Kıt olan, ‘kaynaklarımız’ değil...
Kaynaklar kıt’ diyoruz…
Yanlış biliyoruz!
Kıt olan, ‘kaynaklarımız’ değil...
***
2018’de yazmışım:
“Ceviz… İthalatçıydık...
Son 10 yılda, bedava verilen arazilere, milyonlarca ‘ceviz fidanı’ diktik...
Meyve almak için, ‘bedava arazide fidan dikmek’ yeterli sandık...
Sulamamız, budamamız, ilaçlamamız yani ‘çalışmamız’ gerekliliğini unuttuk...
Sonuç mu? 10 yıl sonra, bugün, ağaçların çoğu meyve vermiyor... Ve kesiliyor...”
***
Bugün…
‘Daha büyük’ ithalatçıyız!
Tükettiğimiz ceviz ve bademin yüzde 80’ini ithal ediyoruz...
***
Bir ara arttı ceviz üretimimiz!
Sevindik...
Çok geçmeden ‘gerçekle’ yüzleştik… Her yıl, on milyonlarca dolarlık cevizin, kaçak yollarla Türkiye’ye sokulduğunu, ‘yerli ürün’ diye tescil ettirilip, piyasaya sürüldüğünü öğrendik...
2018 başında gümrük vergileri düşürüldü...
Kel göründü!
Ceviz ithalatındaki artış yüzde 300’ü aştı…”
VELHASIL
Ders aldık mı? (Diğer sorunumuz)
Tabi ki hayır…
6 yıl sonra, bugün, ceviz ithalatı 200 milyon doları aşmış…
***
Ceviz, badem, ayçiçeği başta olmak üzere, kuruyemişin anavatanıyken…
1-2 milyon liralık yatırımla ata tohumlarımızı çoğaltabilecekken…
Bazı bölgelerde evin bahçesinde/dağda/taşta dahi üretip, dünyayı doyurabilecekken…
***
Bu veriler ışığında, kıt olan nedir şizce?