmaların işbirlikleri ve birleşmeleri de katkı sağlayabilir. Bu konu kamu tarafından da desteklenmeye devam edilmelidir.
Yerli KOBİ'lerle olduğu gibi büyük boy KOBİ'lerin özellikle AB içersinde yer alan KOBİ'lerle işbirliği ve birleşme konularında adım atmaları karşılıklı fayda yaratacaktır. Hem teknolojik gelişmeye, hem Pazar geliştirmeye hem de sağlıklı büyümeye yol açacak sonuç getirecektir. Bu dönemde birçok Avrupalı KOBİ'nin sistem dışına çıkma ile yüz yüze olduğu dönemde bu karşılıklı "Kazan kazan" sonucunu ortaya getirecektir. Bu yerli KOBİ'ler açısından teknoloji imkanı yaratmasının yanında kurumsallaşma deneylerinin aktarılmasına da imkan verecektir.
KOBİ'lerin bu adımları atmaları daha rekabetçi üretim yapmalarına yol açacağı için, büyük firmaların üretimlerindeki yerli girdiyle katkıları da artıracaktır. Bu da ithal girdiği azaltarak en büyük sorunumuz cari açık yönünde olumlu bir gelişmeye yol verecektir.
Doğaldır ki bütün bunlar için KOBİ'lerimizin teknoloji finans imkanlarını da geliştirmelerini toplam kredi kullanımında paylarını artırmalarını zorunlu kılacaktır. Düşen faizler bu dönemde buna fırsat verecek durumdadır.