Kişilerin fabrika ayarı
Kapıkule’den girince değişen ne?
Bütün şeritler doluydu. Otoyolda herkes normal bir hızla gidiyordu. Ben de önümdeki araba ile arabam arasında güvenli bir mesafe bırakarak ilerliyordum. Derken Alman plakalı bir araba, önümdeki güvenli alana sağdan daldı. Adam, Boğaz vapurundan atılan simit parçalarını havada kapan martı gibiydi. Bir arabadan fazla bir boşluk bulunca atılıp bu boşluğu kapmıştı. Fren yapmak zorunda kaldım. Neyse ki, arkamdaki araba da beni güvenli bir mesafeden izliyordu, o da fren yapınca bir sorun olmadı.
Yanımdaki arkadaşa “Bak bu adam bu şeritte de durmayacak” dedim. Alman plakalı arabadaki adam sanki beni duymuş gibi, biraz önceki hamle gibi bir hamle yaptı. Sol şeritteki arabanın hemen önüne giriverdi. Slalom yaparak yoluna devam etti. Arkadaşım “Merak ediyorum: Acaba bu yaptıklarını Avrupa’da yapabilir mi? Eminim, yapamıyordur. Ama niye Kapıkule’yi geçince böyle davranıyorlar?” dedi. Ben de “Bu adamın ayarı baştan bozukmuş. Avrupa’da sıkı kontrol var. Kurallara uymazsa canına okurlar. Ama Kapıkule’yi geçip de kontrol kalkınca, adamın sistemleri orijinal fabrika ayarlarına dönmüş” dedim. Gülüştük, trafiğin normal seyrine kapılıp yolumuza devam ettik.
Kişilerin fabrika ayarları nerede verilir?
Kişilerin fabrika ayarları değişik aşamalarda yapılır. Örneğin, en temel değerlerin ayarı ailede olur. Sevgi duygusu kişiye ailede aşılanır. Saygı kavramı ailede öğrenilir. Haram ve helali ayırt etmek, haksızlık yapmamak, kul hakkı yememek, yalan söylememek, dürüst olmak gibi değerler baba ocağında şekil bulur. Daha sonra arkadaşlık çevresi gelir. Baba ocağında kazanılmış değerler, arkadaşlık ortamında pekişir veya gevşer. Okullarda ise öğrenme ve kurallara uyma alışkanlıkları edinilir. Sonunda kişinin temel kişiliği oluşur, fabrika ayarları oturur.
Kimler ne zaman fabrika ayarlarının dışına çıkar?
Kişi, normal yaşamını bu temel kişiliği, oturmuş fabrika ayarları ile götürür. Fakat insanlar bazen rol yaparlar; fabrika ayarlarının dışına çıkarlar; kendilerini olduklarından farklı gösterirler. Bu kandırmacalar değişik durumlarda ortaya çıkabilir. Örneğin, kişi işe girerken olabilir. Bu kişiler karşılarına çıkan işi kaçırmamak için iş görüşmesinde gerçek yüzlerini göstermez, rol keserler. Başka bir örnek, evlenirken olur. Müstakbel eşlerini tavlamak için tam bir oyuncu olabilir bu kişiler. Örneğin, daha keresteliğe terfi edememişken, karşısındakine kendini nadide bir mobilya gibi yutturanlar olabilir. Çok gördüğümüz örnekler ise politikadadır. Kitlelerin oyunu alabilmek için her kalıba girebilirler; kendilerinden başka her şey olabilirler. Örneğin, et-obur politikacı kebapçıdan kalkıp vejetaryenler topluluğuna bir vejetaryen gibi konuşabilir.
Fabrika ayarlarına ne zaman dönülür?
Kişiler her zaman rol yapamazlar. Eğreti elbise her zaman doğru oturmaz. Er-geç maskeler düşer, boyalar dökülür. Peki hangi durumlarda maske düşer ve kişi fabrika ayarlarına döner? Örneğin, yukardaki Almanya plakalı arabayı süren yurttaşımız gibi, kişi kontrol edilmediğini düşündüğünde. Veya kişi artık rol yapmasının gerekmediği kanısına vardığında. Örneğin, kişiler evlenmiştir. Artık çiftler rol yapmanın gerekmediğine inanırlar. Nişanlılık devresinde tam bir centilmeni oynayan erkek, imza atıldıktan sonra “nasılsa mülkiyeti bende” varsayımı ile mahalle kabadayısı esas ayarına dönebilir. Fabrika ayarlarına dönülen başka bir durum da kızgınlık anıdır. Kişi çok kızarsa kontrolü kaybeder ve doğal olan fabrika ayarlarına döner. Politikacı için fabrika ayarlarına dönme anı, “Nasılsa oy cepte” rahatlığı durumudur.
Sonuç
Eleman alırken, evlenirken ve politikacı seçerken dikkatli davranmak, kişinin alt-yapısını ve fabrika ayarlarını iyi araştırmak gerekir. Yoksa yanlış seçimin faturası ağır olur.