Kısır döngü...

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Küresel düzeyde ekonomi cepheside yaşanan eğilimlere baktığımızda 2011 yılının bir önceki seneye göre daha kolay geçeceğini düşünmek pek mümkün görünmüyor. Özellikle gelişmiş ekonomilerin içine düştüğü durum bu sonuçta belirleyici oluyor; parasal genişlemenin kronikleşmesi, enflasyon ve işsizliğin birlikte artması yanı sıra istikrarsızlığın küresel boyutta etkili olma ihtimalini artırıyor. Günü kurtarmak ve güven bunalımını aşmak adına kısa vadeli spekülatif fırsatlar yaratılıyor, fakat bu durum sorunları ağırlaştırarak orta vadeli sistemik risk algılamasını yükselterek kırılganlığı artırıyor. Gelişmekte olan ekonomilerin, için fırsat kısmından yararlanma peşinde hesapsızca koşmasının bedeli ise pek düşünülmüyor!..

Dünya ekonomisi daha güçlü daralma sinyalleri veriyor, ancak bazı kesimler hem bu gerçeği görmüyor, hem de geniş kesimlerin durumun farkına varmasını engellemek adına elinden geleni yapıyor.

Gelişmiş ekonomilerin günü kurtarmak adına parasal genişlemeye mecbur olması orta vadede büyük bir yıkımlı ve her şeyin değişmesi ile sonlanacak. Örneğin petrol ve altın gibi emtiaların fiyatı dalgalı bir şekilde yükselmeye devam edecek ve tüm ekonomik değişkenler bu durumdan etkilenecek. Özellikle gelişmiş ekonomiler ve tüketimde onlar gibi olmaya çalışan şuursuz bölgeler alıştığı tüketimi sürdüremeyecek, bugüne kadar yaşananlardan daha büyük bir daralma kaçınılmaz olacak. Zira zorunlu ihtiyaç maddesi fiyatlarında yaşanan ve yaşanacak yükseliş kısa vadede olmasa bile orta vadede diğer mal ve hizmetlere olan talebi daraltacak, rekabet koşullarını iyice olumsuzlaştıracak. Bu durum mali sektörü yıpratacak ve kurtarılmaya muhtaç hale getirecek. Merkez bankalarının devreye girmesi ise işsizlikteki kontrolsüz artışı yavaşlatırken enflasyonist baskıları harekete geçirecek. Bu süreç kendi kendini beslerken ekonomik daralma dalgalı bir şekilde daha yoğun hissedilecek.

Yoğun sermaye girişi nedeniyle kendileri için böyle bir durum olmadığını düşünen ekonomiler ise bir süre kendilerini aldatmış olacaklar. Zira yerli paranın değerlenmesi rekabet gücünü azaltarak hem faaliyet gelirlerini eritecek, hem de işsizliği artıracak. Büyüyen borçların geri ödemesindeki sorunlarla birlikte daralma şiddetlenecek, enflasyonist baskı da işsizlik artışına eşlik edecek.

Olumsuz rekabet koşulları, faaliyet gelirlerinde erime, tasarruf açığında büyüme gibi olumsuzluklar ciddi sorunlardır; hiçbir bahane bu gibi eğilimleri görmezden gelmenin sebebi olamaz. Bir bankacılık sistemi düşünün; cari açığın kontrolsüz büyümesine kayıtsız kalsın; finanse edebilidğimiz sürece sorun yoktur diyerek kredi artış hızını yükseltmek adına ne gerekirse yapsın. Enerji fiyatlarının yükseleceğini ve bunun otomotiv ve inşaat gibi sektörleri olumsuz etkileyeceğini bile bile sanki tersi olacakmış gibi hesapsızca kredi versin, büyüyorum diye kendini aldatsın! Böyle bir mali yapıya ne kadar güvenebilirsiniz?

Avrupa Birilği'nin sorun yaşayan ekonomilerine baktığımızda büyük bir çaresizlik görüyoruz, kurtarılmayı ve geniş kesimlerin büyük fedakârlıklara katlanmasını bekliyorlar... Böyle bir durumu daha önce yaşamış olanlar bir benzerini veya daha ağırını yaşamak isterler mi? Eğer istiyormuş gibi tercihler ön plana çıkıyor, uyarılar ihmal ediliyorsa bu durum nasıl açıklanabilir?

Unutmayın alıştığımız yaşam standardını borçlanarak daha yukarı çıkarmak, tüketerek tükenmek kolayır; ancak bedeli ağırdır. Alışılan yaşam koşullarından vazgeçmek zorunda kalmak zordur, sancılıdır, yıkıcıdır. Faaliyet gelirleri olumsuz rekabet koşulları nedeniyle azalıyor, fakat büyüyen borçlar sayesinde geleceğin gelirleri tüketiliyor, benzin fiyatındaki yükselişe rağmen daha çok binek oto satılıyor dikkatli olun. Aklınızdan başka dostumuz olmadığını bilerek ve gerçeği arayarak onu kullanın, yağmurdan kaçarken doluya tutulmayın...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar