Kısır döngünün yolcuları çok yorgun!
Gerek küresel ve gerekse ulusal düzeyde çok yönlü olumsuz baskıların arttığı, ağırlaşan sorunları görmezden gelerek günü kurtarmaya çalışmanın zorlaştığı bir süreçten geçiyoruz. Boşa konsa dolmuyor, doluya konsa almıyor; değişmesi önlenemeyen koşullar ile daha önce yapılmış hesaplar arasındaki uyumsuzluğun büyümesi önlenemiyor.
Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından açıklanan veriye göre Temmuz ayı ihracatımız bir yıl öncesinin aynı ayına göre yüzde 18,7 oranında daralmış; uzatmalı Bayram tatili nedeniyle böyle bir olumsuzlukla karşılaşıldığı tahmini genel kabul görüyor. Turizm konusundaki olumsuzluğu hafifletelim derken, ortaya çıkan yan tesirlerin daha vahim olduğunu görmek gerekiyor!
Toplu Konut İdaresi 10 milyar Liralık gelir yaratmak üzere bir kampanya başlatıyor. Gayrı menkul yatırımcıları aynı şartlar ile ve beş katı büyüklükte satış yapabilmek için devreye girmek durumunda kalıyor! Ağırlaşmış sorunlar ve iyice büyümüş dengesizliklerin iş dünyasını hatırı sayılır ölçüde bunalttığı dikkat çekiyor! Taşınan riskleri hafifletmek ve nakit açıklarını azaltmak yönünde seferber olunuyor; faizlerin düşürülüyor olması etkili ve yetkili kesimleri sakinleştiremiyor!
Enflasyon beklentilerindeki bozulmaya rağmen, para otoritesi faizleri düşürmek konusunda sınırlarını zorluyor ve olası yan tesirleri görmezden gelmek durumunda kalıyor. Büyümeye ilişkin endişeler güçlendikçe, azalan getirilere rağmen risklerin artması engellenemiyor. Finansal piyasalar ise gelişmelerin kontrolden çıkmasını önlemek adına olumsuzlukları göz ardı edebilmenin tüm yollarını zorluyor; teselliyi hayali varsayımlarda aramak dışında seçenek bulamıyor!
Küresel eğilimler ise fiyatladığı umutların gerçekleşmiyor olmasının sıkıntılarını yaşıyor. Başta petrol olmak üzere emtia fiyatlarının geriliyor ve Japon Yeninin değerleniyor olması riskten kaçınma eğiliminin güçlendiğine işaret ediyor. Son ABD verisi, gelişmişlerin küresel büyümeye katkı yapamayacağını düşündürüyor; gelişenlerdeki yapay eğilimleri zorlayarak, söz konusu ekonomilerdeki iç talebi uyarmak ve riskten kaçınma eğiliminin geri dönmesini önlemek adına son çabalar devreye sokuluyor!
Gelişmiş veya gelişen tüm ekonomilerde faizlerin düşmesinin talep üzerindeki etkisi azalıyor; büyüyen arz fazlası, hem verimsizliği besliyor ve hem de yatırım eğilimini geriletiyor. Mevcut istihdamı korumak zorlaştıkça, gerek mali sektöre ve gerek ise bütçe dengelerine ilişkin endişeler güçleniyor. Sakin kalmak ve güven bunalımının derinleşmesini önlemek zorlaşıyor; dolar endeksinin gerilemesi, emtia fiyatlarının düşmesini engelleyemiyor!
Sürdürülebilir olmayan eğilimler ve geleneksel olmayan politika tercihleri nedenleri ile sorunlar iyice ağırlaştı. Siyaseten bu durumdan yararlanmaya çalışan egemen güçlerin hesapları ise tutmadı; bunların yönlendirmesi ile risk alanlar ise başlarının çaresine bakmaya çalışmak mecburiyetinde kaldı. Eğer durum böyle olmasa idi, durgunlaşma eğilimi küresel karabasana dönüşmez ve negatif faizlerle tanışmak durumunda kalınmazdı!
Küresel düzeyde ekonomik kırılganlık algısı güçleniyor; etkisi azalan politika araçları, ağırlaşmış sorunlar karşısında yetersiz kalıyor. İstikrarsızlık endişeleri güçleniyor! Gelişmiş veya gelişen her ekonomi çözüm umudunu küresel koşulların düzelmesinde aramak dışında seçenek bulamıyor, solan umutların yerini yapay finansal zorlamalar ile doldurarak günü kurtarmaya çalışıyor! İçine düşülen kısır döngüden çıkılamıyor.
Birkaç ay içinde nelerin olabileceğini veya nelerin kesinlikle yaşanmayacağını öngörmek olanaksızlaşıyor. Belirsizlik olarak tanımlanan bu durum, getirileri geriletirken riskleri yeni rekorlara taşıyor; ekonomi politikalarını etkisizleştiriyor. Kazanmaya çalışmak adına yönlendirilebilenlerin hızla azalması ve kaybetmemek adına risk almaktan kaçınanların çoğunluk olmaya başlaması, dramatik bir sonuç olarak karşımıza çıkıyor.