KOBİ fetişizmi ve hay Allah razı olsun
Size dinlemekten, bana yazmaktan ve anlatmaktan sıkıntı geldi. Gazete komşum Rüştü Bozkurt Hoca 'KOBİ Fetişizmi' başlıklı yazısında bu konulardaki yazılarıma atfen şöyle demiş: "Önceki hafta Dünya Gazetesi'nde Osman Ata Ataç'ın başlattığı ve sürdürmekte olduğu küçük ve orta ölçek iş yerlerine nasıl yaklaşılması gerektiğni irdeleyen yazılarını umuyor ve diliyorum ki, yazılı medya da kalem oynatanlar, görsel medyada haber ve yorum yapanlar, internet sitelerinde düşüncelerini dökenler, uygulamalara yön verenler, denetimden ve gözetimden sorumlu olanlar alıcı bir ruhla okusunlar, irdelesinler ve içselleştirsinler." Diğer komşum Şefik Ergönül Hoca da 'Hay Allah Sizden Razı Olsun Sayın Zafer Çağlayan' başlıklı yazısında: "Değerli dostum Osman Ata Ataç'ın makalelerini yazdığı klavyesinde tüy bitti demek az olur, herhalde bilgisayarının klavyesi tavus kuşunun kuyruğuna dönmüştür. Zira, bu sistemle bir yere varılamayacağını ve sistemin farklılaştırılması, değiştirilmesi konusunu kaç defa yazdığını, alternatif önerileri seslendirdiğini burada sayamam. Dünyanın dış ticareti geliştirme kuruluşlarına bu konuda akıl veren arkadaşımızın söylediklerine benzer deyişleri, Ekonominin en yetkili ağzından duymak bizi mutlu etti." Her ne kadar bu yazılanları nepotizm örneği olarak görseniz de her iki yazar da poh poh olsun diye yazı yazmazlar. Yazdılarsa bir bildikleri olduğundan, hakikaten inandıklarındandır.
Şirketlerin "Devlet" "Özel Sektör" işbirliği şemsiyesi altında kaynak transferi yolu ile desteklenmesi ilkesine dayalı modellerin bir işe yaramadığını, katma değeri yüksek ihracat yaratmadığını, yenilikçilik ve inovasyonu teşvik etmediğini, özellikle kalkınmakta olan ülkelerden kalkınmış ülkelere net kaynak transferini önlemek bir yana arttırdığını defalarca yazdım. Bu modellerin ekonomideki çarpıklıkları artırdıklarını ve zaten pratik olmadıkları için kaynak israfına yol açtıklarını da ekledim. Şimdi benim diyeceklerimi ne KOBİ'ler, ne diğer özel sektör firmaları ne de bu işlerle uğraşan devlet ricali sevecek. Ne yapalım? Sevilmek için yazı yazsak işletmecilik dışında başka konu seçer, o konuda da geyik yapardım.
Bir kere devlet-özel sektör işbirliği ne kavram olarak, ne uygulamada ne de işin felsefesinde doğru bir iş değildir. Devlet özel sektörle işbirliği yapmaz, yapmamalıdır. "Ne diyorsun hoca?" veya bir zamanların popüler suçlamasıyla "Marksist, Leninist ve hatta Maoist misin?" diye köpürmeden hele bir lafımı dinleyin.
Bir kere işbirliği kelimesi İngilizce 'partnership' yani ortaklık kelimesinden Türkçeye çevrilmiş. Bu kavramın İngilizce orijinali 'public private partnership' sözcüğüdür. Bu sözcüğün esas olarak tanımladığı şey alenen ve resmen iş ortaklığıdır. Yani devlet sermayedar olarak bir işe ortak olur. Buna bir itirazım olamaz. Ancak uluslararası platformlarda bu sözcük amacının dışında devletin milli özel sektörünü desteklemesi anlamında kullanıldığından beri benim itirazlarım da başladı.
Öncelikle sözcük ortaklık değil de destek olarak kullanılınca destek kelimesinden ne anlaşılması gerektiğinin de iyi açıklanması gerekir. İktisatçı dostlardan her zaman olduğu gibi özür dileyerek devlet ve özel sektör iş bölümü nedir oradan başlayalım. Her ekonominin başlıca iki şeyi yapması gerekir. Servet yaratmak ve servet dağıtmak. Bu konuya daha önce de değinmiştim. Servet yaratamayan ve yarattıkları serveti 'adil' şekilde dağıtamayan ekonomiler çeşitli seviyelerde sıkıntı çekerler. Serveti yaratmak ve dağıtmak görevini devlet ve özel sektör arasında bölüştürme konusunda çeşitli yollar denenmiştir. Serveti yaratmak ve dağıtmak görevinin ikisini birden devlete bırakan rejimler gördük. Bunlar başarılı olamadılar. Günümüzde hakim düşünce servet yaratmak işinin özel sektöre, servet dağıtmak işini ise devlete bırakmak fikri daha geçerli. Türkçesi bu ikisinin işleri ayrı. İşte zurnanın zırt dediği yer burası. Devletin özel sektöre servet yaratmak konusundaki desteği ne gibi bir şey olabilir? Bu sorunun bir kaç doğru cevabı var. Hiçbiri devlet eliyle adam zengin etmek değil. Bu yapılmıyor mu? Elbette yapılıyor. Ama bunun adı devlet özel sektör işbirliği değil kılıfına uydurmaktır. Haftaya devam ederiz.
Sağlıcakla kalın