Kişi başına gelirde 12 yıl önceye döndük
Türkiye geçen yıl oluşturabildiği 9 bin 632 dolarlık kişi başına gelirle tam 12 yıl önceye, 2007 yılına döndü. 2000’li yılların başında 3-4 bin dolar civarında seyreden kişi başına gelir bir ara 12 bin doları aştı aşmaya ama bu düzeyde kalmaya devam edemedi.
2007 yılında 9 bin 656 dolar olan kişi başına gelir, geçen yıl, girişte de belirttiğimiz gibi, 9 bin 632 dolara indi. Yani 2007’den 2018’e kadar olan dönemde bir çan eğrisi çizilmiş oldu. Kişi başına gelir en yüksek düzeye 12 bin 480 dolarla 2013 yılında çıktı.
Zaten 2013 yılı zirve noktası oldu. Kişi başına gelir bu yıldan beri sürekli gerileme eğilimi içinde.
Geçen yılki 9 bin 632 dolarlık gelir, 2013 yılındaki 12 bin 480 dolarlık gelirin tam yüzde 23 altına indi. 2013’ten 2018’e düşüş 3 bin dolara yaklaştı.
2018 yılındaki kişi başına gelirin 10 bin doların altında kalmasıyla 2009’dan bu yana ilk kez bir eşik kırılmış oldu. Kişi başına gelir 2010-2017 döneminde hep 10 bin dolar sınırının üstünde oluşmuştu.
Yani neresinden bakılırsa bakılsın olumsuz bir tabloyla karşı karşıyayız. Kişi başına gelirin düşmesi az üretmek demek, uluslararası kıyaslamada da geri gitmek demek.
Diğer ülkelere göre konumumuzu bir yana bıraksak ve önemsemesek bile önceki yıllara göre yoksullaştığımız gün gibi ortada.
TÜİK’in kullandığı dolar kuru niye daha düşük?
Türkiye İstatistik Kurumu’nun cari fiyatlara göre GSYH’yi dolar cinsi GSYH’ye çevirirken kullandığı dolar kuru ile Merkez Bankası’nın dolar kuru arasında fark oluşması kafaları karıştırdı.
2018 yılı ortalaması olarak TÜİK’in kullandığı kur 4.72, Merkez Bankası’nın ilan ettiği yıllık ortalama döviz alış kuru ise 4.81.
TÜİK, TL cinsi GSYH’yi dolar cinsi GSYH’ye çevirirken zaten Merkez Bankası’nın ilan ettiği kuru kullanmıyor. GSYH hesaplamasında, ithalatta oluşan ortalama kur dikkate alınıyor.
2018’den önceki dönemlerde TÜİK’in kullandığı ithalata dayalı kur ile Merkez Bankası’nın ilan ettiği ortalama arasında hemen hemen hiç fark olmaz ya da kuruş düzeyinde farklılık oluşurdu.
2018’de fark 9 kuruşa çıktı ve bu da dikkati çekti. Bu farkın oluşmasına geçen yılın ilk aylarında kurun görece çok düşük olması yol açtı. Örneğin 2018’in ilk üç ayındaki ortalama kur 3.77, 3.78 ve 3.88 olmuştu. Nisandaki ortalama 4.05, mayıstaki 4.41 düzeyinde oluştu. İşte bu kurlardan yüklü miktarda ithalat yapıldı.
Kurun yükseldiği dönemde ise ithalat hızla geriledi. Bu yüzden de yıl ortalamasında ithalat kuru 4.72 ile Merkez Bankası’nın aritmetik ortalaması olan 4.81’in altında kaldı.
Suriyeliler de dikkate alınınca...
Kişi başına gelir vatandaşlık bazında hesaplanır, tamam. Ama Türkiye’de resmi verilere göre sayıları geçen yıl 3 milyon 623 bini bulan Suriyeli yaşıyor.
Türkiye olarak üretiyoruz, katma değer yaratıyoruz; ama bunu yalnızca 81.4 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı paylaşmıyor ki, 3.6 milyon da Suriyeli ortak var.
Suriyeli mültecilerle birlikte geçen yılki toplam nüfus 85 milyonu aşıyor. 784 milyar dolarlık GSYH’yi 85 milyona böldüğümüzde kişi başına gelir 9 bin 221 dolara iniyor.